MHP lideri Bahçeli'nin, gazeteci meslektaşımız Abdülkadir Selvi için yaptığı "kılıç artığı" suçlaması, bir öfke nöbeti sırasında tesadüfen söylenmiş bir söz gibi görünmüyor. Bu tanımı Anadolu gayet iyi bilir. Genel tanım şöyle yapılabilir:" Müslümanlarca ele geçirilen bir ülkede yaşamları bağışlanmış kimseler."
Özel tanım ise, 1915 Ermeni Tehciri'nden arta kalanları kast eder… Bahçeli, bu ürkütücü ifadeyi kullandığı konuşmasına, "Biz ırkçı değiliz" ifadesini eklemeyi unutmamış.
Soy sop üzerinden ırkçılık
Burası, değişik acıların, değişik kültürlerin harmanlandığı topraklar… Soy sop üzerinden suçlama yapmak, ırkçılığın ta kendisidir, bir nefret suçu, bir insanlık suçudur… Bu sözlerle, sadece Abdülkadir Selvi’nin değil, birçok grubun yeniden ötekileştirildiği, yeniden töhmet altında bırakıldığı açık. "Arta kalanlar"a, geçmişleri hatırlatılıyor.
"Kılıç artığı" deyimi, aynı zamanda bir katliam itirafı. Bir topluluğun öldürülüp yok edilmesine, birilerinin geriye "artık" olarak kalmasına gönderme yapan bir ifade.
Selvi’nin ya da başka bir gazetecinin yazdıklarına kızabilirsiniz. Eleştirebilirsiniz. Ancak, insanları soy sop ve kimlik üzerinden hedef göstermek, tehlikelidir. Kabul edilemez.
Özgür irade
Bahçeli, belli ki kendi seçmeniyle ilgili ciddi bir gerilim yaşıyor. Tabanını "evet" kampanyasına ikna etmekte zorlanıyor. Seçmen zemini kayıyor. Bunun köklü sosyolojik ve siyasi nedenleri olduğu açık.
Bahçeli, bunun nedenleri üzerinde düşünmesi gerekirken; Kürt oylarına dair değerlendirme yapan bir gazeteciyi hedef alıyor. Anlam vermek zor.
Abdülkadir Selvi’nin de işaret ettiği gibi; iktidarın MHP'yle referandum kampanyasındaki işbirliği, AK Parti'nin Kürt seçmenleriyle ilişkisinde sorun yaratıyor. Bu seçmenlerin tercihlerini etkiliyor.
Bahçeli bu analize neden bu kadar kızıyor ki! MHP'nin zaten Kürt seçmenler arasında bir karşılığı yok. Asıl buna neden olan siyasetlerin gözden geçirilmesi gerekirken, başkalarını suçlamayı seçmek de bir sorun.
Tarafların özen göstermesi gereken bir referandum sürecinden geçiyoruz… Halkın tercihinin oluşumu için, farklı görüşlerin kendilerini özgür şekilde ifadesi gerekli. Aldığı bilgileri okuyucularıyla paylaşan bir gazeteciyi böylesine suçlayıp hedef haline getirirseniz, taraflar militanlaşır ve ifade özgürlüğü riske girer.
Partilerin de istemeyeceği tablolarla yüz yüze gelebiliriz.
Dikkat…