İlginç zamanlardan geçiyoruz; Aydın Doğan medyası, eskiden yakaladığı her Kürt’e "PKK, terör örgütü" dedirtmeye çalışırdı. PKK icazetiyle siyaset yapanlar, bu soruya muhatap olmamak için köşe bucak kaçardı. Şimdi her şey tersine döndü; Doğan medyası, şimdilerde kanlı eylemlere "terör" dememek için köşe bucak kaçıyor. Grubun yazar ve yorumcuları, "terör" ve "terörist" sözcüklerini kullanmamak için binbir çeşit kelime oyununa başvuruyor.
Son iki yılda meydana gelen neredeyse her terör olayını gerekçelendirerek haklı göstermeye, masum kılmaya çalıştılar. Bu değişimi ilk olarak Reyhanlı'daki o korkunç bombalı saldırıda fark ettim. CHP, Cemaat, Cumhuriyet ve Doğan grubu, 52 sivilin hayatını kaybettiği terör saldırısının faillerini bir tarafa bırakarak, AK Parti hükümetine saldırdılar.
* * *
PKK ve HDP'nin organize ettiği 6-7 Ekim olaylarında da benzer bir tutum aldılar. 50'den fazla sivilin katledildiği olayların asıl sorumlularına yönelik tek bir eleştiri dahi getirmediler. "Karşılıklı sokak çatışması" gibi öznesiz, failsiz cümleler kurdular, korkunç şekilde linç edilen insanların arkasından.
Güneydoğu sokaklarında yol kesen, kimlik kontrolü yapan, dağa adam kaçıran, terör estiren, hendek kazarak hayatı durduran, mahalle basarak kendilerinden olmayanları katleden, belediye araçlarıyla dağa militan gönderen HDP ve PKK'yı eleştiremedikleri gibi teröre teşvik ettiler.
Sokakları yakıp yıkan, terör estiren, cinayet işleyen gençleri film kahramanları gibi karşıladılar. DHKP-C'li grupların Okmeydanı'nda öldürdüğü gençlerin adını dahi anmadılar gazete ve televizyonlarında.
Şiddetin, ölümün, cinayetin şarkılarını yapan, ahlaktan ve sanattan kopmuş müzik grubuna, Beatles muamelesi yaparak televizyonlarına, gazetelerine, Meclis'e taşıyıp meşrulaştırmaya çalıştılar.
* * *
Adliye basıp savcı öldüren katilleri "Berkin'in intikamını almak isteyen gençler" olarak sundular. Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne saldırmak isteyen militanlar bile birkaç ay öncesine kadar bu medyada yer alan "masum gençler"di. Bu iki terör eylemini ne doğru düzgün kınayabildiler ne de açıkça eleştirdiler. Hâlâ "Bu eylem kime yaradı" temalı yazılar döşeyip, yorumlar yaparak ahlaksızca top çeviriyorlar.
Bu gerçekler ışığında terörün neden ülke gündeminden bir türlü çıkmadığını daha iyi anlıyorum. Sola, CHP'ye, Beyaz Türklere, iş dünyasına, medyaya egemen olan kesimler terörden medet umduğu için terör ülke gündeminden bir türlü çıkmıyor. DHKP-C terörüne ihtiyaç duydukları için bu örgüt varlığını hâlâ sürdürebiliyor. Bu kesimlerin, daha doğrusu dışarıdan beslenen vesayet yanlılarının teröre ihtiyacı olduğu için biz terörle yaşıyoruz. PKK olayı bile böyle; devlet, PKK'yı silahsızlandırmak için örgüt liderini ikna etti ancak bu güç çevrelerini ikna edemediği için örgüt silah bırakmaya yanaşmıyor.
* * *
Bir ülkede muhalefet çevreleri siyasi değerlerden ve ahlaktan bu kadar çok koparsa, onlardan her türlü kötülük beklenebilir. AK Parti'den kurtulmak için iç savaş çıkarmayı bile göze aldılar.
Vesayet medyası kötülüğün sınırlarını aslında Cemaat'in şantaj kasetlerini, montajlı kayıtlarını, kumpaslarını, Yargı darbesini savunduğu zaman aştı. Bu yüzden kanlı terör olaylarına arka çıkmalarına şaşırmamak gerekiyor. Terörden nemalanacak kadar alçalan medyaya söylenecek tek söz "Allah ıslah etsin"dir.