Ana SayfaYazarlarKırmızı fularlı militarizm güzellemesi

Kırmızı fularlı militarizm güzellemesi

Soru aslında şu kadar basit:

20'lerinin başlarındaki gençlerimizin bir terör örgütü adına çatışırken, öldürürken, öldürülmesini övebilir miyiz? Destekleyebilir miyiz?
Üniversite kampüslerinde olması gereken gençlerin çatışmalarda olmasını meşrulaştırabilir miyiz?

Eline yok yere silah alan gençlere övgüler dizebilir miyiz? 

Akıl sağlığı yerinde olan herhangi birinin bu sorulara vereceği cevap belli.

Tüm dünya kamuoyunun obsesif bir şekilde tartıştığı konu "radikal" İslam… Orta Doğu'ya dair kitabevlerinin en çok satanları kısmı, gazete köşeleri, akademik yayınlar… Hummalı bir şekilde özellikle genç erkek Müslümanların nasıl radikal örgütlere katıldığını anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.

Oysa ki Türkiye'de ve aslında tüm dünyada gördüğümüz başka bir trend var. Radikalleşme sadece Müslümanlar arasında bir sorun değil. Lakin bu mesele nedense hiç ilgi görmüyor.

Bir üniversite öğrencisinden canlı bomba oluşturan karanlık sadece Müslümanların sorunu değil.

Seküler ideolojideki örgütler arasındaki radikalleşme daha az tehlikeli değil. Türkiye'de eline silah alan gençlerin çoğu DEAŞ'a değil, PKK-MLKP-DHKP-C gibi sol örgütlere katılıyor.

Lakin Türkiye'deki bir kısım kendini ilerici olarak tanımlayan grup bu radikalleşmeyi bırakın eleştirmeyi, aksine teşvik etmeyi tercih ediyor. 

Bunun en son örneğini Rakka'da çatışmada öldürülen bir genç kadın üzerinden görmek mümkün.

PYD'nin Suriye'de devlet kurma hayali için ölen bir genç kadının arkasından yapılacak şey şehitlik edebiyatı değil, sorgulama olmalıdır.
Nasıl olur da Türkiye'deki üniversite öğrencileri, kanlı bir örgütün toprak hırsı için Suriye'de savaşmaya gidebilir? Bu radikalleşme nasıl olur da engellenmez? 

Bu sorunun cevabı Türkiye'de yapılmamış bir muhasebeden kaynaklanıyor aslında.

Türkiye'deki sol hareketlerin kendi kanlı geçmişleri ile yüzleşmekten itinayla kaçınmasından yani…

- Advertisment -