Kayseri’de çalıştığı iş yeriyle aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir fabrikadan daha iyi şartlarda teklif aldığı iddia edilen işçi, işveren tarafından bilinçli olarak performansı düşürdüğü gerekçesiyle ’haklı fesih’ hakkını kullanılıp kapı önüne konuldu. Yıllarca çalıştığı iş yerinden tazminatsız şekilde atılan işçi, ilk olarak Kayseri 2. İş Mahkemesinde alacak davası açtı.
Tarafları dinleyen mahkeme, işverenin performans düşüklüğüne dair uyarı ve savunma taleplerini içeren tutanakları imzalamayan işçinin tazminatsız olarak kapı önüne konulmasına onay verdi. Davacı işçi kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Davalı işverenin, düşük performans sebebiyle savunmasının istendiğini, savunma vermediğini ve veriminin düşmesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiğini savunduğuna dikkat çeken Daire, "İş yeri disiplin kurulu kararında hammadde ve malzemeyi zayi etmek suçundan feshedildiği yazılıdır. Davalı işveren davacının hammadde ve malzemeye zarar verdiğini ispat edememiştir. Cevap dilekçesinde sözü edilen hususlarda sadece performansa dayalı belge sunulmuştur. İşçinin düşük performans göstermesi geçerli fesih nedeni olabilirse de İş Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenen haklı fesih nedenleri arasında işçinin performans düşüklüğü yer almamaktadır. Böyle olunca davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken yazılı şekilde isteklerin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle Kayseri 2. İş Mahkemesinin kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme, önceki kararda direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
TAZMİNATSIZ ATILAMAZ
Genel Kurul, işverenin, davacının iş yerindeki tavırları, çalışma verimini düşürmesi, kendisine verilen uyarı ve savunmaları imzalamayı reddederek işverenin yönetim yetkisini tanımaması sebebiyle iş sözleşmesinin disiplin kurulu kararı ile haklı sebeple feshedildiğini savunduğuna dikkat çekti. Bu sebeple davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını bildirerek davanın reddini savunduğu hatırlatıldı. Mahkemece dinlenen davalı tanıkları beyanlarında, davacının ortalama günde 500 adet çelik delik delmekte iken başka bir iş yerinden teklif aldığını belirttikten sonra günlük 240 adet delik deldiğini beyan ettiklerine vurgu yapıldı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında şu ifadelere yer verildi: "İş sözleşmesinin feshine neden olarak gösterilen düşük performans gösterme 4857 Sayılı İş Kanununun 18. maddesinde düzenlenen geçerli fesih nedenidir. Performans düşüklüğü haklı fesih nedeni oluşturacak ağırlıkta olmamakla birlikte iş yerinin normal işleyişini bozan, iş görme borcunun gerektirdiği şekilde yerine getirilmesini engelleyen hallerden olup geçerli fesih nedeni oluşturduğundan ve bu fesih şekli de işçinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmasına engel teşkil etmez. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır. İşçi görevini uyarıya rağmen hiç yerine getirmezse işveren haklı sebeple derhal; eksik, kötü, yetersiz bir biçimde yerine getirirse geçerli fesih hakkını kullanabilecektir. Dosya kapsamında yer alan tutanaklardan da anlaşıldığı üzere davacının iş görme borcunu hiç yerine getirmemiş olmasından değil eksik ve kötü ifa ettiğinden bahsedilmektedir. Hal böyle olunca, iş sözleşmesinin performans düşüklüğüne dayalı olarak geçerli sebeple feshedildiği anlaşılan davacının, Özel Daire bozma kararında da değinildiği gibi kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Yerel mahkeme kararının belirtilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oy birliği karar verildi."
2011 yılında başlattığı hukuk mücadelesini kazanan işçi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sonrası tazminatını aldı.