25 gündür Urfa Adliyesi’nin merdivenlerinde nöbet tutan 66 yaşındaki Emine Şenyaşar, adalet nöbetini dün bu sözlerle bitirdi.
Çünkü onun oğlu ile birlikte günlerdir adalet talebiyle nöbet tuttuğu davada karar çıktı.
Urfa İpekyolu gazetesinin haberinden okuyalım:
“2018 seçimleri öncesinde AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınları ile Şenyaşar ailesi arasında yaşanan kavgada esnaf Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Adil ve Celal Şenyaşar, vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetti. 8 kişinin de yaralandığı olayın ardından Fadıl Şenyaşar ile 2019 yılında AK Partili vekilin ağabeyi Enver Yıldız tutuklandı. Olaya ilişkin dava bugün Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, babası ve iki kardeşini olayda yitiren Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay, AK Partili vekilin ağabeyi Enver Yıldız’a ise 18 yıl hapis cezası verdi.”
Konu hakkında bugüne hiçbir şey duymamış olanlar için bile bu kısa haberi okumak davadaki adaletsizliği görmek için yeterli.
İki aile arasındaki bir silahlı kavgada bir aileden üç kişi, diğer aileden bir kişi öldürülüyor. Ve günün sonunda mahkeme üç kişinin öldürüldüğü aileden bir kişiyi yargılayıp ona 37 yıl, bir kişinin öldürüldüğü aileden bir kişiyi 15 ay sonra tutuklayarak yargılayıp 18 yıl hapis cezası veriyor.
“Bu taksimi kurt yapmaz kuzuları şah olsa” dedirten bir karar bu.
Haberi Urfa Adliyesi önündeki adalet nöbeti sırasında öğrenen Emine Şenyaşar karara isyan etti:
“5 tane oğlum vardı 2 tanesini öldürdüler, birini de cezaevine koydular. 37 yıl 9 ay ceza vermişler. Katliamı yapanlara ise 18 yıl. Bu adalet mi, bu nasıl bir devlet? Bu topraklarda adalet yok buralardan gideceğiz. Artık bu topraklarda yaşayamayız. Şimdi evimi taşımaya gidiyorum. Kim benim çocuklarımı öldürdü? Kim hastane duvarlarını kırmızıya boyadı. Bu nasıl devlet, bu nasıl adalet. Bizi de tutuklayın, öldürün.”
Peki, üç yıl önceki olaylarda ağabeyi öldürülen ve bir başka ağabeyi de 17 yıl hapis cezası alan AK Parti Şanlıurfa milletvekili İbrahim Halil Yıldız, Şenyaşar ailesinin adalet nöbeti için ne diyor?
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaları okuyalım:
“Emine Şenyaşar adalet aramıyor, Emine Şenyaşar’ın amacı ailemizden birilerini PKK’nın eliyle öldürtmek. Kadının farklı yerlerde PKK’ya çağrı yaptığına dair görüntüler elimizde var. İstediği adalet 1 kişiyi öldüren 8 kişiyi ağır yaralayan oğlunun serbest kalması. Benim annem de evladını kaybetti ve 4 oğlu ağır yaralandı, 1 oğlu cezaevinde. Öldürülen abimin eşi dul ve 7 çocuğu yetim kaldı. Hiç biri bu kadın gibi çıkıp şov yapmadı. Yaşanan olayda silahlı saldırıyı yapan Şenyaşar’dı. Adalete hiç kimsenin müdahili olmadığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Kesinlikle müdahil olmadım. Kadın yaptığı şov ile müdahil olmaya çalışıyor.”
Peki üç yıl önce ne olmuştu?
Türkçe bilmeyen 66 yaşındaki Emine Şenyaşar neden günlerdir adliyelerinin önünde adalet arıyor?
23 Haziran 2018 genel seçimlerinden dokuz gün önce 14 Haziran 2018 günü öğleden sonra Suruç’ta meydana gelen olayı Türkiye önce şu başlıkla öğrendi:
“Suruç’ta AK Partililere saldırı: 4 ölü.”
