ABD Başkanı Trump’ın sırf şu son bir haftada yargıyla giriştiği mücadelede aldığı yenilgilere bakmak bile denge-denetleme mekanizmaları iyi kurulmuş bir başkanlık sistemiyle, mesela “Türk tipi” bir başkanlık sistemi arasındaki devâsâ farkları görmeye yeter.
Belki bu Trump-yargı cenklerinin tümünü bir başka yazıda gözler önüne sermek üzere, şimdilik bunlardan sadece, ABD’de halen görülmekte olan Halkbank davası bağlamında ABD yargı ve medya çevrelerinde yıllardır dile getirilen bazı iddiaları yeniden alevlendiren ikisi üzerinde duracağız. Bu iddialara göre, Trump, Erdoğan’ın talebi ve ricası doğrultusunda Halkbank davasının düşürülmesi için ABD’nin yargı mekanizması üzerinde yıllardır baskı yapmaktaydı.
Amerikan millî çıkarlarına aykırılık iddiasıyla açılan bir davada Başkan’ın, yürütmenin bir parçası olan Adalet Bakanlığı üzerinden bir davayı etkilemek üzere harekete geçmesinin tek bir meşruiyet kaynağı var: Yargının öne sürdüğünden daha büyük bir “milli çıkar” argümanı… Amerika’daki oturmuş hukuk normlarına göre, Başkan’ın, böyle özel bir davada “büyük” bir millî çıkar öne sürmeden davayı etkilemeye çalıştığının kanıtlanması, omuzlarına altından kalkılması zor bir yük bindirir.
Bugüne kadar, ABD yönetim sistemi içinde iddiayı ‘doğrudan şahit’ konumundan teyit eden hiç kimse çıkmamıştı. Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın bugün (23 Haziran) piyasaya çıkan kitabında yer alan bir iddia, bu eksiği ilk kez olmak üzere izale ediyor.
“Böyle Başkan görmedim”
Bolton, kitabının piyasaya çıkmasından iki gün önce ilk mülakatını ABC News’e verdi ve orada Halkbank davasına dair kitabında nelerin yer aldığını (da) anlattı. Dünkü (22 Haziran) Serbestiyet’te yer alan “Hiçbir başkanın Trump’ın Halkbank konusunda Erdoğan’a söylediği gibi sözler sarf ettiğini duymadım” başlıklı haberinden daha geniş bir versiyonunu okuyabileceğiniz mülakatta, Bolton birinci elden tanık sıfatıyla önemli şeyler anlattı.
Bolton’a göre Trump ve Erdoğan bu meseleyi aralarında birkaç kez görüşmüştü. Bunlardan birinde Trump Erdoğan’a “kendi adamlarını içeri soktuğunda bu işi halledeceğini” söylemişti:
“Bir keresinde Başkan, Erdoğan’a ‘New York’taki savcılar (Eski ABD Başkanı Barack) Obama’nın adamları, kendi adamlarımı içeri sokana kadar bekle, sonra bu işi hallederiz’ dedi. Adalet Bakanlığı kökenli birisi olarak, daha önce hiçbir başkanın böyle bir şey söylediğini duymadığımı düşündüm.”
Cumhuriyetçi başkanlar döneminde önemli görevler üstlenen Bolton, geçmişte ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı pozisyonlarında da görev yapmıştı. Böyle bir devlet adamının konuya dair tanıklığının ağırlığı çok açık.
Trump’la yargı arasındaki, yukarıda sözünü ettiğim iki çatışmadan biri Bolton’ın kitabı bağlamında ortaya çıktı.
Trump ve yönetimi, haftalardır kitabın piyasaya çıkmaması için baskı yapıyorlardı. Son çare olarak “devlet sırlarının açığa çıkması” argümanını öne sürerek kitabın yasaklanması için yargıya başvurdular. Columbia Federal Mahkemesi yargıcı Royce C. Lamberth 20 Haziran’da, “Dünyanın her tarafında, birçoğu da medya kuruluşlarında yüz binlerce kopyası dağılmışken olanın olduğunu ve geri dönüşün mümkün olmadığını” gerekçe göstererek yönetimin talebini reddetti.
Halkbank davasına bakan savcı görevden alındı
Bolton’ın kitabı çevresindeki tartışmalar sürerken, Trump yönetimi yine Halkbank davasını doğrudan ilgilendiren başka bir yargısal hamlede daha bulundu. ABD basınının, “Trump yakın çevresine ilişkin soruşturma yürüten savcıyı görevden aldı” başlığıyla duyurduğu haber Türk medyasında “Trump Halkbank davasına ilişkin soruşturmayı yürüten savcıyı görevden aldı” başlığıyla yer aldı.
Görevden alınan savcı Berman’ın baktığı davalar arasında Kongre’ye yalan söyleme ve seçim kampanyası finansmanında sahtekârlık nedeniyle hapis cezası çeken Trump’ın eski avukatı Michael Cohen de var. Berman’ın ofisi Trump’ın şimdiki avukatı Rudy Giuliani hakkında da soruşturma yürütüyor.
Operasyon pek Trumpvari bir tarzda yürütülmüştü. İlk açıklamayı Manhattan Savcısı Geoffrey Berman yaptı: “‘İstifa ettiğim’ açıklandı; etmedim, etmiyorum…”
Yönetimin yeni hamlesi ertesi gün geldi: Adalet Bakanı William Barr, Başkan’ın Berman’ı görevden aldığına dair kararnameyi imzaladığını söyledi.
Barr açıklamasında, Trump’ın Berman’ın yerine halen Borsa ve Kambiyo Komisyonu başkanlığı yapan ve federal savcı olarak hiç görev yapmamış Jay Clayton’ı getirmeyi düşündüğünü belirtti.
Ne var ki bunu da yapamadı Trump yönetimi ve kendi partisinden gelen tepkiler üzerine Clayton’ı atamaktan vazgeçip Berman’ın yardımcısının görevi devralacağını açıkladı.
Bu, o kadar çaresizce ve mecburen alınmış bir karardı ki, Berman, açıklamanın ardından şimdi içinin rahat ettiğini ve yönettiği savcılık ofisinin eldeki bütün dosyaları hakkıyla izlemeye devam edeceğine kesin olarak inandığını söyledi.
İşin ilginç yanı şu ki, Geoffrey Berman, Trump’ın, istifa etmeyi reddeden (Halkbank davasının eski savcısı) Bharara’yı işten çıkarmasının ardından, Ocak 2018’de atanmıştı. Yani Trump onu “kendi adamı” sanıyordu. Uzun süredir Cumhuriyetçi Parti’ye bağış yapan Berman, Trump’ın seçim kampanyasına da parasal destek vermişti.
Halkbank davasının yakın geçmişi ve muhtemel geleceği
Yazının bu bölümünde, istifa ettiği 1 Mart 2019’a kadar Hürriyet’in Washington Temsilciliği görevini sürdüren Tansu Çamlıbel’in 1 Aralık 2019’da Gazeteduvar’da kaleme aldığı “Trump’ın karanlık ilişkileri potasına Halkbank da girerken…” başlıklı yazıdan geniş bir biçimde yararlanacığım. (Halkbank davasını yakından izleyen gazetecilerden biri olan Çamlıbel’in Hürriyet’ten ayrılma süreci de 2018 yılı Ağustos ayında kaleme aldığı “Yanlış anlaşılma mı Halkbank mı?” başlıklı yazısıyla başlamıştı. Yazı Hürriyet gazetesinde yayımlandıktan sonra internet sitesinden kaldırılmıştı.)
Çamlıbel, zikrettiğim yazısında Oregon’dan Demokrat Senatör Ron Wyden’ın Halkbank dosyasından yola çıkarak başlattığı bir soruşturmanın ayrıntılarını aktarıyordu. Bu soruşturmada Wyden, ‘skandal’ diye nitelendirdiği Halkbank dosyasında Trump’ın hukuku engellemeye dönük bir dizi talimat verdiği iddiasından yola çıkmıştı.
Wyden, resmen yanıtlanması talebiyle ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in ofisine bir dizi soru gönderdi. Hazine Bakanlığı Wyden’ın sorularına 20 Kasım 2019 tarihli dört sayfalık bir mektupla yanıt verdi.
Wyden’ın yanıt aradığı temel soru şuydu: “ABD Başkanı Donald Trump Hazine Bakanı Mnuchin’e Halkbank dosyasına müdahil olması yönünde bir talimat verdi mi?”
Bakanlığın Wyden’a mektubu, Erdoğan’ın 2017 yılında konuyu bizzat Trump’ın gündemine getirmesinin ardından Başkan’ın konuyu Hazine ve Adalet bakanlıklarına yönlendirdiğini de teyit ediyordu.
Mnuchin’in Nisan 2017’dan bugüne Türk yetkililerle yaptığı temasların sonuncusunun Beyaz Saray’da 13 Kasım’daki Trump-Erdoğan zirvesinin heyetler arası bölümünde gerçekleştiği hatırlatılıyordu. Hazine Bakanlığı’nın resmi yanıtında bir de 15 Nisan 2019’da Oval Ofis’te Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kendisinin eşliğinde Başkan Trump ile yaptığı görüşme vardı.
Bakanlıktan gelen resmi yanıtı Senatör Wyden ve ana akım Amerikan medyası “Hazine, Başkan Trump’ın Steven Mnuchin’i Halkbank’a yönelik ceza soruşturmasına müdahale etmekle görevlendirdiğini yalanlamadı” diye yorumladı. Hatta Wyden işi bir adım daha ileri götürdü; Trump’ın 13 Kasım’da Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Hazine Bakanı Mnuchin ve Adalet Bakanı Barr’ın sürece müdahil olmaları yönündeki talimatı yenilediğinin anlaşıldığını söyledi.
Bolton’ın kitabı ve Halkbank savcısının gönderilmesi, işte Çamlıbel’in aktardığı bu soruşturma devam ederken geldi.
Çamlıbel, yazısının finalinde Trump’ın yargı üzerinde baskı uyguladığı kanıtlanırsa, bunu ancak S-400’lerin engellenmesi “millî meselesi” üzerinden meşrulaştırabileceğini söylüyor. Yani, “Evet, baskı uyguladım ama sorun bakalım niye baskı uyguladım” diyerek suçlamalardan sıyrılabilmesi mümkün Trump’ın, fakat bunun için S-400’leri hakikaten engelleyen bir Başkan olması gerekiyor.
Çamlıbel, Aralık 2019’da, yani “S-400 radarının kurularak Ankara’da F-16’lara karşı test edilmeye başlandığı ortam”da Trump’ın “S-400 meşruiyetini” kullanma şansının olmadığını yazıyordu. Fakat Nisan’da aktive edileceği söylenen füzeler bugün paketlerinde açılmamış olarak beklemeye devam ettiğine göre, Trump’ın bu fiili duruma yaslanıp bir şeyler yapması beklenebilir mi?
Önümüzdeki aylarda, içinde Halkbank-Trump-Erdoğan geçen ABD kaynaklı çok sayıda haber okuyabiliriz.