Cengiz Kapmaz
Yeni iktidar kipi
İfade özgürlüğünü yakından ilgilendiren konularda bir tarafım, bu isimlerin kesinlikle içerde olmaması gerektiğini söylüyor. Ancak diğer tarafım da, Türkiye’nin bıçak sırtı günlerini yanlış yorumlayan bu isimlerin Türkiye’yi bir uçuruma sürükleme gücünü engellemenin daha önemli olduğunu söylemiyor değil. Ancak her ne olursa olsun hukuk, durum analizinden ziyade dosyadaki suç delillerine bakarak işler. Bizde de öyle olmalı.
Türkiye’nin yakın tarihi: Dönüşüm neden ve nasıl yozlaştırıldı?
MİT, Yaşar Büyükanıt’ın genelkurmay başkanı olmasından önce yapılan spekülasyonların ardından, dönemin başbakanının (Erdoğan’ın) talebi üzerine ordu içinde neler olup bittiğine dair bir bilgilendirme notunu başbakana ve cumhurbaşkanına (Abdullah Gül’e) sundu. Türkiye’nin askeri vesayet ile mücadelesi MİT’in bu bilgilendirme notu üzerine başladı.
MHP’nin başarısını neyle izah edebiliriz?
Bahçeli ve kurmay heyeti, ikinci olarak, toplumsal bilinçaltına “bu ülkenin iyiliği ve faydası için canını veren kişiler MHP’nin koruması ve güvencesi altındadır” mesajını verdi. Bunun için de çok sembolik bir isim olan Alaattin Çakıcı’yı seçti. Çakıcı, liberaller, sol ve Kürt milliyetçileri arasında sevilmeyen bir isim olabilir. Ancak Çakıcı’nın milliyetçi camia içinde bir karşılığı var.
Aslında Kürtler HDP’yi barajın altında bıraktı
24 Haziran seçimleri öncesinde Kürt mahallesine dair gözlem yapanlar, aşırı güvenlikçi politikalar, Demirtaş’ın tutuklu olması, Barzani referandumunda Erdoğan’ın takındığı tutum, Afrin’e Zeytindalı Operasyonu gibi dört faktörü ileri sürerek, Erdoğan’ın Kürtleri kaybettiğini HDP’nin bölgede çok ciddi oy artışı sağlayacağını söylüyordu. Bu tezlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Tam tersine, HDP bölgede çok ciddi oranlarda oy kaybetti. CHP’den gelen “taktik oylar” olmasa barajı dahi aşamayacaktı.
Bazen doğru “hayır”, yanlış “evet”ten iyidir
Güvenlik bürokrasisine göre, gençlik ve kadın birimleri yakın takibe alınıp şiddetle iltisaklı olanlar soruşturulunca, dağa çıkışlar yüzde 90 oranında azaldı. HDP’ye kayıtsız şartsız destek veren aydınlarımız bu realitelere rağmen HDP denilince hâlâ sırf legal davranan yöneticileri görüyor. Arka planda yer alan kadın ve gençliği göremiyor. Bunların sistem içinde icra ettiği işlevi yeterince anlayamıyor.
Yakın tarih, AK Parti ve kırılma noktası
Şimdi ne yapıp edip, “asıl özgürlükleri sınırlandırmak Türkiye’yi istikrarsızlaştırır” dönemine geçmemiz lâzım.
HDP tecrübesi bize ne kazandırdı?
Aydınların, kanaat önderlerinin, siyasi parti temsilcilerinin, 11 yıllık tecrübenin önümüze getirdiği realiteleri göz ardı ederek güçlü bir HDP başarısına vurgu yapmasının, HDP’nin çözüm için dönüştürülmesi veya makulleştirilmesi çabalarını sekteye uğrattığına dikkatleri çekmeye çalışıyorum.
Barışı hayalperestler değil realistler getirecek
PKK’nin şiddeti bir terbiye yöntemi olarak kullanarak hak alabileceği yanılsaması ve bundan kaynaklanan mantıksız beklentileri varlığını sürdürdükçe, söyler misiniz, ne olacak da müzakere masasından bir barış anlaşması ile kalkacağız? Bu koşullar altında, sadece PKK’nin devlet ve iktidar için anlamlı olacak bir şeylerden vazgeçmeye hazır olup olmadığı belirleyici olacak.
CHP’nin seçim bildirgesi ve Kürtler
Kürt sorununun en önemli konu başlığı PKK ve PKK’ye silah bıraktırılması. Bu tesbitle, sorunu sadece PKK’ye indirgemek istemiyorum. Ancak PKK’nin de sorunun önemli bir başlığı olduğunu kabul etmek gerekir. Ne ki CHP bu konuya hiç değinmemekte.
