Barışa Bak, Çözüm Süreci’ne güç katmayı ve sürece olan toplumsal desteği yükseltmeyi amaçlayan bir sivil inisiyatif. Derdi, barışın inşası. 6-8 Ekim’de süreç büyük bir darbe alınca, farklı görüşte olsalar da çözüm ve barış ortak paydasında buluşanlar Kasım 2014’te bir araya geldiler ve hem tarafları hem de toplumu barışa bakmaya davet ettiler.Barışa Bak’ın üyelerine göre, çözüme sadece yukarıda devlet ile PKK arasında yapılacak görüşmelerle ulaşılamaz. Sürecin tüm topluma yayılması sağlanmalı. Barış temel gündem maddesi haline getirilmeli. Çözümde ortaklaşanların önü açılmalı, çözüme katkı sunmak isteyenler teşvik edilmeli, cesaretlendirilmeli ve onların kendi aralarında işbirliği yapmalı sağlanmalı. Tüm dikkatler barışa odaklanmalı, barışa ses vermeye çalışan herkese ulaşmaya gayret edilmeli. Bunun için Barışa Bak, Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında mekik dokuyor ve tüm hatlarda barış mesajlarını taşıyor.Barış Treni Barış istemek, bu memlekette her zaman netameli bir iş oldu. Barışa Bak da gün yüzüne çıktığı andan itibaren bazı kesimler tarafından taşa tutuldu. İktidarın payandası olmakla suçlandı, üyelerinden bazıları kişilik katline uğradı, faaliyetleri küçümsendi. Hem süreç için parmaklarını kımıldatmaktan aciz olanlar, hem de var olan güçlerini sürecin aleyhine kullananlar Barışa Bak’ı hedef tahtasına oturttular.Beklenen bir tepkiydi bu. Yıllar süren çatışmalı hal bir statüko yaratmıştı. Bunu sarsmaya aday her girişimin statükodan nemalanların tepkisiyle karşılaşması kaçınılmazdı. Barışa Bak gönüllüleri, bu işe girdiklerinde başlarına gelecekleri az-çok tahmin ediyorlardı. Dolayısıyla karşılaştıkları tepkiler onların şevkini kırmadı, onlar belirledikleri amaç doğrultusunda çalışmalarına devam ettiler.Barış Treni de, bu çalışmalardan biri. Tren 11 Mart günü İstanbul-Pendik’ten yola çıktı. Güzergâhı üzerindeki çok sayıda birçok ili ziyaret ettikten sonra Newroz’da da Diyarbekir’de olacak. Tren ile barış seferine çıkanlar ziyaret ettikleri kentlerde birçok etkinlik düzenliyorlar. Barışa destek için imza topluyor, barış ağaçları dikiyor, halkın arasına karışıp düşüncelerini alıyor ve paneller yapıyorlar. Böylelikle kalıcı barışın tesisine mütevazı bir katkı sunmaya çabalıyorlar. Önemli, anlamlı ve değerli bir çaba.Nazar boncuğu ve barış mendili Barış Treni’nin sondan bir önceki durağı Malatya idi. Cengiz Alğan ve Leyla İpekçi ile birlikte Malatya’daki programa katıldık. Barış taşıyan trenin koordinatörü Alğan, İstanbul’dan hareket ettikleri ilk andan bugüne kadar yaşananlar hakkında bilgi verdi.Yolculuk boyunca tanık oldukları güzel sahneleri paylaştı bizimle. Ellerinde Kürtçe ve Türkçe “Barışa Bak” yazan pankartlarla istasyondan şehir meydanına kadar yürüyen muhafazakâr ve sosyal demokrat belediye başkanlarından bahsetti. Kırıkkale’de kendilerine nazar boncuğu takan esnaflara minnettarlıklarını dile getirdi. Newroz’da halayda kullanılsın diye kendilerine hediye edilen el işlemeli mendilleri anlattı. Çanakkale gazisinin torunu ile çocuğunu dağda kaybeden babanın barış için ortak poz vermelerinden söz etti.Elbette yolculuk sırasında bazı sıkıntılar da olmuştu. Mesela Kırıkkale’de imza standına saldırılmıştı. Kayseri de gergin anlar yaşanmıştı. Yıllarca silah taşıyan trenlere en ufak bir itirazı olmayanlar, barış mesajları taşıyan bir trenden rahatsız olmuştu. Normaldi ve Alğan’a göre bu tür olayların abartılması yanlıştı. Özellikle güzellikleri küçülten veya görmeyen medyanın, yaşanan küçük hadiseleri büyütmesinden rahatsızdı. Alğan. Mesela trene yönelik bir protestoya atfen bir gazete “Barış treni raydan çıktı” diye başlık atmıştı. Oysa tren raydaydı ve yolculuğuna da devam ediyordu.Barışın ruhu Leyla İpekçi ise konuşmasının merkezine “barışın ruhu” kavramını oturttu. İpekçi’ye barışın bir ruhu vardı, bu ruh diriliyordu ve giderek daha fazla bir şekilde gündelik hayatın içine sinmeye başlıyordu. Anadolu’nun hemen her karış toprağında barışın dirilen ruhunun farkına varmak mümkündü.İpekçi, insanların acıları yarıştırarak bir yere varılamayacağının bilincinde olduklarının altını çizdi. Her acı biricikti, her ana-babanın acısı kendine hastı. Bir annenin kaybettiği evladına duyduğu özlem, aynı durumdaki diğer bir annenin acısı ve özlemiyle kıyaslanamazdı. Başkalarının yeni elem ve kederlere düşmesi, bizim yaralarımızı sağaltmayacaktı. Acıyı hafifletmenin, birlikte yaşayabilmenin, birbirini affedebilmenin barıştan başka kapısı yoktu. Ve her kalpte bu barışın bir tezahürü vardı.Barışınız mübarek olsun! Panelistlerin konuşması bittikten sonra toplantıya katılan süreç ve barışla ilgili fikirlerini söylediler. Aynen Akil İnsanlar Heyeti toplantılarında olduğu gibi burada da insanların çok farklı nedenlerle süreci sahiplendiklerini, barışı meşrulaştırdıklarını görmek mümkündü. Kimi ülkenin ekonomik olarak büyümesi, kimi birlik-beraberliğin tesisi, kimi askerdeki çocuğunun-kardeşinin esenliği, daha iyi hizmet almak için barışın gerekli olduğunu anlattı. Herkesin barış için farklı bir gerekçesi vardı ve bu çok iyi bir şeydi.Barış treninin bir amacı da her durakta barış cümleleri toplamak, bunları diğer duraklarla ve tüm Türkiye ile paylaşmak. Bunun için her toplantının sonunda insanlar boş bir sayfaya barış cümlelerini yazıyorlar. Ben de toplantı esansında dinleyicilerin yaptıkları konuşmalardan bazı barış cümleleri topladım. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum:“Barış, cesur ve asil insanların işidir.” “İyi ki barış için geldiniz, hoş geldiniz!” “Barış çabasının ne anlama geldiğini ve değerini çok iyi biliyoruz.” “Bizim 30 senedir çektiğimiz acılar geride kalsın. Barış, barış, barış!” “Barış için herkes elini taşın altına koymalı.” “Barışınız mübarek olsun!” “Varsın barış istemeyenler söylenedursun, siz barış isteyenler kucaklaşın.” “Barış hepimiz içindir, barıştan barış karşıtları da fayda görür.” “Eğer barışa inandıysanız üstün olanlar sizlersiniz!”
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik