Ana SayfaYazarlarİyiye mi, kötüye mi...

İyiye mi, kötüye mi…

 

Sokakta, dükkanlarda karşılaştığım hemen herkes endişeli bir yüzle soruyor: "Türkiye nereye gidiyor? Ben genelde iyimser diye bilinirim. Olumlu taraftan cevap vermeyi tercih ediyorum. "İyiye gidiyor" diyorum. Olguları objektif şekilde sıralayalım: Devlet içine yuvalanmış ve devletin kılcal damarlarına sızmış bir örgüt temizleniyor. İç savaş çıkarmak isteyen, Türkiye'yi "terörist devlet" diye göstermek için tezgahlar kuran bir belanın “tasfiye”si hedefleniyor. Darbe girişimi sonrasında siyasette gelişen uzlaşma havası; iç gerilimi düşürmede, yeni bir anayasa yapımında bir imkan yaratıyor. Rusya, İsrail ve İran'la kurulan yeni ilişkiler, “dış politikada tecridin kırılması” açısından olumlu bir tabloya işaret ediyor. 15 Temmuz sonrasında gelişen toplumsal başarı duygusu, bir sinerji yaratıyor.

 

Olumsuz sinyaller

 

FETÖ operasyonları, bazı alanlarda rahatsızlık yaratacak ölçüde aşırılık taşıyor. Gazetecilere yönelik dalgada, sırf Zaman ve Bugün gazetesinde yazdıkları için, örgütle ilişkisi olmayan yazarlar tutuklanıyor. Özgür Gündem'e yönelik tutuklama dalgası; yazarları, fikirleri hedef alan ölçüde genişleyerek devam ediyor. Şiddetle, fikir arasındaki ayrımı dikkate almayan bir soruşturmaya tanık oluyoruz. Hiç gereği olmayan “idam”, “Che Guavera” gibi tartışmalar gündeme olumsuz yönde etki ediyor. Turizm başta olmak üzere bir çok kritik sektör olumsuz sinyaller veriyor.

 

Tarihsel uzlaşma

 

Binali Yıldırım ve Kılıçdaroğlu, darbe girişimi sonrası duruşlarıyla, sorun çözmedeki olgun tutumlarıyla, umutlanmamızı sağlıyorlar. Eğer bu çizgide devam edebilirlerse, çevrelerindeki gerilim taraftarlarına mağlup olmazlarsa, "iyi şeyler olabilir" diyebiliriz. Türkiye'nin, uzlaşma iklimine, bunun da ötesinde, tarihi bir uzlaşmaya ihtiyacı var. Merkezini AK Parti ve CHP'nin oluşturduğu iki ana akım; siyasi açıdan rekabetlerini sürdürürken, toplumsal alanda birbirlerinin varlığını bir kazanç olarak değerlendirebilir. Kökü bir anlamda 200 yıla dayanan bir tarihsel kavga ve çatışma, toplumsal bir uzlaşıya dönüşebilir. Demokrasiye de, çok sesliliğe de, böylesine bir zemin üzerinden yürüyebiliriz. Kürt meselesinden, Suriye krizine, demokratik bir anayasa yapımına kadar çok değişik alanlarda bu uzlaşma gerekli ve şart. İki büyük partinin lideri, ihtiyacı bir imkana çevirebilirler. “Yine iyimserliğin tuttu” diyebilirsiniz. Israrımı sürdüreceğim…

- Advertisment -