Ana SayfaYazarlarRusya’nın ‘kullanışlı’ dostları

Rusya’nın ‘kullanışlı’ dostları

Vladimir Putin, tehditler savurduğu konuşmasında enteresan şekilde “Türkiye’de Rusya’nın çok eski ve güvenilir dostları olduğunu” söyleme ihtiyacı duydu. Putin’in, bu sözlerle AK Parti hükümetine muhalif olan çevrelere göz kırptığı söylenebilir. Dönüp içeri baktığımızda hükümete muhalif kesimlerin Moskova’nın mesajını çoktan aldığı ve gereğini yerine getirmeye başladığını da görüyoruz.

 

Rusya’nın Türkiye’ye yönelik suçlamalarına dünya medyası “deli saçması” muamelesi yaparken, bizim medyada ise bu suçlamalar maalesef “ciddi iddialar” biçiminde sunuldu. Cumhuriyet gazetesi, aniden Sovyet Pravda’ya dönüştü. Çoktan inandırıcılığını kaybetmiş olan “Türkiye-DAİŞ işbirliği”ne dönük suçlamalar yeniden manşetlere çekildi. ABD ve Irak Kürdistan yönetimi tarafından yalanlanan “DAİŞ petrolü” iddiası, bazı televizyon kanallarında Rus Genelkurmayı’nın yayımladığı uyduruk haritalar eşliğinde, izleyicilere ilk haber olarak aktarıldı. Rusya’nın, Erdoğan ve ailesiyle ilgili başlattığı çirkin kampanyaya da dört elle sarıldılar. Bilal Erdoğan’ın bir lokantada çektirdiği fotoğrafları bile yeniden “Erdoğan-IŞİD bağlantısı”nın kanıtı olarak piyasaya sürdüler.

 

Putin’in bahsettiği “Çok eski dostlar” olmalarından kaynaklı olsa gerek Türkiye solu, eski günlere dönmüşçesine, Rusya’nın dolaşıma soktuğu çürük iddiaları ilk günden itibaren büyük bir iştahla işlemeye başladı. Rus yalanıyla Türkiye’yi mahkûm etmeye çalıştılar.

 

Muhalefetin bu tutumu elbette şaşırtıcı değil; AK Parti düşmanlığı son yıllarda gözlerini iyice kör etti. Hiçbir meşruiyeti olmayan, ulusal güvenlikle alakalı sırları üçüncü ülkelere sızdıran, bir yargı darbesiyle hükümeti devirmeye kalkan paralel yapıya arka çıktılar; adliye basan, savcı katleden teröristlere kucak açtılar; AK Parti’ye zarar vereceği umuduyla PKK terörüne bile destek oldular. Bu kadar ileri gitmişken, Rus kara propagandasının taşıyıcısı olmak, muhalefeti bozmaz. Hiçbir sınırları yok artık; Erdoğan’ın düşmanı kimse, muhalefet onların dostu ve müttefiki oluyor. “Milli” hassasiyetleri yok denecek düzeyde, ahlaki endişeleri ise hiç yok. Muhalefetin AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı, zaman içinde Türkiye karşıtlığına dönüştü. Önce paralel yapıyla ittifak kurdular, sonra terör örgütleriyle birlikte hareket etmeye başladılar; dışarıda ise Esed seviciliğinden Putin yandaşlığına savruldular.

 

Bu gidişatı nereye vardıracaklarını doğrusu merak ediyorum; Erdoğan’a karşı sırayla Cemaat, PKK, PYD, YDG-H, HDP, DHKP-C sempatizanı oldular; sonra Esed’ci, İrancı ve Putin’ci…

 

Başka neci olabilirler?

- Advertisment -