Ana SayfaYazarlarABD Afrin’den nasıl bir fayda devşirebilir?

ABD Afrin’den nasıl bir fayda devşirebilir?

 

Amerika’nın Suriye Kürtleri üzerinden Türkiye’ye karşı uyguladığı stratejinin iki önemli amacı var.

 

Birinci amaç, ne yapıp edip PKK-YPG’yi ödüllendirme-cezalandırma yöntemleriyle İran’a karşı silâhlı bir ayaklanmaya itmek (Trump yönetimi ve İsrail bunun için çırpınıyor). İkinci amaç, PKK-YPG ile çalışıp onu güçlendirirken İran’a yönelik politikalarda Türkiye’nin vereceği desteği kaybetmemek.

 

Bu hedeflere bakıldığında, ilk başta imkânsızı istemek gibi bir durum çıkıyor. Zira birbirine zıt iki kutbun bir araya getirilmesi çok zor. Ancak stratejik düşünce ve planlama bunun için var.

 

                                                                  *          *          *

 

Amerika, Türkiye’nin Afrin operasyonu başladıktan sonra çok dikkat çekici bir tutum geliştirdi. Bir taraftan Türkiye ile bağları koparmak istemiyor; diğer taraftan da “Afrin operasyonunu kısa tutun, Menbiç’te karşı karşıya gelmeyelim” uyarıları ile PKK-YPG’ye şirin görünmeye çalışıyor.

 

Böyle davranmasının kendi içinde bir mantığı var. Çıkarları birbiriyle çelişen taraflara klasik bir “bağlan ama diğeri ile ilişkileri koparma; ilişkileri gevşet ama diğerine bağlanma” taktiği uyguluyor.

 

Bu tutumuyla aslında iki şeyi hayata geçirmek istiyor.

 

Bir, Türkiye’nin PKK-YPG’nin başında Demoklesin kılıcı gibi sallanmasını, böylece PKK-YPG’nin ürkmesini, İran’da rol alması karşılığı ise Suriye’de “korunmaya alınacağı”nın bilinmesini istiyor.

 

ABD, bunun için Türkiye’nin PKK-YPG’ye karşı müdahelesini sınırlı, kontrollü, aşama aşama götürmesini, bu sayede PKK-YPG’nin çaresizliğini derece derece artırmayı düşünüyor. Türkiye’nin “önce Afrin, sonra Menbiç, ardından Fırat’ın doğusuna operasyon yapacağız” söylemi de Amerika’nın planlarıyla örtüşüyor.

 

Yani Türkiye’nin Afrin ve Menbiç müdahalelerini faydaya çevirmeyi planlıyor.

 

İki, ABD “istemediği halde girdi” görüntüsü altında Türkiye’nin Suriye’de istediklerini kısmen de olsa hayata geçirmesine zemin sunuyor.

 

Böylece Türkiye’nin ileride İran’a karşı uygulayacağı politikalarda yanında olmasını, en azından zorlaştırıcı bir aktör değil kolaylaştırıcı bir aktör olarak kalmasını umuyor. Veya Türkiye’yi İran konusunda tamamen kaybetmek istemiyor.

 

                                                                *          *          *

 

Türkiye, PKK-YPG, İran denkleminde Amerika, (PKK-YPG’yi tasfiye edilmekten kurtarmak, Türkiye’nin de Fırat’ın doğusuna yerleşmesine izin vermek suretiyle) hem Türkiye’nin hem PKK-YPG’nin beklentilerini kısmen karşıladıktan sonra, bir adım daha atıp, PKK-YPG’yi ve Türkiye’yi aynı kümede toplamak amacıyla yeniden çözüm sürecine geri dönülmesi için taraflara çok ciddi bir baskı uygulayacak.

 

Bu iddiayı neye dayandırıyorum?

 

Amerika, Türkiye’de bir barış görüşmeleri ortamı yaratmadan ne Türkiye’nin İran’a karşı desteğini alabilir, ne de PKK’yi üç cephede savaştırabilir. Arab Center Washington DC’de (ACW) Mustafa Gürbüz ismiyle yayınlanan bir makalede belirtildiği gibi, Amerika için barış sürecini canlandırmadan İran karşıtı bir strateji geliştirmenin yolu bulunmuyor. Suriye’de PKK karşıtlığı Türkiye ile İran arasındaki iyi ilişkilerin nedeniyken, Ankara İran karşıtı bir politikada yer alır mı?

 

Bazen siz kendinize hizmet ederken, size karşı olan bir başkası da sizin kendinize hizmetinizi kendi faydasına çevirmek ister. Amerika’nın Suriye Kürtleri bağlamında geliştirdiği stratejiyi, çoklu durum senaryoları ışığında bir de bu perspektiften okumakta yarar var.

 

- Advertisment -