GÜNÜN YAZILARI

Meraklısına, bilim, tarih, Sümeroloji ve Asuroloji hakkında notlar

Amatörlerin belki en büyük problemi, bilmediklerini bilmemektir. Hem kendilerini bilgili sanırken aslında bilgisiz olduklarını bilmemek. Hem, neleri ve daha neleri ve daha daha neleri bilmediklerini bilmemek. Bu çerçevede, İsmail Saymaz’ın “Türkiye’nin ilk ve dünyanın en önemli sümerologu” tarifi sürekli kafamı kurcalıyor. Tersten düşünelim. Böyle bir şey söyleyebilmek, aslında neleri bilmeyi, ya da biraz olsun merak edip çalışarak öğrenmeyi gerektirir?

Pazar dünya turu: Kadın kılığında Ukrayna’dan kaçmaya çalışanlar, Avrupai lükse küsen Çinliler, seçime giden Almanya

Reşat Çalışlar, dünya medyasından Türkiye’de medyanın ilgilenmediği haberleri Serbestiyet okurları için aktarıyor: Ukrayna’dan Avrupa’ya geçiş için insan kaçakçılığı yapıldığını, üstelik de Ukrayna vatandaşlarının kaçırıldığını hiç duydunuz mu? Moldova’ya kadın kılığında giriş yapmayı deneyen bir Ukraynalı erkek, Ukrayna haber sitelerine konu oldu. Çin’de artık “luxury-shaming” denilen yeni bir kültür var. Yani lüks ürün kullananlara, özellikle de eğer bu ürünler Avrupa markası taşıyorsa, genelde iyi gözle bakılmıyor. Almanya’da Friedrich Merz liderliğindeki CDU’nun seçimden açık farkla birinci olarak çıkması kesin gibi.

Kazara liberal

Söyleşiyi baştan sona dinlediğimde, Mert’in yorumlarında açıkçası doğrudan itiraz edebileceğim bir nokta bulamadım. Söyleşinin eleştirilen kısmını Mert, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘laiklik dayatması’ diye etiketleyebileceğimiz demeciyle ilişkili bir soruya karşılık verirken telaffuz ediyor. Mert’e göre Yusuf Tekin, muhafazakar sağın “laiklik pek de bize göre bir şey değil” diye özetlenebilecek, 50’lerden beri gelen ezberine dayanan bir şey söylüyor. “Laiklikle başı hoş olmadığı için demokrasiye sarılan muhafazakar sağ ile karşılarında laiklik o kadar önemli ki demokrasi olmasa da olur diyenlerin tartışmasından demokrasi çıkmaz" minvalinde bir sonuca varıyor, ki bu bana hiç yanlış görünmedi.

Netanyahu’yu yakalama emri, İsrail’in dokunulmazlık zırhını nasıl parçaladı?

Uluslararası Ceza Mahkemesi, tarihinde ilk kez Batı ittifakı içinde yer alan bir devletin yetkilileri hakkında yakalama emri çıkardı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun artık yeni bir sıfatı var: Kaçak sanık. Bu tarihi kararın mutfağında ise 94 yaşındaki bir Holokost mağduru hukukçu Theodor Meron, insan hakları akvitist Amal Clooney, Ahmedi cemaatine mensup Pakistan kökenli bir Britanyalı savcı ve İsrail istihbaratının tehditlerine boyun eğmeyen cesur bir mahkeme var. Mahkemenin yetkisini tanıyan 125 ülkeden Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere, Kanada, Belçika, Hollanda ve Ürdün şimdiden Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant’ın ülkelerine adım atması durumunda tutuklanacaklarını duyurdu bile. İsrail’in dokunulmazlık zırhı adım adım parçalanıyor. Tarihi bir kırılma anı bu.
- Advertisement -

Lale Çayevi’nden Uncular Cafe’lerine

Eski Lale Çayevi ve Duvar dibi müdavimleri için zafer elde edildi: Hamdolsun Ayasofya açıldı, İmam Hatiplerin, ilahiyatları sayısı gün geçtikçe artıyor, başörtüsü serbest, Taksim’e cami de yapıldı… Daha geriye ne kaldı, şimdi zaferi kutlayıp nimetleri tüketme zamanı. Olup biteni anlamak için 1970’lerin Lale Çayevi ile 2024’lerin Üsküdar Uncular sokağındaki cafeler arasında dikkatli, sakin bir mukayeseyle başlanabilir, bunun öncesinde Fatih’ten Başakşehir’e ve sonra Yeşilköy’e başlayan firarden başlamak lazım.

En Son Çıkanlar