Pakistan Başbakanı İmran Khan geçenlerde HBO’ya verdiği mülakatta Çin ile ilgili sorulara yanıt vermekten kaçınan bir tutum sergiledi. Program sunucusu Jonathan Swan’in İslamofobiye karşı gür sesle konuşurken Çin’deki Müslümanlara yönelik baskıya değinmemesini sorması üzerine Khan, Çin’in Pakistan için öneminden bahsetti, “Çinlilerle ne sorunumuz olursa kapalı kapılar ardında konuşacağız. Onlara oldukları gibi saygı duyuyoruz” dedi. Kahn, Swan’ın ısrarlı tutumu karşısında “Keşmir’deki Müslümanlar niye gündem olmuyor. Çin, Müslümanlara baskı yapıldığı suçlamalarını reddediyor” diye savunmaya geçti.
“Çin sistemi, ‘seçimli demokrasi’lerden daha başarılı”
Bu mülakatın ardından Çin medyasının Khan’a ilgisi yoğunlaştı. Khan ilk olarak geçtiğimiz Salı günü (29 Haziran) Çin devlet televizyonu CGTN’ye konuk oldu. Pakistan-Çin ilişkilerinin seyrine ilişkin değerlendirmelerinde, ülkesinin her olumsuz döneminde Çin’in yardım elini uzattığını söyledi. Khan, Pakistan halkı ve Çin halkı arasındaki dostluğu “kötü gün dostluğu” diye tanımladı. Batı dünyasının Pakistan’ı Çin’e mesafe koymaya zorladığını söyleyen Khan, ABD’nin Hindistan’ın da aralarında olduğu bazı ülkelerle Quad adlı bir bölgesel ittifak kurduğunu öne sürdü.
Pakistan Başbakanı, bu söyleşinin ardından Çin Komünist Partisi’nin kuruluş yıldönümü 1 Temmuz’da İslamabad’ı ziyaret eden Çinli gazetecilere konuştu. Bu mülakatında da Uygurlara dair söylediklerinin arkasında duran Khan, Çinli yetkililerin Batı medyasında yazılanları reddettiğini tekrarladı. Demokrasiyle ilgili görüşlerini Batı demokrasileri ile Çin sistemini kıyaslayarak anlatan Khan, Çin’i ‘seçimli demokrasi’lerden daha başarılı bulduğunu söyledi. “Şimdiye kadar bize toplumların kendilerini geliştirmelerinin en iyi yolunun Batılı demokrasi sistemi olduğu söylendi” ifadelerini kullanan Khan, Çin sisteminin liyakati Batılı modelden daha iyi uyguladığını öne sürdü.
Dünya Müslümanlarının hemen hepsine dair güçlü söylemleri olan Khan’ın Çin’deki Müslüman Uygur toplumuna yapılan baskılar söz konusu olduğunda bir şey söyleyememesinin nedenlerini anlamak için birkaç yıl geriye ve bir önceki hükümete gitmek gerekiyor.
Kuşak-Yol’da Pakistan
Pakistan, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin Hint Okyanusu’na çıkış kapısı. Bu nedenle projeye dair ilk somut adım da 2013 yılında dönemin Pakistan Hükümeti ile birlikte atıldı.
İki ülke arasında Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru Uzun Vadeli Planı için İşbirliği Anlaşması imzalandı. Koridor, Çin’e bağlı Uygur Özerk Bölgesi’nin Kaşgar şehrinden başlayarak Pakistan’ın güneyindeki Gvadar Limanına kadar ulaşan bir güzergâhı kapsıyor. Plan kapsamında Pakistan’ın gayrı safi milli hasılasının beşte biri büyüklüğünde, 62 milyar dolara ulaşan toplam bütçeye sahip 45 civarında proje yer alıyor. Ayrıca Kuşak-Yol kapsamında Pakistan’da kurulması planlanan 8 özel serbest ekonomi bölgesi var.