İlk haberlerde öldürülen dört kişiden bahsediliyor ama sadece AK Parti milletvekilinin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız’ın adı veriliyordu.
Öldürülen diğer üç kişi hakkında hiçbir ayrıntı yoktu.
Anadolu Ajansı da haberini AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın anlatımları üzerine kurmuştu:
“İlçe başkanım, ben ve fotoğraf çekmek için bir yeğenim dükkanın içine girdi. ‘İyi bayramlar.’ deyince durdu, bize baktı ve ‘Ne işiniz var burada, bizim PKK’lı olduğumuzu bilmiyor musunuz?’ dedi. Biraz sinkaflı konuştu. Öyle deyince ben, ‘Bizim amacımız memlekete hizmet etmek, başka amacımız yok.’ dedim. Biraz daha küfürlü konuşunca, ‘Biz çıkalım.’ dedik ve çıktık. Dışarı çıkınca kapıda biri bekliyormuş, o sırada da arkada da biri bekliyormuş. Selamlaştım, selamımı da almadı. Biz dışarı çıkarken ağabeyimin oğluna biri sopa ile vurdu. Vurduktan sonra biz ‘Bir şey olmaz.’ dedik ve çıkmaya devam ettik. Dışarıda bekleyen ağabeylerim falan da vardı. Onlar da ‘Bir şey olmaz çıkalım.’ dediler. Dükkanın içinde kasada duran silahlıymış, kapıda duran silahlıymış. O içerideki kişi geliyor kapıdan ağabeyimi sırtından vuruyor, göğsünden vuruyor, 3 defa vuruyor, saldırıyor. Tabii ben o sırada çıkıyordum. Bir ağabeyimin kalbinden silah mermisi giriyor. Diğer ağabeylerim yaralı, bir ağabeyimin oğlu da yaralı yoğun bakımda. Yani hiç beklenmedik bir şey.
Haber bu şekilde duyulur duyulmaz seçim kampanyasındaki AK Partili siyasetçilerden sert kınama mesajları gelmeye başladı.
O akşam İstanbul’da katıldığı bir iftar programında kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekili Yıldız’a başsağlığı dileyerek şöyle dedi:
“Milletvekilimizin aynı zamanda adayımızın ağabeyi bu saldırıda PKK’lılar tarafından öldürüldü. Birçok kardeşi de yaralı vaziyette, ağır olanlar var hastanede. Onlara da Rabbim’den şifalar diliyorum. Şanlıurfa milletvekilimiz İbrahim Halil Yıldız’ın bu seçim çalışmasını hazmedemeyen, bunu kabullenemeyenler dün ne ise bugün de aynıdır. Olayda milletvekilimizin kardeşinin yanında karşı taraftan da iki kişi öldü. 9 yaralı var. Milletvekilimizin hayatını kaybeden kardeşine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, sabır diliyorum. Yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum. Bu olay, PKK ve HDP’nin Kürtlerin kanından beslenerek büyüme stratejilerini hala terk edemediklerinin en bariz örneğidir. Bizim Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok, bizim PKK ile sorunumuz var. Kürt kardeşlerimizin de bu oyunu bozacaklarına inanıyorum. Şu anda bir yola girmiş vaziyetteyiz, bu hazımsızlık bunları iyice çılgınlaştırıyor. Artık önümüzdeki durumu görüyorlar. Güneydoğuda, doğudaki gelişmeleri görüyorlar. Tabii bunu şimdi hazmedemiyorlar. Ne bölgedeki kardeşlerimizi, ne partimiz mensuplarını, PKK ve HDP şiddetine terk etmeyeceğiz. Bu hadisenin önünde ve arkasında kim varsa emniyetimiz ve yargımız mutlaka bulacaktır.”
