Yabancılardan fon alma olayını duyunca ‘hop’ dedim… Bana böyle anlatılmamıştı. Bilsem gider Medyaskop’ta şey ederdim. Önceden CB İletişim Başkanlığı’na Serbestiyet’i sorduğumda orada paradan anlayan insan yok, alsalar bile yanlış yerde kullanırlar, sonucu bize yarar dendi. Nitekim telif görüşmesi yaptığımızda, yaşlıca bir bey yazı başına para veriyoruz ama ayda kaç kere olduğunu iyice hesapladıktan sonra dedi. Özel hesaplama departmanları varmış ve yanılmıyorsam bir üniversite ile bağlantılı çalışıyorlarmış. Tabii güven duydum…
Ama yabancı fon akış şemasında Serbestiyet’i gördüğümde yine de ‘hop’ dedim… RTÜK’teki arkadaşımı aradım. Oranın çaycısı, ama toplantılar sırasında o kadar sık girip çıkıyor ve RTÜK üyeleri o kadar sık ve ani değişiyor ki bizim arkadaş fikir beyan etmeden toplantı sonlanmıyor.
Nitekim olay önünde olmuş. ‘Yabancı fonlarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren medyanın olası milli güvenlik sorunlarına yol açabileceği gerçeği’ yadsınamaz dedi… (Bu cümleyi kendisi ekletmiş). İlk başta niyesi pek anlaşılmıyor. Çünkü mesele derin sevgili okuyucular. Fon alan medyanın doğruları yazma ihtimali varmış ve o nedenle güvenlik sorunu olabilirmiş. ‘Biz özellikle son yirmi yıldır her yanlışa ‘dur’ dediğimiz için fazla yanlış birikti. Neyse ki kapı gibi İletişim Başkanlığı var’ dedi.
Tabii kafam biraz karıştı. Hemen CB İletişim Başkanlığı’nı aradım. Ne de olsa şu an Serbestiyet’te olmamın müsebbibi onlar. En yetkili ağızdan duyduğum ‘sıkıntı yok’ sözcükleri içimi rahatlattı. Derken iş sohbete döndü ve Kriz Çıkarma İşleri ile ilgilenen bölümün son başarısını aktardılar. (Burası Başkanlığın en aktif ve muhkem bölümü, acayip parlak insanlar çalışıyor ve belli ki hepsi çok şey).
Efendim malum, Cumhurbaşkanımız geçende partililerle bir bayramlaşma yaptı. Meğerse devlet bürokrasisi önce kravat ceketle kamera karşısına geçmesini tavsiye etmiş… Onları da suçlamıyorum, ne de olsa bizim bürokraside de bir parça eski kafalılık devam ediyor. Neyse ki İletişim Başkanlığı’nın sözünü ettiğim bölümü müdahale etmiş ve son derece modern (hatta küresel) bir tişört kullanılmış. Daha ilerici bir arkadaşın pijama ile çıkmasında ısrar ettiği ama bunun ‘şimdilik’ ibaresiyle kabul görmediğini de duydum. (Doğrulatamadım ama bu kişinin staj mahiyetinde RTÜK’e gönderildiği söyleniyor).
Sadede gelelim… Cumhurbaşkanımız tam 780 saniyelik bir bayram tebriki yayınlıyor ve sadece 5 saniyesinde uyuyor. Serbestiyet’in bu rakamlar arasındaki devasa farkı görmemesi nasıl açıklanabilir bilemiyorum! Asıl önemli ve haber niteliği olan tarafı 775 saniye uyanık olması değil mi? Ne liderler gördük… Gözleri açık uyurlarken emperyalistler ülkeyi bölüştürdü, yedi bitirdi.
Nihayet uyandık. Ve işte bu video bize ‘siz de uyanın’ diyor. O 5 saniye yüzyıldır nerede olduğumuzu hatırlatan dahiyane bir mesaj. İletişim Başkanlığı Kriz Çıkarma İşleri’ndeki arkadaşlar harika bir iş çıkarmış. Nitekim herkes o 5 saniyeyi konuşuyor. Niye? Çünkü garip olan o kısım! O kadar alıştık ki böylesine uyanık bir lidere ve onun iletişim beyin takımına, şimdi liderimizin ‘insani’ tek bir davranışını bile yadırgıyoruz.
Rize’de çayı ıslanan çiftçiye kuru çay verme hassasiyet ve inceliğine de uzun uzun değinmek isterdim ama yerim doldu. Maalesef dijital medya basılı medya gibi değil… Yer sınırlı. Zaten Serbestiyet’teki yaşlı bey de ‘yazı ne kadar kısa olursa telif o kadar artabilir, ama tabii önce saymamız lazım diye’ uyarmıştı.