Yanis Varoufakis, kapitalizmin “teknofeodalizme” geçişi ile ilgili çok etkileyici şeyler yazdı. Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerde ise ortaçağdaki feodalizme daha yakın bir durum söz konusu. Aslına bakılırsa her iki tanımlama da doğru: giderek artan bir şekilde high-tech ve feodalizmin bir kombinasyonu altında yaşıyoruz. İşte bu yüzden Hemedti, Elon Musk'tan bile daha fazla çağımızın gerçek avatarıdır.
DEVA Partisi milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in Meclis’e sunduğu “Bedelli askerlikte kışla hizmeti kaldırılsın” teklifi tartışmaları yeniden alevlendirdi. Avrupa Konseyi’nin de eleştirdiği düzenleme için daha önce Bahçeli, “28 günde yaylalar yaylalar türküsü bile öğrenilmez” demişti. 2014’de bedelli-bedelsiz eşitliği nedeniyle getirilen 28 günlük kışla hizmetinin kaldırılması taleplerine Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise karşı çıkmıştı: “Neredeyse evlerinde askerlik yapmak istiyorlar."
Bu hakikati hemen ucuz ateistik sloganlara bağlamayalım. Zira dindar veya ateist çok anlayış yoksunu yobaz var. Evvela, yüzeysel ateistlere kötü haberim şudur: Tanrı öldü demek Tanrı yoktur demek değildir. Kral öldü demek, Krallık yıkıldı demek değildir. Kral değil krallık bile öldüğünde, yönetim gerçeği ortadan kalkmaz. En fazla öz-yönetim yahut demokrasi adını alır. Dinsiz olabilirsiniz ama ahlaksız olamıyorsunuz. Çünkü din modern çağda Kant gibi peygamberlerin eliyle ahlak suretini aldı. Tanrı dağıldı ama yok olmadı. İman yurttaşlık adını aldı. Kişiye özgü hale gelen Tanrı da vicdan suretini aldı. Yani Tanrı öldü ama vicdan olarak yeniden doğdu.
John Gardner bir hikayenin en can alıcı özelliğinin okuyucuyu sahici ve kesintisiz bir rüyada hissettirmesi (vivid and continuous dream) olduğunu ileri sürer. Bu sene Emmylerde 11 dalda ödül alarak kendi rekorunu kıran The Bear, (çünkü dizi geçen sene de 10 ödül almıştı) Gardner’ın tarifindeki tılsımı yakaladığı, yani sahici bir rüyaymış gibi aktığı için bu kadar etkileyici oldu.
Bazı işler güçler, “rütbe”ler ebedi. Ondan itibar, emekli olsa bile “durum ve vazife” çıkaranlar için harika ikramiye. O vazife sadece durumdan değil “kurum”dan da çıkıyor. Sözlükteki üç anlamıyla “müessese”, “büyüklük taslama, kibir”, “bacadaki is”… Bazısında üçü bir arada. Emniyet, Askeriye de unvanı, rütbesiyle itibarı köklü kurumlar. İtibarı taşırmazsa tabii…