GÜNÜN YAZILARI

ABD’nin İsrail çıkmazı: Kim, kimin içişlerine karışıyor?

Geçen hafta Senato Çoğunluk Lideri ve ABD’nin en üst düzey Yahudi devlet görevlisi New York Senatörü Chuck Schumer, Netanyahu’ya istifa çağrısı yaptı, Netanyahu ve radikal sağcıları iki devletli çözüme engel oldukları için Hamas’a benzetti. Bugüne kadar Washington’daki en sıkı İsrail destekçilerinden biri olan Chuck Schumer’in bu çıkışı İsrail’i öfkelendirdi. İsrail tepkisini “ABD, içişlerimize karışmamalı.” diyerek gösterdi. İsrail, hem Amerikalıların vergilerinden elde edilen milyarca dolarlık askeri yardımlarla korkunç bir katliam yürütüyor hem de Amerikalıların kırk yılda bir yaptığı küçücük eleştirilere dahi tahammül edemiyor. Üstüne üstlük İsrail ile iyi ilişkilerin korunması için kurulan lobi örgütü AIPAC, İsrail’i eleştiren bir avuç Kongre üyesinin siyasi kariyerlerini bitirmek için 100 milyon dolarlık bütçe dahi ayırdı. Netanyahu’nun Obama döneminde adeta Amerikalı bir ana muhalefet lideri gibi ABD siyasetine müdahale ettiği günlerin anısı ise hala taze. Dürüstçe sormak lazım: Esas kim, kimin içişlerine karışıyor?

Teröre ve şiddete cevap vermek ama nasıl?

Terörist olaylara karşı ne yapmalı sorusuna uzmanlar farklı çözümler arıyor. Şiddete aynı şiddetle cevap vermek insanı ve devletleri şeytana dönüştürebilir. İsrail’de olduğu gibi. Demokratik bir ülkeyi otokrasiye çevirebilir. Mesele bu kadar önemli. Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın Bosna’da 1914 yılında katline gösterilen tepki, