Kamuoyunda “komünist başkan” olarak tanınan Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Dersim Belediye Başkanlığı için adaylığını açıkladığında, Dersim’deki tüm yerleşik siyasal dengeler 8 şiddetinde deprem görmüş gibi sarsıldı.
Bu sarsıntıdan en çok HDP etkilendi.
HDP önce Maçoğlu’nun HDP’ye rağmen başkan adayı olmasının, sol ile gerçekleşen ittifakın ruhuna aykırı olduğunu seslendirdi.
Sonra, daha marjinal düşünen isimler üzerinden işi, Dersim valisi ile çekilmiş fotoğraflarını servis ettiği Maçoğlu’nun “bir proje” olduğunu imâ etmeye kadar vardırdı.
Son olarak bu karalama kampanyasına hiç beklemediğim bir isim daha katıldı. HDP’li Ayhan Bilgen, Maçoğlu’nu “performansından başkalarını yararlandırmakla, hinlikle” suçladı.
* * *
Dersim, özerk, kendine özgü bir coğrafyadır. Dersim’in olmazsa olmaz üç değeri vardır: Alevilik, Kırmançlık, sol…
Alevilik Dersim’in ruhudur. Kırmançlık Dersim’in kimliğidir. Sol ise bu iki aidiyetin nasıl harmanlanıp ifade edileceğidir. O yüzden Dersim de baskın olan, sol değerlerdir.
O kadar baskındır ki, Dersim kendi kimliğini (Kırmançlık), ruhunun (Alevilik) ışığında sol düşünce ile yıkamıştır. Ondan dolayıdır ki Dersim’in Kırmançlığı bir Amed Kırmançlığına veya Van Kırmançlığına benzemez.
Dersim’in iki dili vardır. Biri Türkçe diğer Zazacadır. Dersim insanı bu iki dili de günlük yaşamında kullanır. Zaten Dersim’e gidenlerin dikkatini en çok, Türkçe ve Kürtçenin iç içe kullanılması çekmiştir.
Maçoğlu’nun adaylığı her şeyden önce bu sosyoloji ile örtüşmektedir. Çünkü Maçoğlu’nun arkasına aldığı sol gelenek, İbrahim Kaypakkaya üzerinden temsil edilip, 40 yıldır Dersim’de faaliyet yürütmüş, kentin sosyolojisine nüfuz etmiştir.
Dersim insanı Maçoğlu sayesinde kendi ruhu ve kimliğinin evrensel bir ifadeye kavuşacağını, kendi özgünlüğünü ifade edeceğini düşünmektedir. Daha da önemlisi Maçoğlu, Dersim solculuğunun ete kemiğe bürünmesinin ilhamı olmuştur. Bu ilham Dersim Belediye Başkanlığı ile taçlandırılırsa, Dersim solu kurumsallaşacak, geçmişte ve bugün ödediği bedellerin kazanımlarını zafer anıtlarıyla taçlandıracak, Porte Alegre modelinden sonra Dersim modelini dünyaya armağan edecektir.
* * *
Maçoğlu bu iddiaları gerçekleştirebilir mi?
Gerçekleştirebilir. Çünkü arka planında çok başarılı bir Ovacık belediyesi modeli var.
Türkiye’nin en güzel coğrafyalarından biri olan Ovacık, Maçoğlu sayesinde halkını gururlandıran, ilçe sakinlerini onurlandıran bir pratiğe imza attı.
Maçoğlu, Ovacık Belediyesi modeliyle makam odasının kapısını kapalı tutmadı; halka açık bıraktı. Şeffaf, hesap verebilir bir belediye pratiği izledi. Gelir-giderlerini belediye binasına dev afişlerle astı, kasasındaki parayı nereye harcadığının kalem kalem hesabını verdi. Projelerini, ihalelerini halkla tartışarak belirledi, belediyeyi halk meclisi ile yönetti. Ulaşımı bedava yaptı, dünyanın en ucuz suyunu halkına içirdi. Köylünün tarlasını sürdü; kooperatif kurarak köylünün ürettiği tamamen organik balı, peyniri, sütü, yağı, çökeleği, fasulyeyi, buğdayı, bezelyeyi dünyanın dört bir yanına pazarladı. Kazandığı paralarla ilçedeki üniversite öğrencilerine burs sağladı. Daha da önemlisi, okuma günleri düzenledi, sokaklarda işçileriyle birlikte çöp topladı.
