Bütün ideolojileri dikine kesen siyasal davranış biçimlerimiz var; toplumun sağcı-solcu, dindar-laik bütün kesimleri küçük doz farklarıyla bu davranış biçimlerini paylaşıyor. Böyle bir yaygınlık ancak ideolojileri aşan, kültüre hatta zihniyete dair ortak paydaların varlığı koşullarında ortaya çıkabilir.
Bütün suçların arkasında toplumların çürümesi, ahlaken yozlaşması, etiğin, yaşam felsefesinin ortadan kalkması yok. Ruh sağlığı bozuk, içkiyi fazla kaçıran, uyuşturucu kullanan birinin işlediği suçun sosyolojik bir açıklaması da yok. Onların işlediği suçlar, biz toplumun eseri değil. Belki ahlaki bir çöküşten değil, suçlara ve mağdurlara karşı ahlaki bir farkındalıktan, gelişen bir toplumsal duyarlılıktan ve dayanışmadan bahsedebiliriz.
Bazı tereddütlere rağmen DEM Partililer Bahçeli’den gelen jesti olumlu karşılıyor. Tabii, Cumhurbaşkanı’nın Devlet Bahçeli ile birlikte nasıl bir plan yaptıkları henüz belli değil. Daha açıkçası, yeni bazı hamlelere hazırlanıp hazırlanmadıklarını da bilmiyoruz. Geçmiş dönemdeki açılımlarda MHP yoktu ve karşı tutum içindeydi. Bu kez eğer yeni bazı adımlar atılacaksa MHP’nin de işin içinde olma ihtimali belirmiş bulunuyor. Bu adımlar ne olabilir? Kürt sorununu çözüm konusunda dolaylı bazı arayışlar.
Vakti zamanında bir “üst akıl” vardı. Bir maymuncuk gibiydi mübarek, her kapıyı açıyor, her sorunun altında o yatıyordu. Sonra, hareket kabiliyetini mi yitirdi bilinmez, üst akıl usulca meydandan çekiliverdi. Zira yeni bir gözdemiz vardı: “Faiz lobisi”. Artık ne üst akla dikkatimizi çeken var ne de faiz lobisine lanet okuyan. Vazifelerini yaptılar, sıralarını savdılar ve ömürlerini tamamladılar.
Avrupa Merkez Bankası eski başkanı ve eski İtalya başbakanı Mario Draghi’nin AB Komisyonu’nun isteği üzerine hazırladığı raporda yaptığı teklifler arasında AB sanayiini desteklemek için 800 milyar euroluk bir fonun kurulması da vardı. Oysa rekabeti bozacak teşvikler DTÖ kurallarına aykırıdır. Ne yazık ki DTÖ ihtilafların çözümlenmesi mekanizması nerede ise 10 yıldır felç içinde olduğu için ABD, AB, Çin ve başkalarının kuralları ihlal etmelerinin bir yaptırımı kalmadı. Bu gelişmelerin neticesinde küreselleşmenin geriye gitmesi tehlikesi ciddi bir şekilde baş göstermeye başladı.