Gvadar Limanı’na dair anlaşma da yine 2013 yılında yapıldı. Gvadar Limanı’nın işletmesi 43 yıllığına Çin’in elinde. Gvadar’ın içerisinde Çin Ordusu’na bağlı bir askeri birim kurulacağına dair iddialar da dolaşıyor, hatta Gvadar yakınlarında Jiwani bölgesinde bir askeri üssün inşasına başlandığı bile söyleniyor. İddialar doğrulanırsa Çin Afrika ülkesi Cibuti’den sonra kendi toprakları dışında ikinci askeri üsse kavuşmuş olacak.
Yeni hükümetin tutum değişikliği, Genelkurmay’ın Pekin ziyareti
2018 Pakistan Genel Seçimleri sonucunda başbakan olan Khan’ın programında Çin ile yapılan ekonomik anlaşmaları sorgulayan, ABD ve Hindistan ile daha güçlü diplomatik ilişkiler kurmayı hedefleyen söylemler vardı. Seçim öncesinde Çin Pakistan Ekonomik Koridoru’nun (ÇPEK) şartlarının gözden geçirileceği de vaat edilmişti. Seçimden sonra işbaşı yapan hükümetin Ekonomi Bakanı Abdul Razzak Dawood da, eski Navaz Şerif hükümetini Çin ile görüşmelerde Pakistan çıkarlarını savunmamakla suçladı. Yeni Başbakan Khan “ÇPEK Anlaşmaları tekrar gözden geçirilecek” açıklaması yaptı.
Bu açıklamaların ardından ilginç bir gelişme yaşandı. Pakistan Genelkurmay Başkanı General Qamar Jawed Bajwa, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in “özel” davetiyle Pekin’e gitti. Bajwa, Şi ile görüşmesi sonrası “Pakistan Ordusu ÇPEK’in güvenliğini ne pahasına olursa olsun sağlayacak” dedi.
https://www.ispr.gov.pk/press-release-detail.php?id=4940
Genelkurmay Başkanı’nı özel davetle çağıran Pekin yönetimi, Başbakan Khan’ın planlı Çin ziyaretini ise 6 hafta erteledi.
Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın Çin yatırımlarının güvenliğine dair Pekin’de verdiği “teminat” sonrası yeni hükümetin de Çin konusundaki tutumu eski hükümeti aratmadı.
Çin Pakistan Ekonomik Koridoru Yönetimi adıyla ayrı özel bir birim kuruldu. Başına emekli general Asim Saleem Bajwa getirildi.
Başbakan Khan, Çin ile Keşmir bölgesinde iki hidro elektrik santral ve Güney Asya bölgesindeki demiryollarının yenilenmesine dair Kuşak-Yol kapsamında yeni projelere imza attı.
Çin böylece uzun bir darbeler tarihi olan Pakistan’da, doğrudan devlet başkanı düzeyinde Pakistan Genelkurmay Başkanı ile muhatap olarak Başbakan İmran Khan’a mesaj vermiş oldu.
Sessizlikten Khan’ın da bu mesajı aldığı anlaşılıyor.
Geçtiğimiz sene Suudi Arabistan ve Pakistan arasında yaşanan gerginliğe de Çin müdahil oldu. 2020 Ağustos’unda Pakistan İslam İşbirliği Teşkilatı’nda, Riyad’ın olumsuz tavrına karşın, Müslüman kamuoyunu yakından ilgilendiren Keşmir için olağanüstü toplanma çağrısı yaptı. İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’ni Keşmir için özel toplanmaya çağıran davet Riyad yönetiminin tutumuyla reddedildi.
Gerginlik sonrası Riyad yönetimi, Pakistan’a verdiği krediden 3.2 milyar dolarlık petrol kredisini iptal ederek, ödeme talep etti. Çin, Pakistan ile arasında olan Döviz Takas Antlaşması’nda Pakistan’a verilecek tutarı 1.5 milyar dolar arttırarak borcunu ödemesini sağladı.
İmran Khan ve Şi Cinping.
Riyad yönetimi 2018’de Pakistan’a 3,2 milyar doları petrol kredisi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık kredi desteği vermişti.
Suudi Arabistan’ın Pakistan’a yönelik tutumunda İslamabad yönetiminin Türkiye, İran, Malezya hükümetleri ile Çin tarafından da desteklenen yeni bir İslami blok oluşumunda yer alabileceğinin de etkili olduğu öne sürülmüştü.