muhalefette ağır bir çaresizlik… Nihilizme varan umutsuzluk… İsterikleşen fevri davranışlar… Havada uçuşan hakaretler…
Ne bu hal? Nedir bu bezginlik? Ne oldu size? Şöyle bir silkinin. Ne bileyim; lavaboya gidin elinizi yüzünüzü yıkayın: ferahlarsınız. Dışarı çıkın temiz hava alın: soluklanırsınız. Korkmayın; çaresiz de, umutsuz da değilsiniz. Yeter ki istemesini bilin!
Bunun için iki şey yapacaksınız. Bir, doğru bildiğiniz ne varsa unutacaksınız. Yani ezber bozacaksınız. İki, değişeceksiniz. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. O zaman göreceksiniz ki AK Parti pekâlâ seçimlerde geçilebilirmiş. O zaman anlayacaksınız ki Türkiye halkı sizi de iktidara lâyık görebilirmiş.
HDP tarihi fırsatı kaçırdı
Alper Görmüş bir süre önce çok çarpıcı bir tespit yaptı. İlk kez muhalif entelektüeller arasında AK Parti’ye ciddi ve rasyonel bir alternatif arayışı oluşmaya başladığını, bu arayışa da Nuray Mert, Levent Gültekin ve Tarhan Erdem’in öncülük ettiğini yazdı. Arayışın yeni bir ruha dönüşmesini çok samimi duygularla istiyorum. Sağlıklı, rasyonel bir muhalefetin oluşması hem Türkiye’ye kazandırır, hem siyasete kalite getirir, hem de AK Parti’yi daha dinamik kılar.
Türkiye’de AK Parti’ye alternatif bir siyasi çizgi ve arayış, 7 Haziran seçimlerine kadar HDP’de ete kemiğe bürünebilirdi. Ancak HDP Türkiye partisi olma, yeni bir siyasal program yaratma esnekliği ve kapasitesi gösteremeyince ayağına gelen fırsatı kaçırdı. Bundan sonra bu arayış ancak CHP’de ete kemiğe bürünebilecek.
Ancak mevcut CHP; söylemi, programı, kadroları, örgütlenme tarzı, siyaset yapma geleneği ile yerle yeksan edilmeden ortaya ne değişim ne de alternatif çıkar. Eğer CHP’de “restorasyon” yapacaksanız hiç yola çıkmayın derim. Zira CHP’de restorasyona değil çok radikal bir reforma ihtiyaç var.
CHP “işte farkımız” dedirtmeli
CHP’yi yeniden oluşturmak ve yaratmak için işe tesbitlerle başlayın. Ben beş tesbit yapıyorum.
Birinci tesbit: CHP mevcut örgütlenme şeması ve zihniyetiyle köhnemiş bir partidir. Belirli insanların belirli yerlere geldiği, yine belirli insanların örgüt aracılığıyla belirli konumlara ulaştığı, üyelerine rant dağıtan bir partidir. Temel sorun budur.
İkinci tespit: CHP siyaset üretememektedir. Bunun da temel nedeni kemikleşmiş militan örgüt network’unun değişime direnmesi, enerji yaratacak yeniliği oluşturamaması, partinin kendisine oksijen sunacak dış dünya ile (akademik dünya, sivil toplum örgütleri, çıkarları peşinde koşan çeşitli lobi hareketleri vb) irtibat kuramamasıdır.
Üçüncü tespit: CHP’nin Türkiye siyasetini, toplumunu, kültürünü okuyuşu, kendisini ilerici gösteren gerici bir okumadır. Ben bunu, hayatında hiç kendisini beyinsel çileye zorlayıcı okumalar yapmayan bir solcunun, sırf solcu olduğu için kendisini aydın ve ilerici zannetmesine benzetiyorum.
Dördüncü tespit: Türkiye’nin en büyük bazı ilçe belediyeleri CHP’nin elinde; ancak hâlâ bu ilçeler üzerinden topluma “işte biz buyuz, işte farkımız” dedirtecek özgün modeller ve çalışmalar sergilenemedi, sergilenemiyor. Şişli’de Hayri İnönü belediyeyi rant çetelerinden temizleme konusunda takdire şayan işler yaptı; ancak çevresinde kendisine bir yerel yönetim vizyonu sunacak kişilerin yer almaması, daha çok şey yapma arzusunu kadük bıraktı.
Beşinci tespit: CHP’nin AK Parti okuması da yanlış. CHP her zaman AK Parti’nin “ötekisi” olduğu yönünde izlenim verdirtiyor. Oysa kendisini AK Parti’nin “ötekisi” olarak değil, daha rasyonel davranan, daha iyi öneriler getiren bir rakip olarak sunması gerekiyor.
