28 Şubat sürecinde Fadime Şahin skandalıyla gündeme gelen Aczimendi lideri Müslüm Gündüz, Bahçeli’ye övgülerde bulundu: “Devlet Bahçeli, tarihte emsali az görünür bir kahramandır. Bu devletin bekası uzun senelerdir Devlet Bahçeli’nin firasetli hareketine bağlanmıştır. Eğer Devlet Bahçeli olmazsa ne AK Parti bir şey yapabilir ne öbürü ne öbürü. Bu memlekette milliyetçiler, mukaddesatçılar bir araya geldi mi bunların kuvvetinin karşısında hiçbir şey durmaz. İşte bugün Devlet Bahçeli onu temin ediyor.”
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için KHK’yla görevinden uzaklaştırılıp mahkeme kararıyla geri dönen akademisyenler Alphan Telek ile Fatma Bostan Ünsal, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Temmuz 2019 yılında Barış Akademisyenleri ile ilgili almış olduğu hak ihlali kararının ardından ilk dereceli idare mahkemeleri tarafından görevlerine iade edildi. Ama kararlar Bölge İdare Mahkemeleri (İstinaf) tarafından bozuldu ve iki akademisyen ikinci kez görevlerinden uzaklaştırıldı. Telek: “AİHM de benimle ilgili Türkiye’yi tazminata mahkum etti. Ama istinaf bildiriye imza atmamı terör iltisakı olarak yorumladı.” Ünsal: “Barış Akademisyeni olmamın yanı sıra Bank Asya’da hesabım vardı ve köprü geçişlerinde kullanılan AsyaCard DIT’ı kullanıyordum. Mahkeme bunu da ‘kokteyl’ gibi yeniden ihraç edileme gerekçe göstermiş.”
Yazar ve yönetmenler uzun zamandır, rehavete kapılmış Amerikalılar konusunda uyarı niteliği taşıyacak, büyük savaşlara dair alternatif tarihler geliştiriyor. iPhone'larımızdan Tesla'larımıza kadar tüm teknolojimizin aynı anda çalışmayı durdurması halinde bu ülkenin içine düşeceği kaosu canlı bir şekilde tasvir eden Dünyayı Ardında Bırak filmi zekice ya da belki de kaçamak bir şekilde, bu dehşet verici kesintinin arkasında kimin ya da neyin olduğunu belirtmez. Mesela Çin’in Tayvan’ı istilasını ele alalım. Amerikan savaş gemileri Tayvan Boğazı'na doğru yola çıkmadan Wall Street panik moduna girerdi. Hisse senetleri %20 düşerdi. Apple %50 düşerdi (çünkü donanımının büyük bir kısmı hala Çin'de üretiliyor); Nvidia da öyle (çünkü çiplerinin büyük bir kısmı Tayvan'da üretiliyor). Her krizde olduğu gibi dolar uluslararası piyasalarda yükselişe geçer, fakat yurtiçinde de genel bir banka kaçışı yaşanabilir ve insanlar ATM'lerde sıraya girebilirdi. Tüm bunlar size tuhaf ya da fantastik gelebilir. Ancak 7 Aralık 1941'de Pearl Harbor'da başlayan olağanüstü küresel çalkantıdan çok daha uçuk değil.
Yine ne kadar çok benzerlik var: O zaman da ‘misyoner tehlikesi’ vb, manipülatif amaçlarla üretilmiş ‘beka’ kaygıları varmış fakat o dili iktidar değil muhalefet kullanıyormuş… Keza o zaman da ‘gayri milli’ birileri varmış ve başka birileri onları ‘vatan haini’ diye damgalıyormuş. Bir farkla ama: O zaman iktidardakiler ‘gayri milli’ imiş, şimdiyse muhalefettekiler… Böylece anlıyoruz ki rakibini alt etmek için hukuk dışı yollara tevessül edenlerin yöntemleri de aynıymış; rakiplerini ülkenin bekasını tehdit etmekle, gayri milli olmakla suçlarmış.