Varsayalım ki YPG, sorunsuz bir şekilde Türkiye sınırlarından 30 kilometre Suriye içlerine gitti. Ne olacak o zaman? Buharlaşıp yok mu olacak?
Sanmıyorum.
Amerika’nın lejyoner gücü olarak Rakka ve Deyr ez-Zor’daki petrol sahalarını koruyacak. Bunun karşılığında ekonomik ve finansal kazançlar sağlayacak.
“Bu da Türkiye için tehlike, çünkü bu kazancın şu veya bu şekilde Kandil’e aktarılması, PKK’nın Türkiye’deki siyasi gündeminin finansmanında kullanılması olası” diye düşünebilirsiniz.
Haksız da sayılmazsınız. Çünkü YPG’nin koruyacağı sahalardaki petrol rezervi 2 milyar varil. Varili 62 dolardan 124 milyar dolar yapar. Az para değil. Bu zenginlikten YPG’nin de istifade edecek olması, YPG’yi “düşman” gören yöneticilerimizin pek hoşuna gitmese gerek.
Ama YPG, milyar dolarlarla oynasa dahi ilâ nihâye orada kalmayacak. Eninde sonunda topraklarına geri dönmek isteyecek. Ayrıca Kandil de, İmralı da kendi toprakları dışında Amerikan çıkarlarının paralı askerlerine dönüşen bir YPG görüntüsünü kolay kolay hazmetmez. Dolayısıyla YPG-Kandil, YPG-İmralı ilişkilerinde bundan sonra gerilim de yaşanabilir.
* * *
Benim YPG'nin geleceğine dair kişisel öngörüm şu: Amerika kullanabilirse YPG’yi İran’a karşı kullanacak. Bu yüzden YPG bilinçli şekilde rölantide tutuluyor. Bir tür ara koridora alındı. Nitekim kulislerde, Eylül ayında Kandil’de PKK’ye bu yönde bir teklif yapıldığı, teklifin reddedilmesi üzerine Türkiye’nin sınırlandırılmış operasyonuna yeşil ışık yakıldığı, böylece PKK’ye gözdağı verildiği ifade ediliyor.
YPG İran’a karşı kullanılma seçeneğine yanaşmasa dahi, tasfiye edileceğini sanmıyorum. Yeni anayasa çerçevesinde büyük bir olasılıkla Kuzey Suriye’ye entegre edilecek. Bu iki şekilde olabilir: Suriye ordusuyla kaynaştırılarak veya ayrı bir bölgesel güç olarak.
Ancak Rusya, Suriye, Türkiye ve İran’ın itirazları sürdükçe, ikincisinin gerçekleşme ihtimali düşük. Akla en yatkın çözüm birincisi. O nasıl olacak? Bölgesel bir tür özerk polis gücü şeklinde mi, yoksa yerel ve şehir odaklı bir polis gücü mü? Henüz belli değil.
Daha pek çok belirsizlik gibi. Örneğin Kuzey Suriye’nin statüsü ne olacak? Kültürel özerklik mi, yoksa güçlendirilmiş idari özerklik mi? Ve sınırları nerede başlayıp nerede bitecek?
* * *
2014 sonrası gelişmeler, sahneye tekrar çıkan Rusya ile ABD arasında bir denge aranmasını gerektiren bir süreçti.
Ancak bu süreç bitti.
Artık ABD ile Rusya arasında denge odaklı bir strateji rasyonel değil. Çünkü ABD tercihini YPG’den yana yaptı ve Türkiye’yi önemsemediğini gösterdi. Türkiye’nin artık ABD-Rusya arasında denge siyaseti yerine, ABD’yi Suriye’de oyundan düşüren hamlelere yönelmesi daha doğru bir tutum olacak.
Bunun nasıl olacağı belli. Türkiye, Rusya, Suriye ve İran’la ulusal güvenlik tehdidini önemseyen işbirliklerine yönelecek. Aksi halde, bir kenarda tutulan YPG yeniden hemen yanı başında ulusal ordu olarak belirebilir.
Peki ABD ne olacak?
Sanırım ABD, artık Türkiye’yi YPG korkusu üzerinden terbiye edemeyeceğini anladı. Kandil’i silâhsızlandırma projesini Türkiye ile birlikte düşünüp Türkiye’nin sosyal dokusunu zedelemeyecek, ulusal güvenlik endişesini artırmayacak girişimler içinde yer almak isterse, Türkiye’nin bölge okuması da, Amerika ile ilişkileri de yeniden değişebilir.
Ama bu aralar bu stratejik aklın Washington’da oluşturulacağı beklentisine girmek fazla iyimserlik olur.