Başbakan Binali Yıldırım da saldırıdaki PKK bağlantısından bahsetti:
“Bu, vahim bir hadisedir. Sebebi ne olursa olsun hiçbir şey insan hayatından daha önemli değildir. Emniyet, valimiz, kaymakam olayları yatıştırmak için gerekli gayreti gösteriyor. Şu anda kontrol altına alınmış durumda. Faillerin veya zanlıların PKK sempatizanı olduğu yönünde polisin kayıtları var, tespitleri var.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya göre ise saldırı planlıydı:
“Bu ziyareti yapmadan önce kurgulanmış, esas itibarıyla bu saldırıda hazırlanmış bir durum söz konusu. Siyaseti ürküterek, korkutarak, baskı altına alarak, tahrik ederek ve buna silah karıştırarak yapmaya çalışanın yanına bırakmayız.”
Diğer AK Partili bakanlar ve milletvekillerinden de PKK ve HDP’yi kınayan açıklamalar geldi.
Fakat devletin zirvesinin böyle kınadığı Suruç’taki olayla ilgili Şanlıurfa Valiliği’nden yapılan açıklama bu söylenenleri doğrulamıyordu:
“14.06.2018 günü saat 15.56 sıralarında ilimiz AK Parti Milletvekili Sayın İbrahim Halil Yıldız, yanındaki grup ile birlikte Suruç ilçe merkezinde gerçekleştirdiği esnaf ziyareti sonrasında iki grup arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi neticesinde çıkan olayda, biri Sayın Milletvekilinin yakını olmak üzere üç kişi hayatını kaybetmiş 9 kişi de yaralanmıştır. İkisinin durumu ağır olan yaralılardan 5’i Sayın Vekilin yakınlarından oluşmaktadır. Yaralılar Suruç Devlet Hastanesi ve Şanlıurfa’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmış olup, olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alınmıştır.”
Yaralıları bile “sayın vekilin yakınları” ve “diğerleri” olarak ayıran Valilik açıklaması da dört insanın nerede ve nasıl vurulduğu ve yaralıların nasıl yaralandığı hakkında bir şey söylemiyordu.
Olayla ilgili ortaya çıkan fotoğraflarda Şenyaşar ailesinden bir kişi dükkanlarının içinde yerde kanlar içinde görünüyordu.
Urfa’daki yerel medya ise olan biteni daha açık yazmaya başlamıştı:
“İddiaya göre, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve yakınları seçim çalışması kapsamında iş yerlerini ziyaret ederken bir esnafın tepkisiyle karşılaştı. İş yerinden çıkılmasını isteyen ve adının Esvet Şenyaşar olduğu anlaşılan esnafla partililer arasında kısa bir tartışma yaşandı. Vekil ve yakınları buradan ayrıldı. Birkaç gün sonra yine seçim çalışması için gelindi. Kaç gün önce yaşanan gerilim daha da arttı. Sözlü tartışmanın sonunda Esvet Şenyaşar’ın oğlu Celal ile Vekil Yıldız’ın bir yakını arasında bir arbede yaşandı. Derken silahlar konuştu. Bir grup Şenyaşar’ın iş yerini uzun namlulu silahlarla taradı. Şenyaşar da pompalı silahla karşılık verdi. Saldırıda oğlu öldürülen Esvet Şenyaşar ayağından yaralandı. İş yerinden açılan ateş sonucu ise Milletvekili Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah ve Süleyman Yıldız ile yakınları yaralandı. Hastaneye götürülen Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetti. İlçeye Sağlık Bakanlığından uçak ambulans talebinde bulunuldu. Güvenlik güçleri olayın büyümemesi için ilçenin belli noktalarında ve giriş çıkışlarında önlemler aldı. Olaya karışanların yakalanması için başlatılan çalışma sürüyor. Yaralılar ise ilçe ve kent merkezindeki hastanelere sevk edildi. Olaylar bir türlü önlenemezken iddiaya göre, 3’üncü olay Suruç Devlet Hastanesi’ndeki yaralılara saldırı şeklinde gerçekleşti. Esvet Şenyaşar’ın ve bir oğlunun yaralı olarak geldiği hastanede öldürüldüğü öne sürüldü.”
