Hafta sonu “Bilgi Yolu Eğitim, Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi”nin (BİLSAM), dâvetlisi olarak Malatya’daydım. BİLSAM, Malatya’ya değer katan kurumlardan biri. 2005 yılında, farklı mesleklerden gelen gönüllülerin kurduğu bu sivil toplum kuruluşu, şehrin kültürel ve entellektüel hayatını zenginleştirmek için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bugün BİLSAM; yaz-kış, yağmur-çamur demeden, yılın hemen her günü bir etkinliğin yapıldığı bir düşünce merkezine dönüşmüş durumda.
Zaman içinde fiziksel altyapısını da büyük ölçüde tamamlayan BİLSAM’ın birçok faaliyeti var. Her şeyden önce burası bir tartışma mekânı; kentin, bölgenin, ülkenin ve dünyanın gündemindeki konular burada derinlemesine masaya yatırılıyor. Öyle hep aynı sesin yankılandığı bir yer de değil BİLSAM; aksine, birbiri ardınca veya eş zamanlı olarak yapılan konferanslarda, sempozyumlarda, panellerde, imza günlerinde farklı perspektifler karşı karşıya geliyor. Birbirine karşıt görüşlerin mensupları yan yana durabiliyor, aynı masa etrafında bir konuyu enine boyuna müzakere edebiliyor. Katılımcılar arasında her daim nitelikli tartışmalar yaşanıyor. Hattâ bazen hararet yükseliyor, tartışmaların kıvamı tatlı sert bir hal alıyor. Bir iki kere başıma geldi de biliyorum!
Bilgi merkezi
Üniversite öğrencilerine yönelik birçok imkân da sunuyor BİLSAM. Öğrenciler kütüphanede araştırma yapabiliyor, okuma odalarında ders çalışabiliyor, kitap-kafede hem kitapların arasında dolaşıp hem de birkaç kelimenin belini kırabiliyor. Dil kurslarında, akademilerde ve atölyelerde ilgi alanlarına giren konularda entellektüel becerilerini geliştirebiliyor. Eksik olmayan konuklarla hasbıhal edip dersleri, ödevleri ya da tezleri hakkında görüş alışverişi yapabiliyor. Mesela son iki gidişimde, Malatya’daki Alevilerin vatandaşlık algıları üzerine çalışan bir yüksek lisans talebesi ile epey bir mesai harcadık.
Son zamanlarda çeşitli vesilelerle Malatya’ya gidiş-gelişlerim sıklaştı. Geçen ay BİLSAM İdealden Gerçeğe: Toplum, Siyaset ve Ekonomi temalı VII. Uluslararası Sempozyum’unu düzenlemişti. Ben de bir tebliğ sunmak üzere Malatya’ya gitmiştim. Bu ay ise Malatya’ya sebeb-i ziyaretim, yine BİLSAM bünyesindeki akademilerin davetiydi. Hak ve Özgürlükler Akademisi ile Sivil Toplum Akademisi’nde hem dostlarla hem öğrencilerle bir araya gelme şansı buldum. İki seminerde bilhassa farklı fakültelerden gelen öğrenci arkadaşlarla tanışmaktan ve tartışmaktan büyük bir zevk aldım ve çok faydalandım.
Bir taşla iki kuş
BİLSAM’dan gelen davete icabet boynumuzun borcu, buna şüphe yok. Ama itiraf edeyim ki, arkadaşlar seminer için beni çağırdıklarında ben hemen Süper Lig fikstürüne baktım. Trabzonspor’un Malatya’ya geleceği haftayı kollayıp seminerleri o tarihe göre ayarlamaya çalıştım. Niyetim belliydi; bir taşla iki kuş vuracaktım. Sağ olsun arkadaşlar mevzuu anladılar ve kolaylık gösterdiler, ben de planımı tatbik edebildim. Böylece hem vazifemi yerine getirdim hem de maçımı seyrettim.
Gerçi maç nihayete erdiğinde öyle bir skor ortaya çıktı ki, beni bu planı yaptığıma yapacağıma pişman etti. Takımımdan beklentim, bir fırtına yaratmasa da, Malatya’da güzel bir futbol rüzgârı estirmeseydi. Ama heyhat! Umduğumuzla değil bulduğumuzla kaldık; Malatya bizi kayısı ezmesi yaptı. Önce Malatyalılar perişan halimin keyfini çıkarttı, ardından diğer dostlar! Maşallah Cuma akşamından beri memleketin dört bir tarafından aldığım mesajların haddi hesabı yok. Hakikaten dostlar kara günde belli olurmuş!
Seçim havası
Ancak kendime gelebildim, yazıya oturacak takati de daha yeni bulabildim. Maçı ve Trabzonspor’u ayrıca yazacağım. Öncesinde Malatya’ya dair bir-iki not aktarayım.
Şehirde yerel seçim havası iyiden iyiye hissedilmeye başlamış. Nabızlar yoklanıyor, adaylar ortaya çıkıyor. Malatya’da AK Parti’nin mutlak bir hâkimiyeti var. Kentin 13 ilçesinin 11’i AK Parti, 2’si de CHP belediyeleri tarafından yönetiliyor. 2014 yerel seçimlerinde AK Parti yüzde 62 oy alırken, en yakın rakibi CHP yüzde 18’de kaldı. Mart’ta yapılacak seçimler için de AK Parti açık ara favori; dolayısıyla siyasi yarış, partiler arası olmaktan ziyade, AK Partili aday adayları arasında cereyan ediyor.
Bir de bugünlerde Malatya’nın havasını müspet yönde değiştiren bir film festivali var. Malatya Uluslararası Film Festival’inin bu yıl sekizincisi düzenleniyor. Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen festival nedeniyle — aralarında Şener Şen, Osman Sınav, Nuri Bilge Ceylan, Cem Yılmaz, Perran Kutman, Şerif Şezer gibi yıldız isimlerin de olduğu — çok sayıda sinema sanatçısı şehre akın etmiş. Malatya’da sinemayı seven genç bir nüfus var. Film gösterimleri ve söyleşiler şehre bir heyecan ve coşku getirmiş.
Lüks mü, ihtiyaç mı?
Film festivali hakkında halkın ne düşündüğüne dair bazı sohbetlere tanık oldum. İki farklı görüşle karşılaştım. Bazıları uluslararası bir film festivali düzenlemenin Malatya için bir lüks olduğunu belirtiyordu. Onlara göre; belediye parayı buraya değil de şehrin acil çözüm bekleyen sorunlarına harcamalıydı. Bu, hem daha faydalı hem de daha doğru olurdu. Ancak benim bulunduğum ortamlarda bu görüşün azınlıkta kaldığını söyleyebilirim.
Çoğunlukta kalan görüş ise, günümüzde belediyelerin hizmet sorumluluğunun sadece alt yapıyla sınırlı olmadığını vurgulıuyordu. Kültür de bir ihtiyaca tekabül ediyordu, onun da bir önceliği vardı. Bu nedenle belediyeler halkın kültürel alana ilişkin taleplerini de karşılamalı, hizmetleri halkın ayağına götürmeliydi. Ayrıca festival, kentin tanıtımına çok ciddi bir ivme kazandırıyordu. Dolayısıyla maliyeti gerekçe göstererek festivale burun kıvrılmasını doğru bulmuyor, kente hareketlilik kazandıran festivali destekliyorlardı.