Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran'a giden yolda yaptığı bir dizi hamleyle dikkat çekti.
15 milletvekilinin İYİ Parti'ye gönderilmesiyle başlayan süreçte, parti içindeki rakibi Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı adayı göstermesi, cesur bir adımdı. Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı temelinde kurulan Millet İttifakı, içeriği olan bir "duruş"tu.
Belki hepsinden önemlisi, Kılıçdaroğlu döneminde, milliyetçi-militarist-elitist zihniyeti aşma doğrultusunda yeni hamleler yapılabilmiş olması. Muharrem İnce'nin Kürtler ve muhafazakarlara yönelik yeni dili, demokratikleşme noktasında tutuculuktan reformculuğa yönelim ve bu yaklaşımların partinin kitlesinde bulduğu karşılık… Bunların hepsi olumlu.
CHP, köken açısından klasik bir devlet partisi olmasına rağmen, evrensel sosyal demokrat değerleri de kendisine rehber kabul ettiğini söyler. Bu bağlamda, iki yöne evrilme potansiyelini içinde barındırır… Kılıçdaroğlu önderliğindeki hamlelerin, daha çok evrensel sosyal demokrat değerlere yaklaşan özellikler gösterdiğini düşünüyorum.
Uzlaşma-sertleşme
CHP heyecanlı ve enerjik bir seçim dönemi yaşamasına rağmen, sandıkta başarı elde edemedi. Bu nedenle Kılıçdaroğlu'nun istifasını isteyenler var. O, bu beklentilere, "hayır etmiyorum" anlamında bir cevap verdi.
Tayyip Erdoğan'a karşı sert tavrı dikkat çekiyor. Onu tebrik etmeyeceğini söylerken, "diktatör" diye suçlamayı ihmal etmedi.
Yeni sistemin yapılanmasına ilişkin kaygı ve eleştirileri dillendirmek, bir demokrasi görevi. Seçim kampanyası boyunca, devlet imkanlarının iktidar partisi tarafından kullanılmasını eleştirmek ve bunun sonuçlar üzerindeki etkisine dikkat çekmek, muhalefetin hem hakkı hem görevi.
Öte yandan, bu yeni başlayan dönemde, gerilimi tırmandırmaktan kaçınmak ve iktidarı uzlaşmacı dile davet etmek, daha anlamlı. Akla gelen bazı sorular: "Zorlukları aşma" noktasında iktidar ile muhalefet işbirliği yapabilir mi? OHAL'in kaldırılmasına MHP karşı koyarsa, CHP, AK Parti'ye destek verebilir mi? AB ve demokratikleşme alanında yeni adımlar atılması gündeme gelirse, CHP teşvik edici rol oynar mı?
Önümüzde zorlu bir dönem var. Ekonomi sinyal veriyor. Batı ile ilişkiler ve dış politika bir türlü rayına oturamıyor.
İlk yapıcı adımların Cumhurbaşkanı tarafından atılması daha yerinde olur. Ancak, muhalefetin de, eleştirel duruşunu korurken, kutuplaştırıcı dilden kaçınmasına ihtiyaç var.
Kılıçdaroğlu, görünen o ki, siyasi hayatımızın etkili bir aktörü olarak sahnede bulunmaya devam edecek.