“Esvet Şenyaşar’ın ve bir oğlunun yaralı olarak geldiği hastanede öldürüldüğü öne sürüldü”
O ana kadar hiçbir haberde yer almayan bu iddia Urfa’da herkesin dilindeydi.
Hastanede öldürülme iddiası Türk Tabibler Birliği’nin açıklamasında da yer aldı:
“Yaşanılan çatışma sonrasında Suruç Devlet Hastanesi’nin içerisinde de saldırıların devam ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Ölümlerden ikisinin hastanede gerçekleşmiş olduğu bilgisi, hastanede ciddi bir güvenlik açığı olduğunu ortaya koymaktadır.”
Ve Urfa Barosu da açıklamasında bu iddianın araştırılmasını istedi:
“Basına yansıyan şekliyle iddialar doğru ise hastanede bir güvenlik zaafiyeti sonucu yaşamını yitirenler varsa bu da asıl olayın kendisinden çok daha vahimdir ve sorumlularının/ihmali olanların etkin ve adil bir soruşturma ile cezalandırılmalarının gerektiğinin altını özellikle çiziyor ve kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.”
Hastanede öldürme iddiasını en ayrıntılı olarak anlatan ise olayla ilgili HDP’nin ön raporu. Bir de onların gözünden olan biteni okuyalım:
“14 Haziran’da Yıldız ve beraberindekiler silahlı şekilde tekrar dükkana gitti. AKP’li Yıldız içeri girmek isteyince Adil Şenyaşar “Kadın müşteriler var içeri girmeyin, müşteriler rahatsız oluyor” dedi. Yıldız’ın “Biz namussuz muyuz ki içeri almıyorsun” diye karşılık vermesi üzerine tartışma başladı. Yıldız’ın korumalarından ismi tespit edilemeyen biri Adil Şenyaşar’a tokat atarken, tartışma büyüyünce korumalarca Adil Şenyaşar’ın bacağına silahla ateş edildi. Yıldız’ın koruma ve yakınları, Adil Şenyaşar’a sopa ve bıçakla saldırmaya devam etti. Bu esnada yine kendilerine ait yan dükkanda bulunan Adil Şenyaşar’ın kardeşi Ferit Şenyaşar, kardeşi Adil’in vurulduğunu duyunca tabancayla gelip milletvekili yakınları ve korumalarına ateş açtı. Karşılıklı açılan ateş sonucu AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız, ismi tespit edilemeyen başka bir kişi ve Celal Şenyaşar yaralandı. Adil ve Celal Şenyaşar ambulansla Suruç Devlet Hastanesi’nin acil servisine, Ferit Şenyaşar ise Urfa merkezdeki Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne getirildi. Aynı hastaneye kaldırılan AKP’li Yıldız’ın ağabeyi hastaneye vardıklarında hayatını kaybetti. Bunun üzerine vekil adayının yakınları Celal Şenyaşar’ı tedavi altında bulunduğu odada doktorların gözü önünde bıçakla ve diğer kesici aletlerle öldürdü. Diğer yaralı Adil Şenyaşar ise tabancayla vurularak, hastane içinde hemşire ve doktorların gözü önünde öldürüldü. Bu sırada baba Esvet Şenyaşar hastaneye geldi. Acil girişinde AKP’li Yıldız’ın yakınları tarafından orada bulunan tüp benzeri bir metalle Esvet Şenyaşar’ın kafasına vuruldu.”
Peki bu çok ciddi iddialarla ilgili soruşturmada neler bulundu?
Soruşturmada ilk tutuklanan kişi saldırıda babası ve 2 kardeşini kaybeden, kendisi de yaralanan Fadıl Şenyaşar oldu. Olaydan üç gün sonra hastaneden taburcu edilmesinin ardından milletvekilinin ağabeyinin öldürme suçlamasıyla tutuklandı.
Soruşturma dosyasına gizlilik kararı kondu. Bu gizlilik kararı üç yıldır kaldırılmadı.
