Manşet

ÇEVİRİ | “Ülkem geçmişte bir diktatörlük altında yönetiliyordu. O günlere geri dönemeyiz”

Tunus Ennahda Lideri ve Parlamento Başkanı Raşid Gannuşi, koronavirüsten ağırlaşıp hastaneye yatmadan önce The New York Times’a yazdı: “Bazı muhalif siyasetçiler, laikler ile İslamcılar arasındaki sözde ideolojik farklılıkları yeniden körükleyerek anayasayı ihlal eden önlemleri meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu etiketlerden her ikisi de toplumun farklı kesimlerini tanımlamak için tek başına yeterli değil. Bizler, partimiz Nahda'yı Müslüman demokrat bir parti olarak görüyoruz, ancak burada hedef alınan belirli bir siyasi parti değil, bir bütün olarak Tunus demokrasisidir.”

Konya’da taziye çadırından izlenimler: “Yalnız sandılar ve bunu yaptılar, bizim sorumluluğumuz çok büyük”

“Taziye çadırında gördüğüm fotoğraf şuydu: Herkes birbirinin yüzüne acıyla bakıyor ve sanki kendini biraz suçlu hissediyordu. Çadırdakilerin ‘imam’ dediği, duaları okutan bir akraba çok açık konuştu: ‘Biz de yapılan saldırıdan sonra topluca gidip sahip çıkmadık, tek tek geçmiş olsun demeye gittik. Yalnız sandılar, yalnız gördüler, bunu yaptılar, o yüzden bizim sorumluluğumuz çok büyük.’”

Görün beni diyen ırkçılık sorunumuz

Okullara ‘insan’ değil ‘Atatürk milliyetçiliğine bağlı bir Türk’ yetiştirmeyi buyuran bir anayasamız var. Hangi etnisiteden olursa olsun insanı aziz bilen bir müfredat içinde yetişmiyor çocuklarımız. Medya dili hiç bu şekilde değil. Sokakların ve aile meclislerinin dili de değil. Irkçılık bu ülkede hep vardı ama hep görmezden gelindi.

“HelpTurkey” etiketi “ülkeyi aciz göstermek”le suçlanırken Türkiye AB’den yardım istedi

Yangın felaketinin önüne bir türlü geçilemezken, dün gece (1 Ağustos) bazı sosyal medya kullanıcıları “HelpTurkey” (Türkiye’ye yardım edin) etiketi ile bir kampanya başlattı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun kampanyaya katılanları “Türkiye’yi aciz gösterme çabası” içinde olmakla suçlarken, aynı saatlerde Türkiye’nin AB’den yangınla mücadele için destek istediği, AB’nin de Türkiye’ye üç uçak göndereceği açıklandı.
- Advertisement -

Seçmenler demokrasiye karşı: Otokratik dirilişin kökenleri

1980'lerden bu yana, liberaller ve muhafazakârlar arasında ırksal adalet, göç, kürtaj ve eşcinsel hakları gibi konulardaki toplumsal kutuplaşma gittikçe arttı ve siyasi yelpazenin solunda güçlenen ilerlemeci değerler, sağda kültürel bir geri tepmeye yol açtı. Genel anlamda konuştuğumuzda, demokrasisinin bozulma riski en yüksek olan ülkelerin; toplumların ve partilerin liberal-muhafazakâr kültürel değerler arasında kutuplaştığı ve kurumların taraflar arasında köprü görevi görmediği ülkeler olduğunu görürüz. Pippa Norris’in Foreign Affairs’teki makalesini Deniz Karakullukcu çevirdi.

En Son Çıkanlar