Deniz Baran
ANALİZ | Türkiye Uluslararası Adalet Divanı’ndaki soykırım davasına neden şimdi ve neden madde 63 yoluyla katıldı?
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açılan soykırım davasına katılım başvurusunu nihayet tamamladı. Tercihini, UAD Statüsü Madde 63’te düzenlenen katılım yolunu kullanmaktan yana kullandı. Peki bu ne anlama geliyor?
ANALİZ | “Uluslararası Adalet Divanı ilk kez açıkça, İsrail’in yürüttüğü askeri operasyonları durdurması yönünde karar verdi”
İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden Deniz Baran kararı yorumluyor: “UAD, İsrail’e karşı süren Soykırım Davası’nda bugün açıkladığı üçüncü ihtiyati tedbir kararında İsrail’in Refah’taki askeri operasyonları durdurması gerektiğine hükmetti. Kararda önemli nüanslar var. Bu karar sadece Refah’taki operasyonlar için geçerli. Yine kararda “Filistinli halkının kısmen ve tamamen yıkım sebep olabilecek askeri operasyonların durması lazım” diyor. “Olabilecek” kelimesi önemli yorum farklarına neden oluyor.”
“Mahkeme tutuklama kararını onaylarsa, El Beşir, Kaddafi ve Putin’den sonra Netanyahu dördüncü lider olacak”
İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden, Serbestiyet yazarı Deniz Baran: “Uluslararası Ceza Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı’ndan farklı bir mahkeme. Divan’da devletler, UCM’de kişiler yargılanıyor. UCM uzun süredir Filistin’deki hak ihlallerini soruşturuyordu. Savcının talebi üzerine son kararı daire verecek. Savunma Bakanı Gallant gibi askeri yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkması kuvvetle muhtemel. Ama eğer hakkında tutuklama kararı çıkarsa Netanyahu; Ömer El Beşir, Kaddafi ve Putin’den sonra UCM’nin hakkında tutuklama kararı verdiği dördüncü devlet başkanı olacak.”
ANALİZ | Türkiye Güney Afrika-İsrail soykırım davasına katılıyor: Üçüncü ülke ve ilk İslam ülkesi olacak. Peki davaya nasıl katılacak?
Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e Uluslarası Adalet Divanı nezdinde açtığı davaya katılma kararını uygularsa bunu yapan üçüncü, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletler arasında ise ilk devlet olacak. Davaya katılım iki ayrı şekilde mümkün olabilir ve bugüne kadar davaya katılım talebinde bulunmuş olan Nikaragua ve Kolombiya ayrı yolları tercih ettiler. Türkiye’nin iki yolun avantaj ve dezavantajlarını iyi değerlendirmesi bu noktada çok önemli.
Almanya, İsrail’e destekten yargılanabilecek mi? 2023’ün ikinci yarısında Almanya’dan İsrail’e askeri ihracat 10 kat arttı
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden Deniz Baran anlatıyor: Nikaragua’nın Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Almanya’ya karşı, İsrail’in Filistin’deki uluslarası hukuk ihlallerine destek verdiği gerekçesiyle açtığı davada ilk raund 8-9 Nisan’daki ihtiyati tedbir duruşmaları ile yapıldı. Nikaragua, ihtiyatı tedbir isterken 2023’ün ikinci yarısında Almanya’nın İsrail’e olan askeri ihracatının kısa bir sürede 10 kata yakın artmasını delil olarak gösterdi. Peki bu veriler Almanya’nın sorumluluğunu doğurur mu?
Uluslararası Adalet Divanı’nda yeni soykırım davası: Nikaragua, İsrail’e desteği için Almanya’yı dava etti
İsrail’in Filistin’de işlemekte olduğu ve soykırım olarak nitelenebilecek ihlallere destek olduğu gerekçesiyle Almanya, 1 Mart’ta Nikaragua tarafından dava edildi. Serbestiyet yazarı ve İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Kürsüsü’nden Deniz Baran yeni davayı anlatıyor.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ | Mazlumder Başkanı Kaya Kartal: Kaçak göçle mücadele 90’lar Türkiyesi’ni andıran yöntemlerle yapılmamalı
Gereği Düşünüldü’de Deniz Baran, göçmenlere karşı hak ihlalleriyle ilgili rapor yayınlayan Mazlumder Genel Başkanı Kaya Kartal’la konuştu: “Yaşadığımız sorun, kaçak göçle mücadele edilmesi değil. Asıl sorunumuz işkence, kötü muamele, geri gönderme yasağına rağmen zorla gönderme, insanları avukatlarına ve ailelerine ulaşamaz hâle getirme gibi 90’lı yılları andıran uygulamalar”
ANALİZ | Türkiye’nin bugün Adalet Divanı’nda yaptığı Filistin sunumu ne anlama geliyor?
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda Filistin’deki İsrail işgaliyle ilgili sunum yaptı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız yaptığı sunumda “"İsrail, insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı." dedi. Sunumun ne anlama geldiğini İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü öğretim üyesi ve Serbestiyet yazarı Deniz Baran değerlendirdi: “Türkiye'nin sunumunun Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı dava ile bir ilgisi yok. Sunum, 2022 yılında BM Genel Kurulu'nun işgal altındaki Filistin topraklarındaki politika ve uygulamalarının hukuka uygunluğuna dair mahkemeye sorduğu 2 soruyla ilgili. Devletler de bu sürece dahil olup hukuki mütala verebiliyor. 52 ülke mütala verdi. Ama bir bağlayıcılığı yok."
Lahey’de bir mahkeme daha var
Spot ışıklarının Uluslararası Adalet Divanı’na yöneldiği bu dönemde Lahey’deki bir başka mahkeme, uluslararası hukukun pek de etkisiz kalmayabileceğini gösterme konusunda son derece önemli bir adım attı. Lahey’deki istinaf mahkemesi, 12 Şubat 2024’te aldığı bir kararla, daha doğrusu daha önce ilk derece mahkemesinin aldığı bir kararı bozarak Hollanda'nın F-35 savaş uçağı parçalarının İsrail'e tüm ihracatını ve transit geçişini 7 gün içinde durdurmasına hükmetti. Henüz birkaç ay önce alınmış olan aksi yönde kararın adeta "turbo hızında" değerlendirilmiş olması son derece dikkat çekici oldu.
Gereği Düşünüldü | Dr. Volkan Aslan: “Yargıtay bu şekilde diretmelere devam ederse AYM’ye başvurmadan AİHM’e başvurulmasının önü açılabilir”
Deniz Baran'ın hazırlayıp sunduğu ve Serbestiyet YouTube kanalında yayınlanan "Gereği Düşünüldü"nün konuğu İstanbul Üniversitesi'nden anayasa hukukçusu Dr. Volkan Aslan oldu: “Şu anda yaşadığımız kriz ne Cumhuriyet döneminde ne de Osmanlı'nın son döneminde yaşandı. Çünkü Türkiye'de bir yüksek mahkeme anayasayı açıkça ihlal ediyor ve yargı sistemi içinde bir kriz yaratıyor."
Gereği Düşünüldü | Uluslararası Hukukçu John Quigley: İsrail’in meşru müdafaa savunması soykırımı önleme yükümlülüğünü kaldırmaz
Serbestiyet’in yeni programı Gereği Düşünüldü’de İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Bölümünden Deniz Baran’ın konuğu Ohio State University’nin ünlü uluslararası hukuk hocası Prof. John Quigley: “Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı dava son derece güçlü delillere dayalı. İsrail’in meşru müdafaa savunması bu davada geçerli bir karşılık değil, çünkü soykırımı önleme ve soykırım yapmaktan kaçınma yükümlülüğü her koşulda geçerli.”
ANALİZ | Adalet Divanı’nda ikinci gün ne oldu? İsrail kendini nasıl savundu? Şimdi ne olacak?
Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail’e karşı açılan soykırım davasında geçici tedbirlere yönelik duruşmaların ikinci ve son günü sona erdi. Bundan sonra Divan’ın kararı beklenecek. İsrail nasıl bir savunma yaptı? Divan’ın kararı ne zaman beklenebilir? İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden Deniz Baran analiz ediyor.
ANALİZ | Lahey’de bugün ne oldu? Güney Afrika heyeti İsrail’i neyle suçladı?
Bugün Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açtığı soykırım davasının geçici tedbirleri ele alan ilk duruşması gerçekleşti. Güney Afrika heyetinin iddialarını sunduğu duruşmada öne çıkan noktaları İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden Deniz Baran analiz ediyor.
İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacak mı? Güney Afrika’nın açtığı davanın 7 soruda analizi
Gazze’de BM Genel Sekreteri’nin dahi çaresizce çağrılar yapmanın ötesine geçemediği bir ortamda bir uluslararası mahkemenin çıkıp sihirli bir değnekle saldırıları durdurması ve adalet dağıtması mümkün değil. O hâlde Güney Afrika’nın bu hamlesine dair mucizevi beklentiler içine girmeden Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başlatılacak sürecin etki sınırlarını ve bu sınırların genişletilmesine biraz dahi olsa nasıl katkıda bulunulabileceğini tahlil etmek daha anlamlı. UAD Statüsü’nün 63. maddesi antlaşmaya taraf tüm devletlere davaya katılma hakkı veriyor. Rusya’ya karşı Ukrayna’nın açtığı davaya bu usulü kullanarak 32 devlet katıldı. Soykırım Sözleşmesi’ne 1950’den beri taraf olan Türkiye’nin de İsrail’e karşı Güney Afrika’nın açtığı davaya katılması mümkün.
Askeri darbeye karşı dış müdahale mümkün mü?
Sorunun uluslararası medya ve düşünce kuruluşlarınca yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmasının sebebi Nijer’de demokratik yollarla seçilmiş devlet başkanı Mohamed Bazoum’un askeri darbeyle devrilmesinden sonra Batı Afrika Devletleri Ekomomik Topluluğu’nun (ECOWAS) Bazoum’a yönetimin geri teslim edilmemesi durumunda askeri müdahalede bulunabileceği tehdidi oldu. Bazı yaptırımlar dışında ECOWAS, askeri müdahalede bulunmadı ama bunun uluslararası hukuktaki yeri hakkındaki tartışma hala sürüyor. Peki, uluslararası hukuk böyle bir dış müdahaleye imkan veriyor mu?
AİHM’in İlk “İklim Davası”
Yaşları 64 ile 90 arasında değişen 2000 İsviçreli kadının oluşturduğu Swiss Senior Women for Climate Protection adlı çevreci topluluk, yaşları sebebiyle iklim değişikliği kaynaklı sıcak hava dalgalarından daha çok etkilendikleri ve yaşamlarının risk altında olduğu iddiasıyla İsviçre hükümetine karşı 2016 yılında hukuk mücadelesine başladı. İsviçre mahkemeleri peş peşe davaları reddetti. Kadınlar işin peşini bırakmadı ve davayı AİHM’e taşıdı. 29 Mart’ta AİHM’de ilk duruşma yapıldı. Mahkemenin önüne gelen bu ilk iklim davasından çıkacak sonuç bir içtihat oluşturacak.
BM’ye sunulan bir mektuptan süzülenler: Kırımlı vatanseverler ve Kırımlı hainler
Geçtiğimiz ay, 16 Mart 2023’te dönem başkanı Rusya, BM Genel Sekreterliği’ne bir mektup sundu. Mektup Rusya’nın sözde özerk cumhuriyeti Kırım Cumhuriyeti’ni temsil eden Kırım Tatarları Konseyi adına yazılmıştı. Mektubun hedefinde “sözde” diye bahsedilen Kırım Ulusal Meclisi’nin liderleri vardı: “Bu sözde liderler Kırım’da dahi yaşamamaktadır. Bir kısmı Türkiye’de ikamet etmektedir. Bu sözde liderlerin ambargolara olan destekleri hainliklerinin delilidir.”