Kavganın diğer tarafında olan ve Şenyaşar ailesinden üç kişiyi öldürmekle suçlanan Yıldız ailesinden 15 ay boyunca gözaltına alınan ya da tutuklanan olmadı.
AK Partili milletvekilinin hakkında arama kararı çıkarılan ağabeyi Enver Yıldız ancak 15 ay sonra 18 Eylül 2019’da 50 kişilik koruma ordusuyla geldiği Urfa Adliyesi’nde teslim olduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Enver Yıldız’ın tutuklanmadan önceki tape kayıtlarında hakimlerle savcılarla görüşülüp gereğinin yapılacağı ile ilgili konuşmalar yer almasına rağmen avukatların talebine rağmen HSK tarafından soruşturma açılmadı.
Olayla ilgili olarak aranan milletvekili Yıldız’ın yakını İbrahim Yıldız ise hiç yakalanamadı.
Hastanede neler yaşandığıyla ilgili soruşturma ilerlemedi, hastanenin kamera kayıtlarını isteyen avukatlara, olaylar sırasında hastanede görüntü bulunamadığı söylendi. Bu olaylara tanık olan hastane çalışanlarının ifadeleri alınmadı, hazırladıkları raporlar soruşturmaya dahil edilmedi.
Ve nihayet, herkesin gözü önünde Suruç’un çarşısında ve hastanesinde meydana gelmiş bir olayla ilgili iddianame ancak 18 ay sonra yazılabildi.
Enver Yıldız’ın teslim olmasından üç ay sonra.
Ama iddianamede büyük bir eksik vardı.
İddianamede maktul sayısı üçtü: Mehmet Şah Yıldız, Adil ve Celal Şenyaşar.
64 yaşındaki Esvet Şenyaşar’ın öldürülmesiyle ilgili dosya ayrılmıştı. İddianameye hastanede olan bitenlerle ilgili herhangi bir soruşturma veya iddia girmemişti.
Hastanede ne olup bittiğini araştırmayan savcı, Şenyaşar ailesinin örgüt bağlantılarını araştırmayı tercih etmişti.
İddianamede olayın başlangıcı şöyle anlatıldı:
“Ramazan Bayramı’nın Arife günü olan 14 Haziran 2018 günü saat 15.50 sıralarında AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yaptığı işyeri ziyaretinde tartışma çıktığı, Yıldız’ın söz konusu yerden ayrılmasına müteakip işyeri sahipleri olan Şenyaşar ailesi mensupları ile Yıldız ailesi mensupları arasında kavga çıktı”
Daha sonra öldürme olayları şöyle tarif edildi:
“Devamında gelişen öldürme olayları sonucu Mehmet Şah Yıldız’ın ateşli silahla öldüğü, Süleyman, Mustafa, Nihat Yıldız’ın ateşli silahla hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, beraberlerindeki diğer kişilerden Engin Şimşek ve Ahmet Çetin’in ateşli silahla yaralandığı, Esvet, Adil ve Celal Şenyaşar’ın öldüğü, Mehmet Şenyaşar’ın ateşli silahla yaralandığı, Suruç Devlet Hastanesi ve ambulanslarının zarar gördüğü, 6136 sayılı yasaya aykırılık ve diğer yaralama suçlarının işlendiği adli olaylar meydana gelmiştir. Milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız’ın seçim öncesi ‘esnaf ziyaretleri’ şeklinde gerçekleştirilen seçim çalışması sırasında meydana gelen olayların; demokratik bir toplumda siyasi partilerin aday ve mensuplarının her seçim dönemi rutin olarak gerçekleştirdikleri esnaf ziyaretlerinin böylesi ağır bir olaya neden olmayacağı gerçeği karşısında; tarafların terör örgütleri ile bağlantısı ya da olağan dışı radikal yönlerinin bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerektirmiştir.”
Yıldız ailesine yönelik öldürme ve yaralanmaların nasıl olduğunun tarif edildiği iddianame Esvet, Adil ve Celal Şenyaşar’ın ise sadece “öldüğü” yazıldı.