Kemalizm güncellenmeli
CHP bu veya benzer tesbitleri yaptıktan sonra hummalı bir çalışma için kolları sıvamalı; tesbitler ışığında somut öneri ve uygulamaların yer aldığı bir yol haritası oluşturmalı. Bunun için:
(1) Lideri de dahil olmak üzere, örgütsel yapıda yer alan tüm görevliler, il ve ilçe başkanları ve yöneticileriyle birlikte, görevlerinden istifa etmeli.
(2) Partinin başına genç, dinamik, hitabeti güçlü, camide namaz kılabilecek, cemevinde semah dönebilecek, doğuda halkı Kürtçe selâmlayabilecek, halkın değerleriyle barışık bir lider gelmeli.
(3) İstifa eden veya görevden alınan örgüt hiyerarşisindeki yöneticilerin yerine, mevcut delege ve yöneticilerden olmayacak şekilde, dışarıdan kişiler getirilmeli. Bu kişiler ağırlıklı olarak gençlerden oluşturulmalı.
(4) Partinin ideolojisi, programı, tüzüğü yeniden yazılmalı. Yeniden yazılacak parti programında Kemalizm güncellenmeli. Bu başlık altında evrensel değerlerle yerel değerlerin ne şekilde sentezleneceğine yer verilmeli, muhafazakâr değerlerle barışılmalı, Türkiye’nin idari yapılanması yeniden belirlenmeli, yerel yönetimlere AB standartlarında yetki ve özerklik vaat edilmeli.
En büyük vaat barış olmalı
(5) Kürt sorununda “savaşı bitireceğiz, barışı getireceğiz” tutumu ve tavrı takınmalı, problemin değil çözümün tarafında yer almalı, ezber bozan somut yaklaşımlar geliştirmeli. Örneğin “siyaset karşılığı silâh bırak” önerisini kamuoyunun tartışmasına açmalı.
(6) Kazanılan belediyelerde örnek teşkil edecek bir yerel yönetimler modeli yaratılmalı. Belediyelerde şeffaflaşma kararı alınmalı, belediye bütçeleri ve tüm ihaleleri belediye sitelerinden duyurulmalı, yolsuzluk ve rüşveti en aza indirecek uygulamalara gidilmeli, belediye bünyesinde tüm mahalleleri temsilen halk meclisleri oluşturulmalı, her hafta bir mahallede bu toplantılar yapılmalı, halkın sorunları ve önerileri alınmalı, belediyelerin proaktif hizmet sunmaları için yeni bir hizmet vizyonu hayata geçirilmeli. Bunun için Şişli model ilçe ilan edilmeli, Şişli’nin çehresini değiştirecek planlama ve projelere gidilmeli. CHP’nin belediyelerde sergileyeceği performans halkın bu partiye bakış açısını değiştirecektir.
(7) CHP, Türkiye’nin yüzde 60’ını oluşturan muhafazakâr-milliyetçi hassasiyete sahip kesime yönelik söylem ve projeler geliştirmeli. Ecevit’in DSP deneyiminden istifade etmeli. Muhafazakâr kesimde hem kendi değerlerine saygı gösterecek, hem de kendilerini değerleriyle özgürleştirecek (muhafazakâr haz ve keyfin özgürleştirilmesini, özgür kültür yaşam formlarının sunulmasını içeren) bir bakış açısı giderek öne çıkmakta. Bu bakış açısının kucaklanması muhafazakâr kesimde modernleşmek isteyen bir alt-kesitin teveccühünü getirir.
(8) “Gelecek Türkiye” vizyonu oluşturmalı. Bu vizyonda gelecekte Türkiye’yi nerede gördüğünün, gelecek öngörüsünde nelerin yer alacağının umudunu yaşartacak bir ruh olmalı. CHP’nin halka en büyük çağrısı “biz artık bir fabrika toplumu değiliz, dijital bir toplum olmalıyız” şeklini almalı. Örneğin AK Parti’nin gelecek vaadinde yer alan üçüncü köprü, Kanal İstanbul, Üçüncü Havaalanı gibi projelerin karşısına CHP de Silikon Vadisi benzeri teknoloji üretecek ve geliştirecek projeler çıkarabilmeli.
* * *
Bunları yapabilirsiniz. Yaparsanız bu umutsuz, bezgin, mıy mıy ruh halinden kurtulursunuz. Bu zor görevi yerine getirmezseniz, ölü atı kamçılar durursunuz. AK Parti’nin ve Erdoğan’ın halka dayalı ezici üstünlüğünü daha uzun yıllar kabul etmek zorunda kalırsınız. O zaman da çocuklar gibi “ABD destek sunsa da darbe olsa, iktidar değişse” der durursunuz.
Halka hizmet bayrağını AK Parti’den devralmak için en iyi reçete radikal demokrasidir, radikal yenilenmedir, radikal yol haritasıdır, radikal alternatif belediyeciliktir. Değişin; değiştirmeye başladığınızı göreceksiniz.