2015 Aralık'ında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetiyle bir araya geldiğimizde çözüm süreci sonrasını konuşmuştuk. O buluşmada, Türkiye'nin oynayabileceği rol üzerine bir gelecek perspektifini masaya yatırdık. Ben, Turgut Özal'ın Irak'taki Kürtlere ilişkin öngörülerini hatırlattım. Özal, "Kuzey Irak'taki Kürtleri de içine alan bir gelecek kurabiliriz" diyordu.
O zaman henüz Suriye Kürtleri gündemde değildi. Ben de, Suriye Irak ve Türkiye Kürtlerini içine alan bir birliktelik için Türkiye inisiyatif gösterebilir demiştim. Böyle bir denemeye girişilebilirdi.
Türkiye’siz tercih
Maalesef, olaylar bu yönde gelişmedi. PYD ve PKK, Batı'nın ve özellikle ABD desteğinden aldıkları güvenle, "Türkiyesiz çözüm"ü tercih ettiler. Çatışmalar tırmandı. Türkiye, PKK ile içeride sert bir hesaplaşmaya girişirken, PYD'nin önünü kesebilmek amacıyla Suriye topraklarında Fırat Kalkanı operasyonunu başlattı.
Bu çatışma süreci, bölgede ABD ve Rusya'nın müdahale imkanlarını artırdı. Türkiye'nin ısrarlı taleplerine rağmen her iki ülke de PYD ile işbirliğini sürdürdüler.
Krizin tırmanması üzerine bu hafta içinde ABD, Rusya ve Türkiye Genelkurmay başkanları, Suriye sorununu konuştular. Türkiye'nin PYD'yi çözümün dışında bırakmak talebi, beklendiği gibi bu kez yine kabul görmedi.
Görebildiğimiz kadarıyla ne ABD ne de Rusya bu siyasetlerini terk etmeyecek. Çünkü yaptıkları tercihin kendilerince stratejik nedenleri bulunuyor.