Hastanede öldürme iddiası soruşturulmazken, olaylar sırasında “Suruç Devlet Hastanesi ve ambulanslarının zarar gördüğü” tespit edildi.
İddianamede savcı “Her seçim dönemi rutin olarak gerçekleştirdikleri esnaf ziyaretlerinin böylesi ağır bir olaya neden olmayacağı gerçeği karşısında” tespitini yapıp, devlet yetkililerinin olaydan hemen sonra PKK’lı ilan ettiği Şenyaşar ailesinin örgüt bağlantılarını soruşturmuştu.
Bulabildikleri şunlardı;
64 yaşındaki baba Esvet Şenyaşar’ın “23 Aralık 2016 tarihinde “PKK/KCK terör örgütünün kayyımlara, AK parti yöneticileri ve askerlere yönelik eylem planlandığı” şeklinde edinilen istihbarat çerçevesinde gözaltına alındığı ardından, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı”
“Şüpheli Fadıl, Adil ve Celal Şenyaşar hakkında ise herhangi bir soruşturma kaydının bulunmadığı”
“Celal ve Ferit Şenyaşar’ın sosyal medya hesapların herhangi bir suç unsuru içeren paylaşıma rastlanılmadığı”
Fadıl Şenyaşar’ın “Foursquare” isimli sosyal medya platformunda açtığı hesabın profil fotoğrafına koyduğu resim için “PKK terör örgütünü simgeleyen işaretler ve renklerin yer aldığı bez parçası ile zafer işareti yaparak paylaşım yaptığı yer almaktadır.”
En son seçimde HDP’nin yüzde 60 oy aldığı Suruç’ta yaşayan Şenyaşar ailesinde bölgedeki her iki kişiden birinde çıkabilecek bir sabıka kaydı çıkmamıştı.
Böyle bir delil bulanamayınca Şenyaşarların örgüt bağlantısına delil olarak olayın ardından Murat Karayılan’ın yaptığı taziye ve intikam açıklaması iddianameye konulmuştu
Ayrıca iddianamede, verdiği bütün ifadelerde dükkan ziyareti sırasında Celal Şenyaşar’ın kendilerine “biz PKK’lıyız/ örgütteniz, çıkın dükkandan” dediğini iddia eden AK Parti milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın iddiasını doğrulamayan tanık ifadelerine de yer verilmişti.
Tanık Ahmet Çetin, ilk sürtüşmenin başladığı o anı şöyle anlatmıştı:
“Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın Celal’in dükkanına uğradığını gördüm. Bir dakikadan biraz fazla Celal’in dükkânında kaldılar. Ben son andaki bazı konuşmalara şahit oldum. Celal Şenyaşar vekile tam olarak şu cümleleri söyledi: ‘Bazı çakallar bu köşelere geliyorlar, hırsızlık yapıyorlar, milletin cüzdanlarını çalıyorlar, kimse ses etmiyor, eroinciler var, tinerciler var, siz bunlara müdahale etmiyorsunuz’ dedi. Vekil buna cevap vermedi ancak canı sıkılmıştı. Ondan sonra ‘Hadi neyse çıkalım’ dedi. Tam olarak bu cümleyi söyledi. Celal Şenyaşar HDP’yi destekliyordu. Ancak tartışma sırasında ‘Ben PKK’lıyım, ben HDP’liyim, ben size oy vermeyeceğim’ dediğini duymadım.”
İddianame Urfa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi, ama dava daha sonra güvenlik gerekçesiyle Malatya’ya nakledildi.
Davanın ilk oturumu 15 Nisan 2020’de görüldü. Şenyaşar ailesinin avukatlarının ısrarlı taleplerine rağmen ikiye ayrılan dosya birleştirilmedi, baba Esvet Şenyaşar’ın öldürülme dosyasında ilerleme olmadı, hastanede neler yaşandığı üzerinden geçen üç yılda aydınlatılmadı.
