Selahattin Demirtaş, HDP'yi "Zenginden alıp fakire veren Robin Hood hareketi" olarak tanımladı. Demirtaş'ın kendisini Batılı bir kahraman ile özdeşleştirmesi önemli. Öcalan'ın kahramanı Gılgamış ise Doğuluydu. Bu hikâye kahramanlarının farklılığı, Kürt hareketinin liderleri arasındaki farklılığı gayet iyi özetliyor.
Gılgamış, tarihin en eski yazılı destanının başkahramanı. İnsanlığın ölümsüzlük arayışını simgeliyor. Gılgamış, en yakın dostunun ölümü üzerine çıktığı serüven dolu yolda ölümsüzlüğün mümkün olmadığını anlıyor ama insanın ancak büyük işler yaparak, geride önemli yapıtlar bırakarak adını yaşatabileceğini kavrıyor.
Abdullah Öcalan'ın İmralı koşullarında kapıldığı Gılgamış hayranlığı, onun PKK'yla başlattığı silahlı isyanın hikâyesini yansıtıyor. Öcalan, Gılgamış destanında olduğu gibi aslında bu yola "ölen dostlara bağlılık" gereği çıktığını anlatmaya çalışıyor; örgütten ise "hapishaneye düşen isyan liderine" bağlılık bekliyor. Öcalan seçtiği kahraman gibi tam bir Doğulu lider profili çizdi. Kanlı bir Kürt isyanı başlattı. PKK'yı kurduktan yakalanana kadar Doğu'ya özgü bir isyancı lideri oynadı. Bölgedeki güçlerle yakın ilişki kurmaktan kaçınmadı. Örgütünü kullandırdı ama bunu Doğu'ya özgü bir şekilde kendisi güçlenene kadar yaptı. Dizginleri tümden kaptırmamaya dikkat etti.
Büyük devletler tarafından ipi çekilip Suriye'den çıkarıldığında ise Öcalan derin bir çaresizlik duydu. PKK gibi örgütlerin büyük güçlerden bağımsız var olamayacağını ve büyük güçlerin taşeronu olmaktan kaçınamayacağını gördü.
Büyük güçler, Öcalan'ı yüzde yüz kontrol edemediklerini düşündükleri için onu Türkiye'ye teslim etti. "Apo'suz PKK" daha rahat kontrol edilebilir, yönlendirilebilir bir hale geldi. Genel bir karşılaştırma yapılacak olursa Apo PKK'daki diğer isimlere göre daha Doğulu bir lider. Batı'ya daha mesafeli. PKK yöneticileri ise Batı'nın fazlasıyla etkisinde.
Selahattin Demirtaş'ın kendisine 10. yüzyıldaki bir Norman soylusunu kahraman olarak seçmesi ise basit bir ayrıntı sayılmamalı. Kürt siyasetinin liderliğine oynayan bir isim Demirtaş; onun güçlenmesi, Öcalan liderliğinin zayıflaması anlamına geliyor. Demirtaş'ın farkı Batı'nın desteğini kazanması. ABD, İsrail ve Avrupa Birliği ülkeleri, Öcalan'ı desteklemedi, hatta Türkiye devletiyle çözüm masasına oturduğu için onu görmezden gelerek cezalandırdı. Ancak bu güçlerin Türkiye'nin güçlenmesine seyirci kalması da beklenemezdi. Kürt politikalarını yenileyerek İmralı'ya alternatif olarak Demirtaş'ı ve Kandil'i güçlendirmeye yöneldiler.
Bu ittifakın temeli 2013 yılının ekim ayında Demirtaş'ın ABD ziyaretinde atıldı. Bu işbirliği meyvelerini ise Demirtaş'ın geçen yılki ABD ziyaretinde verdi. ABD, PKK öncülüğündeki PYD'ye silah ve Demirtaş'a ise açıktan siyasi destek verdi. HDP'nin arkasında bu kadar çeşitli güç çevresinin toplanması, ABD'de sağlanan bu uzlaşma sayesinde mümkün olabildi. Birbirine düşman olan yapıların birdenbire PKK sempatizanı ve Demirtaş hayranı kesilmesinin sebebini bu dış gelişmede aramak gerekiyor.
Tekrar Demirtaş'a dönersek; Robin Hood eski hikâyelerde bir çiftçi olarak anlatılır. Sonraki hikâyelerde ise şatosu elinden alınan topraklarını kaybetmiş bir aristokrata dönüşür. Kahramanımızın köklerine dair bu belirsizlik aslında Demirtaş'ı ve Kürt hareketinin hikâyesini de karşılıyor; başta halkın içinden gelen mütevazı bir Kürt lider gibi görünen Demirtaş, siyasi serüveninin sonunda İstanbul sermayesinin, eski seçkinlerin, medya baronlarının ve Batılı egemenlerin desteklediği bir lidere dönüşüyor.
Doğulu kahramanlar isyankâr ve kaba olur ama en azından sahicidirler; Batılı kahramanların ise binbir yüzü vardır; kime ve neye hizmet ettikleri pek bilinmez.