* * *
HDP’nin Dersim’de ciddi bir temsiliyeti var. Ama çok ciddi bir hatâ yaptı. Maçoğlu’na yönelik karalama kampanyasına ses çıkarmayarak, kentteki çoğulculuğu ve özgünlüğü karşısına aldı; çoğulculuk içinde bir bileşen olduğunu hissettirecek bir tutum takınmamış oldu.
Bu tutum HDP’nin kendisi dışındaki siyasi renklere hoşgörülü davranmadığı, Dersim’in tüm farklılıkları kucaklayan hoşgörülü, hümanist karakterini fazla önemsemediği gibi bir görüntüye yol açtı.
Öte yandan HDP, uzun yıllardır yerel yönetimlerde iktidarda olmasına rağmen henüz daha ortaya bir model koyamadı, yerel hizmetlerde başarılı bir pratik sergileyemedi. Dersim özelinde ise belediye pratiği vasat ve üretimsizdi. Bu durum belediyelere kayyum atamaları ile de izah edilemez. HDP bünyesinde Dersim için, Öcalan’ın İmralı’da ifade ettiği şekilde bir yerel yönetim modeli oluşturacak, temsil kabiliyeti yüksek bir siyasi kişilik de görünmüyor. Bu temsiliyet CHP’de de mevcut değil.
* * *
Maçoğlu’nun aday olması, kayyum atanarak siyaset yapması engellenen HDP’ye karşı takınılmış bir hoşgörüsüzlük olarak görülemez mi? Hayır, görülemez.
Çünkü Maçoğlu özelinde oluşan başarılı bir siyasi pratik, sırf mağduriyetten beslenen, proje ve hizmet üretemeyen bir siyasi geleneğin kurbanı haline getirilemez.
Burada aslolan, kente sunulacak hizmettir. Belediye pratiğinde sergilenecek başarıdır. Kentin sorunlarına getirilecek çözümdür.
HDP’nin bu konuda bir alternatif oluşturmadan, hazır oluşan alternatifi sadece mağduriyet üzerinden dışlamak istemesi, vicdani ve insani kriterlerle bağdaştırılamaz.
Yerel seçimlerde rekabet kriteri, siyasi hegemonya değil üretilecek alternatifler olmalıdır.
Aslolan Dersim’e kazandırmak, Dersim’in kaderini değiştirmek ise, başarısız olan bir anlayışa değil, başarılı olan, ortaya da örnek bir model koyan başarılı isimlere ve yapılara şans tanımak en doğru tercih olacaktır.
Maçoğlu’nun şahsında temsil edilen başarılı yerel yöneticiliğin bir alternatif haline gelebilmesi için, tıpkı kent aydınlarının sergilediği tutum gibi, kentteki diğer ilerici demokrat öznelerin, sivil toplum temsilcilerinin, sendikaların da ortak bir siyasal ifade sergileyerek Maçoğlu’nun arkasında durmaları gerekir. Zira parçalı bir siyasal temsiliyet sergilenmesi halinde Dersim, çarmıhta acı çeken bir ruha da dönüşebilir.
O yüzden HDP, Maçoğlu ile bir araya gelmeli, ortak program dahilinde Maçoğlu’nun aynı zamanda kendilerinin de adayı olduğunu deklare etmeli. HDP’nin Maçoğlu desteği HDP’yi kentte zayıflatmaz. Tersine, Dersim’in özgünlüğünü esas aldığı için onore eder, daha da güçlendirir. Aksi halde HDP Dersim sosyolojisini karşısına almış olur.
Dersim, bugüne kadar daha çok ülkenin itiraz eden vicdanıydı. Maçoğlu’nun seçilmesiyle, alternatif oluşturan yüzü haline de gelsin istiyorum.