20 Kasım 2020’de görünen dördüncü oturumda savcı hemen mütalaasını açıkladı.
Tutuklu Fadıl Şenyaşar’a bir kez “kasten öldürme”, 8 kez “kasten öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla 150 yıla kadar hapis cezası, Enver Yıldız için ise “ağır tahrik ile öldürme” suçundan 12 yıla kadar hapis cezası istedi.
Olaydan üç gün sonra ifade veren tanık Murat Kaya, ancak iki buçuk yıl sonra davanın 12 Mart’ta görülen altıncı duruşmasında mahkeme önüne çıkartılabildi.
Kaya, milletvekili Yıldız’ın dediği gibi o gün dükkanda Celal Şenyaşar’ın, milletvekili ve yanındakilere “Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun? Biz örgütteniz’ demediğini anlattı: “Milletvekilinin iddia ettiği gibi Celal Şenyaşar ile bir tartışma yaşanmadı. Belki dışarı çıktıktan sonra etrafındakiler Celal ve Adile hakaret etti. Daha sonra karşılıklı hakaretler yapıldı”
Fakat ne tanık ifadeleri ne de avukatların soruşturmayla ilgili talepleri dinlenmedi ve mahkemede karar aşamasına geçti.
İşte 66 yaşındaki Emine Şenyaşar, olayda yaralanan ve davada tutuksuz yargılanan oğlu Ferit Şenyaşar Urfa Adliyesi’ne bir ay önce atanan soruşturmanın yeni savcısıyla görüşme talepleri reddedilince adliye önünde adalet nöbetine başladılar.
Bir kaç gün 24 saat kaldılar. Sonra mesai saatleri içinde sabah 08.00’de adliye önüne gidip 17.00’ye kadar oturmaya başladılar.
Basit bir talepleri vardı: Firari durumda olan sanıkların bulunması, hastanede yaşanan olaylarla ilgili soruşturmanın ilerlemesi, soruşturma üzerindeki gizlilik kararının kaldırılması.
Cevabını istedikleri de beş soru vardı:
“Dava dosyası üzerindeki gizlilik kararı ne zaman kalkacak? Suruç Devlet Hastanesi’nde ailemize yönelik katliam yaşandığında milletvekili İbrahim Halil Yıldız da ırada bulunuyor muydu? Hastaneden bizi sevk eden ambulansa taşlarla, ateşli silahlarla saldırı oldu. Ambulansların zarar görmesi ile ilgili kamu davası açıldı mı? Devlet Hastanesi’nde yapılan katliamın üzerinden 2 yıl 9 ay geçti. Dava üzerindeki gizlilik kararının devam etmesi hak ihlali değil mi? Olayın tanığı olan sağlık çalışanlarının ve kolluk kuvvetlerinin raporları dosyaya eklendi mi?”
Fakat bu taleplerle sürdürdükleri adalet nöbetinde bir kaç kez gözaltına alındılar, Urfa Valiliği onların eylemini bitirmek için şehirde pandemi gerekçesiyle toplantı ve gösteri yasağı ilan etti.
Emine Şenyaşar ve oğlu, Adliye önüne adalet nöbetinde beklerken, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, AK Parti kongresinde bir kez daha AK Parti MKYK’ya seçildi.
Şenyaşar ailesinin avukatları kararı temyize götürecek.
Emine Şenyaşar Türkçe bilmiyor. Türkiye’de yargının durumundan, Anayasa Mahkemesi’nin bile kapatılmakla tehdit edildiğinden, hakkında verilen mahkeme kararını beğenmeyen hatırlı insanlar için hakimler hakkında soruşturma açıldığından bir düzenli gazete okuru kadar haberdar değildir.
Eşini ve iki çocuğunu kaybettiği bir saldırıyla ilgili üç yıldır tecelli etmeyen adaleti 25 gün adliye önünde aradıktan sonra çıkan bu kararla o da ümidini kesmiş gözüküyor.
“Bu topraklarda adalet yok buralardan gideceğiz” diyen yaşlı kadının karşısına çıkıp tersini söyleyebilecek, onu kalmaya ikna edebilecek olan kaldı mı?