HDP’nin kaderini Saadet belirleyecek
Altan Tan üzerinden geçmişte HDP’ye giden muhafazakâr Kürt oyları, Altan Tan’ın Saadet Partisi’nden aday olması, HÜDAPAR üzerinden aşırı rencide ve kriminalize edilmesi yüzünden riske girdi. Eğer bu oylar Saadet Partisi’ne giderse HDP barajın altında kalır.
“Askeri müzakere” ve güvenlikçi paradigma
Kürt sorununun ekseni değişti. İç ağırlıklı giden sorun çok dramatik bir şekilde uluslararası bir soruna dönüştü. Suriye’de bir teritoryalite oluşturuluyor, PKK askeri açıdan donatılıyordu. Bu da dışarıya güvenlikçi bir bakış açısını ve askerileşmeyi zorunlu kıldı.
HDP neden dışarıda bırakıldı?
HDP, şiddetle arasına mesafe koyabildi, çözüm sürecinin bozulmasına yüksek perdeden itiraz edebildi, yeniden silahların konuşmasını engelleyecek alternatifler oluşturabildi mi ki, Türkiye’nin siyasal merkezini şekillendiren bir aktör olabilsin?
Kürtlerden barış manifestosu gelir mi?
Kürt siyasi öznelerinin anlamadığı şu: Var olan sıkıntı Kürtler arası birliğin olmamasından kaynaklanmıyor. Sorun, Kürt öznelerin henüz Türklerle nasıl yaşayacaklarına dair uygulanabilir, şiddetsiz bir reçete sunamamalarından kaynaklanıyor.
Üst akıl eleştirisi bir vicdan direnişidir
Bir, üst akıl var. Hedefinde de kukla bir Türkiye oluşturmak vardır. İki, her şey üst akılla izah edilemez. Ama üst akıl yoktur da denilemez. Üç, üst akılla ilgili kamuoyunun ulusal yarar açısından konsolide edilmesi (ortak paydanın oluşturulması) bir ihtiyaç ve milli zarurettir.
Edimlerimiz itirazlarımızla çelişiyor mu?
Esad’ı devirmeyi değil zayıflatmayı içeren bir müdahale yüzünden Rusya-İran ile alınan yolu terk etmek, Türkiye’ye kendi elleriyle PKK koridorunu kurdurmakla kalmaz; Türkiye’yi Afrin’i bile elinde tutamaz hale getirebilir.
Türkiye doğru olanı yapıyor
Esad’ı devirmeyi değil zayıflatmayı içerecek bir müdahale uğruna Rusya-İran ile alınan yolu terk etmek, Suriye’de son iki yıldır başarılı bir şekilde yürüttüğümüz “fayda esaslı” denge stratejimize zarar verebilir.
Kaymıyoruz; denge buluyoruz
Uçak krizi sonrasında Türk-Rus ilişkileri, Putin’in iki gün süren son Ankara ziyaretinin de gösterdiği gibi, giderek derinleşiyor.
Türkiye bir tercih yapmak zorunda mı?
Ne Batı’dan ne de Rusya’dan yana tutum alırken, İran’ın istikrarsızlaştırılmaması için elimizden ne geliyorsa onu yapmaktan da geri durmamalıyız. Örneğin uluslararası kamuoyunun, küresel vicdanın temsilcisi haline gelebiliriz. Dünya kamuoyuna İran’ın istikrarsızlaştırılmasının yeni bir Irak ve Suriye yaratacağını haykırabiliriz.
Demirören Grubu’nu ne bekliyor?
Seküler kesimin “özerkliği”ne önem verirlerse; kaygı ve taleplerinin sözcüsü olurlarsa; öte yandan, seküler kesimin içe kapanıp sekterleşmesine itiraz ederlerse; bu kesim ile muhafazakâr kesim arasındaki psikolojik bariyerleri kaldıracak kültürel simgeleri ve iletişim alanlarını örgütleyebilirlerse… yeni bir Türkiye’nin inşasında tarihî bir rol oynayabilirler.
İran’da rejim devrildi… Ya sonrası?
Bir kere, İran olgusunun PKK’nin Suriye kazanımlarının engellenmesi şartına bağlanması, Türkiye’yi Amerika’nın kurguladığı müzakere koşulları içinde aktif değil pasif bir konuma düşürür. Diğer taraftan, ABD’nin PKK’nin Suriye kazanımlarından vazgeçebileceği beklentisi de doğru bir öngörü değil. Çünkü Amerika’nın Kürt kartından vazgeçmesi, Rusya-Suriye-İran blokunu söz konusu kartın hamiliğine yükseltir.
YPG-ABD ilişkilerini dönüştürebilir miyiz?
ABD’nin Afrin operasyonundan mutsuz olduğunu sanmıyorum. Çünkü operasyonun icra edilme hali, ABD’nin YPG üzerindeki etki gücünü daha da artırıyor. Operasyon Kürt koridorunun önüne geçiyor. Ancak Amerika’nın bizi en çok etkileyecek Kürt kartı üzerindeki gücünü elinden almıyor. Amerika’nın YGP’ye verdiği desteğin esasını, Türkiye’nin İran siyasetini rehin almaya yönelik manevraların oluşturmakta. Operasyonu icra etme halimiz ve tarzımız, bu tuzağı da ortadan kaldırmıyor.
