GÜNÜN YAZILARI

“Muhalefet vaat etmişti, iktidara ‘nasip’ oldu

Sığınmacı Hakları Platformu sözcülerinden Yıldız Önen yazdı: “Tanıdığım bir Suriyeli Kürt yemek şefinin oğlu seçimde kimlik kontrolünde yakalanmış, araya avukatlar vs konulmuş sınır dışı edilmesi önlenmiş ama kayıtlı olduğu Kilis’e gönderilmiş. Orada ailesinden uzakta işsiz yaşamak zorunda. Kürt şef ise her gün yakalanmamak için dua ederek işe geliyor. Kendi ailesine ve vefat eden abisinin ailesine bakmak için İstanbul’da kalmaya devam ediyor. “Kilis’te aylarca iş aradım bulamadım burada yaşamak zorundayız” diyor. Çektiği sıkıntı, yüzünden çok rahat okunabiliyor. Maalesef oy almak için ırkçılığın körüklendiği bir sürece dönüşen son genel seçimlerden sonra hükümet şimdi -Serbestiyet’in attığı manşetteki gibi- muhalefetin seçim vaadini gerçekleştiriyor, Suriyelileri zorla geri gönderiyor.

Her türlü tehlikenin başı sosyal medya mı?

Yazılı ve görsel medyanın sıkıntılar yaşadığı, yeni arayışların arttığı bir dönemde sosyal medyanın hayatımıza dahil olması büyük bir zenginlikti. Bir başka açıdan ise ortalığı karıştırdı. Canı sıkılanın, öfkelenenin, yüreği yaralı olanın, özgürlük isteyenin rahatça kullanabileceği bir mecra çıktı. Eline cep telefonunu, tabletini, bilgisayarını alan verip veriştirmeye başladı. Haklı eleştiriler etkisini yitirdi kabalık, saldırganlık bu alanda etkin olmaya başladı.

Kağıt üzerinde akılcılık

Plan şöyle; İmamoğlu 2024 seçimlerine girer ve bir zafer daha kazanırsa, muazzam bir avantaj sağlar. Eğer senaryo bu şekilde akarsa, 2028 yılına İmamoğlu, muhalefetin doğal cumhurbaşkanı adayı haline getirir ve onun adaylığının önünde durmak zorlaşır. Plan, güzel! Peki, hesaplı ve akılcı olduğu izlenimi uyandıran bu güzel plan tutar mı? Plandaki akılcılığın, kâğıt üzerindeki bir akılcılık olduğunu düşünüyorum. Kâğıt üzerinde dört başı mamur bir planın ise, gerçek hayatta ne oranda tatbik edilebileceği belirsizdir. İmamoğlu bakımından cevabını arayan iki temel soru var.

Sorun saatlerde değil, Diyanet

Sanırım Diyanet de cumaya katılımın azaldığının farkında ve bu nedenle son cuma hutbesi cuma namazına katılım üzerineydi. Cuma’ya katılmayı teşvik ediyordu. Eğitim ve çalışma saatlerinin cuma namazına göre ayarlanması gerektiğini söylüyordu. Peki sorun saatlerde mi? Diyanet, esas şu soru üzerine düşünmeli: Dinin emirlerini anlatırken, hutbeden hakkı ve sabrı tavsiye ederken, bu hutbelerin muhatabı sadece toplum mu yoksa, devleti yönetenler de muhatap mı? Aşırı politize olmuş, haftada bir manevi rahatlamaya ihtiyaç duyan insanlar, huzur değil gerilim hissedeceği için Cuma’ya gelmiyor olabilir mi?
- Advertisement -

Yüksek enflasyon ile nasıl yaşanır?

Yüksek enflasyon altında yaşamak zor bir durumdur. Ancak bu durumda da umutsuzluğa kapılmamak ve mücadele etmek gerekir. Peki, ne yapmalıyız? Yüksek enflasyon altında nasıl yaşanır? Bu sorunun tek bir cevabı yok. Ancak bazı önlemler alarak enflasyondan korunmaya çalışabiliriz. İşte size bazı öneriler

En Son Çıkanlar