Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAlmanya’dan Katar’a medya hamlesi

Almanya’dan Katar’a medya hamlesi

Zaman zaman Katar’ın Türk medyasına yatırımları konuşulur. Bu yatırımlardan dolayı kaygı duyanlara da rastlarız. “Türkiye’nin Katar’a medya yatırımı yapması” gibi bir durumsa herhalde hiçbirimizin aklından geçmez… Ancak şimdi Almanya tam olarak böyle bir işe girişiyor: Katar’a yapılması hedeflenen büyük bir medya yatırımı, Almanya’nın gündeminde…

Evet, Almanya’nın Katar’daki “Media City” ile yeni bir medya ortaklığı kurma planı, Berlin’de polemik konusu. Almanya’nın Katar’da gerçekleştirmeyi planladığı bu yatırıma ülke içinden ciddi eleştiriler var. Katar’ın asıl hedefinin “islamcı propaganda” olduğu öne sürülüyor. Filistin kökenli sosyal demokrat siyasetçi Sawsan Chebli de okların hedefinde…

Gerçekleşen şey tam olarak şu: Katar, ciddi bir medya atılımı içinde  ve Almanya da bu atılıma katkı sağlayarak kendi açısından bir hamle yapmayı deniyor… Doha’da 2019’da kurulan ve giderek büyüyen Media City, Katar’ın küresel medya sahnesinde görünürlüğünü artırmayı amaçlıyor. Bu çerçevede Almanya’nın önde gelen haber ajansı dpa, Doha’da beş yıllık bir “bölgesel redaksiyon merkezi” açıyor. CNN de Media City’de yeni bir operasyon ilan etti. Euronews ile 2021’den beri süren stratejik ortaklık kapsamında, ofis ve üretim kapasitesi giderek büyüyor. Tüm bu adımların, bölgeden haber akışını hızlandırma ve çeşitlendirme hedefiyle atıldığı belirtiliyor. Ki zaten El Cezire de Katar merkezli bir kanal.

Eleştirilere gelirsek: Amerikan Yahudi Komitesi Berlin Direktörü Remko Leemhuis, Katar’ın El Cezire üzerinden yürüttüğü yayıncılığa sert biçimde karşı çıkıyor. Bu çerçevede, “Media City”nin de (İsrail’e karşı) bir “yumuşak güç” aracına dönüşebileceği uyarıları yapılıyor. Ki İsrail hükümeti 5 Mayıs 2024’te ulusal güvenlik gerekçesiyle El Cezire’nin yayınlarını ülkede kapatma kararı aldı; bu karar, bölgedeki medya-siyaset gerilimini daha da görünür kıldı. Almanya’nın “kendini Katar’ın islamcı propagandası için kullandıracağı” yönündeki teoriler bize inandırıcılıktan uzak görünebilse de Almanya’daki bazı kesimlerde, özellikle Alman sağı içinde, bu teorilerin alıcısı var.

Katar’ın yatırımına destek verenler, Katar’ın yalnızca stüdyo kurmadığını; eğitim, staj ve ortak üretim ağlarıyla bir medya ekosistemi inşa ettiğini savunuyor. Media City’nin Euronews ve Katar Üniversitesi ile yürüttüğü eğitim programları, Northwestern University–Euronews stajları ve CNN’in Katar’da genç gazetecilere yönelik eğitim taahhüdü, bu iddiaya dayanak gösteriliyor. Ki Media City sadece siyasi içerikli bir habercilik projesi de değil. Bu projenin uzun vadede “islamcılık üretmek”ten veya “İsrail karşıtlığı üretmek”ten ziyade bilakis Katar’ı sekülerleştirme ihtimali de var.

Alman Welt Gazetesi’ndeki bir okur yorumuysa şöyle diyor: “Bütün dinleri eleştirebilir veya alay edebilirsiniz. Ama İslam’a dokunamazsınız. Eğer dokunursanız, can ve beden bütünlüğünüz için tehlike başlar. Bkz. Salman Rüştü… Katar, Müslüman Kardeşler’in hamisidir. Sawsan Chebli, Almanya’da açıkça Almanların kültürü yerine İslam kültürünü tercih etti. Şimdi de muhtemelen iyi bir ücret alacağı “Media City” işini kullanarak buna daha da katkı sağlamaya çalışacak.”

Evet, Almanya-Katar hattında öne çıkan isimlerden biri, 47 yaşındaki Filistin asıllı Berlin doğumlu Alman kadın siyasetçi Sawsan Chebli. Sawsan Chebli, islamcılığa yatkın bir siyasetçi değil. SPD’li siyasetçi, Eylül 2024’ten beri Doha Media City’de “Yönetim Kurulu ve Başkan’a Kıdemli Danışman” olarak görev yapıyor. Chebli’nin ailesi 1970’te Almanya’ya sığındı. İltica başvuruları reddedilince uzun yıllar Berlin’de “geduldet” (müsamaha) statüsünde ve vatansız yaşadılar. Chebli Moabit’te, 13 kardeşin 12’ncisi olarak büyüdü; babası okuryazar değildi, annesi ise çok sınırlı Almanca konuşuyordu. Ailenin vatandaşlığa geçişi 1993’te mümkün oldu; bu süreçte babasının üç kez Lübnan’a sınır dışı edilip geri dönmesi gibi travmalar da yaşandı. Chebli, bu kırılgan mülteci deneyiminin entegrasyon, nefret söylemiyle mücadele ve şeffaflık vurgusunu güçlendirdiğini sık sık dile getiriyor. Chebli Alman kamuoyunda epey tartışmalı bir isim. Seveni kadar sevmeyeni de çok.

Bambaşka bir örnek: Acun Medya’nın Yunanistan’da Skai TV ile yürüttüğü ortak yapım ve yatırımlar, dönem dönem, Yunan kamuoyunda tartışmalara yol açmıştır. Acun Ilıcalı, Yunan milliyetçilerinin perspektifinden bakılınca, bir nevi “Katarlı yatırımcı” veya “Arap yatırımcı” gibi görünüyor olabilir. Türklerin Yunanistan’a yatırım yapmasından, Yunanistan’da bir şeyler satın almasından rahatsız olan Yunan milliyetçilerinin var olması doğal. Yunan milliyetçilerinin Türklere bakışının, “laik Türk milliyetçileri”nin Araplara bakışına benzemesi de anlaşılabilir bir durum. Ne olursa olsun, bu tür medya yatırımları, ekonomik büyüme/kültürel etkileşim için fırsat sunuyor. Şeffaflık, objektif habercilik, nefret söyleminden uzak durmak gibi etik standartların nasıl güvence altına alınacağı ise ayrı bir tartışma.

Almanya’nın dpa üzerinden Doha’daki varlığını artırması, CNN ve Euronews gibi markaların eklemlenmesiyle birlikte, Katar’ı gerçekten de bölgesel bir haber ve içerik üretim merkezine dönüştürebilir. Almanya’nınsa, Katar üzerinden, sadece “Müslüman Coğrafya”ya değil Güney Asya’ya da açılmayı hedeflediğini düşünmek mümkün. “Make Germany Great Again” (“Almanya’yı Yeniden Büyük Yap”) felsefesi içinde hareket ediyor olabilirler. Almanya’nın bu hamlesinin İsrail-ABD eksenindeki ilişkilerini ne yönde etkileyeceğini ise zaman içinde göreceğiz.

- Advertisment -