Okyanusları koruma yolunda büyük bir adım: “3 Mart mutabakatı”
3 Mart 2023’te açık deniz alanlarında biyoçeşitliliği koruma yolunda büyük bir adım atıldı. Neredeyse tüm devletlerden temsilcilerin yer aldığı ve yıllar süren zorlu müzakerelere sahne olan uluslararası konferansın bu yıl yapılan beşinci oturumunun sonunda “Ulusal Deniz Yetki Alanlarının Ötesindeki Alanlardaki Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı” başlıklı bağlayıcı bir uluslararası antlaşma (İngilizce kısaltmasıyla “BBNJ”) metni üzerinde mutabakata varıldı. Peki bu anlaşmanın önemi ne?
Küçük Chagos Takımadaları, Büyük Britanya’ya nasıl diz çöktürdü?
Bu yazı için yanınızda bir dünya haritası ve mikroskop bulundurmanız gerekiyor. Çünkü Chagos Takımadaları, standart bir haritada nokta ile bile gösterilemeyecek kadar küçük. Ancak 100 kilometrekare bile olmayan Chagos, uluslararası hukukta geçen hafta güneş batmayan imparatorluk İngiltere’nin yıllardır süren inkâr politikalarına karşı büyük bir zafer kazandı ve böylece sömürgesizleşme (dekolonizasyon) döneminden kalma bir utanç defteri daha gecikmeli de olsa kapandı.
Cemal Kaşıkçı Davası’nın talihsiz serüveni
Kaşıkçı kararıyla Türkiye, hukuk sisteminin bağımsızlıktan ne denli uzak olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. En azından imaj düzeyinde dahi olsa hukuk sistemimizin koruyabileceği asgari düzeyde bir itibar tamamıyla kaybedilmiş, neyin karşılığında yapıldığı bile belli olmayan bu “fedakârlıkla” Türkiye, tüm devlet ağırlığından vazgeçerek sessizce kenara çekilmiştir. Üstelik bu, Suudi Arabistan’la suçluların iadesi gibi yükümlülükler öngören herhangi bir ikili veya çok taraflı uluslararası antlaşma olmadığı hâlde yapılmıştır.
Uluslararası hukuk açısından Kazakistan’a davet edilen Rusya birliklerinin durumu
Sadece kuvvet kullanmaya dair geleneksel uluslararası hukuk kurallarına odaklanıp, uluslararası hukukun insan hakları gibi birey odaklı alanlarda kat ettiği yolu görmeden yabancı devlet birliklerinin bir diğer devletin ülkesine, o devletin hükümetinin daveti üzerine gittiği her vakayı peşinen uluslararası hukuka uygun görüp tartışmamak isabetli olmaz. Kazakistan örneğinde olduğu gibi yabancı kuvveti davet eden ev sahibi yönetim olabilir ama o evin içinde yaşayanların hiç mi söz hakkı yoktur?
ANALİZ- Mısır, Filistin krizinde Suudi Arabistan ve BAE ile neden ters Düştü?
Mısır Refah Kapısı’nı açtı, Sağlık Bakanlığı ambulansları Gazze’den yaralıları taşıyor, Sisi fotoğraflı yardım kamyonları Gazze’ye gönderiliyor. Cuma hutbelerinde El Ezher şeyhleri İsrail’e ve sessiz kalan ülkelere lanetler yağdırıyor. Peki, 2013’den bu yana dış politikasında Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte hareket eden Kahire, İsrail’e karşı bu ittifaktan neden çıktı?
AİHM: Zorunlu aşı hak ihlali değildir
AİHM, bulaşıcı hastalıklara karşı aşıları yapılmamış çocukları ana okula kaydedilmeyen ailelerin özel yaşama saygı hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Çekya aleyhine yaptığı başvuruda hak ihlali yoktur kararı verdi ve Çekya’yı haklı buldu. AİHM’in zorunlu aşıyla ilgili tarihinde verdiği bu ilk karar Covid-19 aşılarıyla ilgili de emsal teşkil edebilir.