Darbeci polis şefleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Hayati Başdağ'ın da aralarında olduğu tutuklu 75 şüpheli, önceki gün bir Yargı kumpasıyla tahliye edilmeye çalışıldı. Fethullah Gülen'in talimatı üzerine Yargı'daki paralel mensubu hâkimlerin verdiği bu usulsüz ve yetkisiz tahliye kararı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nin zamanında müdahalesiyle engellendi.
"Her şerde hayır vardır" misali, bu kumpasın da Yargı'daki paralel şebekenin varlığını göstermesi bakımından hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Kamuoyu, paralel yapının devlet içindeki etkinliğini, bu olayla bir kez daha görme fırsatı buldu. Millet, bu ülkede "Terör örgütü lideri" konumundaki Fethullah Gülen'in talimatıyla hareket eden, cezaevinden adam kaçırmaya çalışan hâkimlerin olduğunu öğrendi. HSYK'nın, paralel yapılanmanın Yargı ayağına yönelik 10 gün önce başlattığı incelemenin de ne kadar isabetli olduğu, bu olayla daha iyi anlaşıldı.
* * *
Paralel yapının Emniyet'ten sonra sızdığı kurumların başında Yargı geliyor. Bunu geçmişteki kumpas davalarından biliyoruz. Paralel polis, savcı ve hâkimlerin ortaklaşa yürüttüğü davalarla Türkiye karanlığa sürüklendi. Polis-savcı-hâkim ortaklığıyla Yargı, tarihimizin en kanunsuz, en adaletsiz kararlarına imza attı. Devleti ele geçirmek için yüzlerce, hatta binlerce kişi mağdur edildi, hayatları karartıldı. Paralel polislerin sahte delil üreterek başlattığı soruşturmalar, paralel savcı ve hâkimler vasıtasıyla ağır ceza davalarına dönüştürüldü. Ergenekon ve Balyoz gibi darbe soruşturmasıyla Poyrazköy ve Askeri Casusluk gibi onlarca davayı, paralel hâkimler, sahte delillere sulandırarak bir çetenin beklentileri doğrultusunda karara bağladı.
Maalesef, Türkiye yakın tarihte bunları yaşayarak öğrendi. Bu nedenle Yargı içindeki paralel mensuplarının hızla tespit edilmesi, meslekten uzaklaştırılması ve hesap sorulması için Yargı karşısına çıkarılması gerekiyor. Demokratik bir hukuk düzenine kavuşmanın yolu, Yargı'yı çetelerin elinden kurtarmaktan geçiyor.
Sevindirici olan ise sürecin de bu yönde işlemesi. HSYK'nın haklarında inceleme başlattığı paralel Yargı mensupları arasında, bu usulsüz ve yetkisiz tahliye kararını veren hakimler de bulunuyordu. Paralel örgüt, deşifre olan ya da açığa çıkan üyelerini böyle sonuçsuz kalacak "intihar eylemi" yapmaya zorluyor. Gülen, bunun bir benzerini haklarında inceleme başlatılan polis şeflerine de yaptırmıştı. Deşifre olan darbeci polis şefleri tek tek televizyona çıkarılarak, hükümete yönelik iftira kampanyası başlatılmıştı. Sadece polis şefleri de değil elbette; deşifre olan Fethullahçı gazeteci ve yazarları da gazete ve televizyona çıkarıp algı operasyonunda kullanmışlardı.
Fethullah Gülen 75 paralel şüpheli hakkında "tahliye kararı" aldırtarak her ne kadar "ben hâlâ güçlüyüm" mesajı veriyor olsa da gerçek durum bunun tam tersini gösteriyor; bu sonuçsuz girişimle kendi güçlerinin sınırlarını da gözler önüne sermiş oldular. Cemaat bundan sonra en fazla böyle sonuçsuz intihar saldırıları düzenleyebilir. Bu da paralel yapının tasfiyesine hız katmaktan başka bir işe yaramaz.