Post-Fordizmin esnek çalışma dünyasının en ekstrem buluşlarından, enformelliğin zirvesi “coworking space” İstanbul’da da yer buldu kendine. Sabit çalışma yeri olmayan birkaç mimar/tasarımcı, kolektif mesai isteyen bir yarışmaya mı girecek?.. Yerleri hazır artık. “Birlikte çalışma yeri” diye de çevrilebilecek bu yer birkaç saatle gün aralığındaki istenen kısa zaman dilimi için gerekli büyüklüğüyle kiralanabiliyor.
İrice bütçeli bir reklam kampanyası için bir araya gelmek de mümkün.
Sadece çalışmak da değil; ben katıldığım bir yılsonu partisi vesilesiyle tanıdım. Birkaç düzineden yüz kişiye kadar kapasiteli her türlü parti ve toplantıya elverişli cazip bir ortam.
Eskiden otel salonları kiralanarak yapılan şirket toplantıları, lansman vb. her türden etkinlik; ayrıca yoga derslerinden bağımsız periyodik seminer dizilerine kadar kullanılabilecek cazip bir toplanma ortamı.
Tam da olması gerektiği yerde. Levent- sanayi mahallesinin uçsuz-bucaksız salaş yapılaşma peyzajı içinde oto servis istasyonları, kobi ölçekli üretim birimleri arasından kendine yer açarak yerleşmiş oraya.
İç mimarisi demir profil, sunta, pleksi ile şekillendirilip Eames sonrası plastik sandalyeler ve tamamlayıcısı masalar ile sünger yastıklarla donatılmış iddiasını iç tutarlılığın yalınlığından alan bir ortam.
Marc Auge, C.Norberg Schulz’un yaşam çevresi [Lebenswelt] diye adlandırdığı yerlere dönüşmeye yatkın olmayan otoyol, havaalanı,otel lobileri, hipermarket gibi yerleri “yok-yer” [non-place] olarak adlandırmıştı. Esnek üretimin habita gibi yeni yerlerine de “her yer” demek yanlış olmasa gerek.