Neden Afrika?
Türkiye’nin Afrika’ya yakın ilgisi özellikle Kızıldeniz bağlamında Amerika ile de sorunlara yol açabilir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Eritre, İsrail ve Mısır hattı ile Türkiye, Sudan, Somali, Etiyopya ve Katar hattı arasındaki ilişkiler giderek gerginleşirse, ABD kendisini bölge sorunlarına dahil olmak zorunda hissedebilir. Bu takdirde bölgeyi Türkiye-Katar-Sudan üzerinden değil, İsrail-Suudi Arabistan-Mısır üzerinden algılayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Kapasite, strateji ve amaç
Tarafsızlık siyaseti izleyemiyoruz. Çünkü bertaraf oluyoruz. İki güçten birini destekleyemiyoruz. Suriye krizinin başında denedik. Bize çok pahalıya mal oldu. Denge siyaseti izleyemiyoruz. Çünkü bizi nötrleştiriyor. O zaman da etkilemek istediğimiz şeyi etkileyemiyoruz. Ne yapacağız?
Antagonist işbirliği
Amerika öteden beri Türkiye’ye “İran konusunda sana ihtiyacım var” diyor. Türkiye ise başından beri bu öneriye “ama zararı bana oluyor” yanıtını veriyor. O yüzden Amerika, Türkiye’nin pozisyonunu değiştirmek amacıyla Kuzey Suriye üzerinden fiili bir durum yaratmış bulunuyor.
Doğan Grubu ve Arif Sağ
Arif Sağ bir bağlama virtüözüdür. Ama Türk halk müziğine çığır açıcı katkıları olmuş bir isim değildir. Daha çok geleneksel bir yorumcu olarak kalmış; var olanı koruyan ve değerli kılan bir tarzın sahibi olmuştur. Üstelik halk müziğini sadece solculuk ve Alevilikle özdeşleştirmiştir. Bu da halk müziğinin daralmasına, belirli bir kesimle özdeşleşmesine, politize olmasına sebep olmuştur.
ABD Afrin’den nasıl bir fayda devşirebilir?
Amerika, (PKK-YPG’yi tasfiye edilmekten kurtarmak, Türkiye’nin de Fırat’ın doğusuna yerleşmesine izin vermek suretiyle) hem Türkiye’nin hem PKK-YPG’nin beklentilerini kısmen karşıladıktan sonra, bir adım daha atıp, PKK-YPG’yi ve Türkiye’yi aynı kümede toplamak amacıyla yeniden çözüm sürecine geri dönülmesi için taraflara çok ciddi bir baskı uygulayacak.
PKK üç yıl sonra gene aynı hatâyı yapıyor
Rusya’nın kentten çekilme karşılığı operasyonun durdurulması önerisi, PYD ve Afrin için en rasyonel öneriydi. Ama PKK öneriyi reddetti. Böylece iktidar olma, hegemonya kurma arzu ve ihtirasının bedelini bu kez de Afrin’de halka ödetmenin yolunu açtı.
İdlib’de işimiz kolay değil, ama zor da değil!
Türkiye, oyun planı yaparken Amerika’nın niyetini iyi okuyamazsa, Amerika’nın karşı oyun tuzağına düşebilir. Oyun planını abartırsa Rusya’yı kaybedebilir. Rusya’yı karara zorlayayım derken Suriye’yi istikrarsızlığa sevk edebilir. Çok abartılı bir tutum sergilerse, gücünü bir kuyumcu titizliğiyle kurgulayamazsa “dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilir.”
Erdoğan’ın Gül stratejisi doğru bir tercih mi?
Erdoğan’ın Gül stratejisi, Gül hiç Erdoğan’a zarar vermeyi veya açıktan tutum almayı düşünmezken “yetti artık” deyip kolları sıvattırabilir de. Gül Erdoğan karşıtı muhalefetin adayı da olabilir. Ben şahsen Gül’ün böyle hareket edeceğini düşünmüyorum. Ancak Gül’ü aşırı ötekileştiren, nefret objesi haline getiren söylemin Gül’e başka bir çıkış kapısı bırakmayacağını da görmek gerekir.
Türkiye, İran’daki gösterilerden kaygılanmalı mı?
Evet, ortada halkın anasının sütü kadar helâl olan ekmek, özgürlük ve demokrasi talepleri var. Ancak bu taleplerin emperyalist ABD-İsrail hegemonyası için araçsallaştırılması, yozlaştırılmaı ve İran’ın bu yolla istikrarsızlaştırılması tehlikesi de bir o kadar yüksek. Halk rejimi devirirse, İran’a özgürlük ve demokrasi gelmiş olmayacak._x000D_
_x000D_