Malatya’da çay dağıtan Erdoğan, servisçi olduğunu belirten ve "İşsiziz. Evimize ekmek götüremiyoruz" diyen vatandaşa, "Bu bana çok abartılı geldi. Keyif çayı bu. Bu çayı iç” diye cevap verdi.
Başrolde Riley var gibi görünse de hikâye onun zihnindeki karakterler etrafında dönüyor. Bu karakterler; Neşe, Üzüntü, Korku, Tiksinti ve Öfke adındaki asıl kahramanlar. Hepsini tanıyoruz değil mi? Ve Riley’in bütün davranışlarına onlar karar veriyor, garibim de zannediyor ki ben yaptım.
Şehir adeta yıkılarak baştan yapılıyor, senelerce önünden hatta içinden geçtiğimiz mekânlar böylelikle çok hızlı bir şekilde belleğimizden siliniyor. Halbuki belleğin canlı kalabilmesi için kavramlara, imajlara, nesnelere ya da mekânlara tutunmaya ihtiyacımız var.
1 Ekim’de yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasası’nın ardından bir ay olarak belirlenen ‘Türkiye’de temsilcilik açma” süresi 2 Kasım’da sona eriyor. Yasaya göre, kaynağı yurtdışında olan sosyal medya ağlarının Türkiye’de temsilci bulundurması ve ofis açması gerekiyor.
Yine bir Pazartesi günü; bizim Diyarbekir evinde hararetli bir sohbet var. Münakaşalar ateşteki kestane misali sıcak mı sıcak ideolojik bir hatta ilerlerken birden nedendir bilinmez cemaatin nostaljik hissiyatı kabardı ve mevzu geçmiş güzel günlere kaydı. Eşref, “Hoca, hazır el atmışın şu maziye, bizim sade gazoz sevdamızı da yazsana!” diye daldı lafa. “Olur” dedim. Neden olmasın? Görüyorsunuz, yazılara sipariş de alıyoruz artık!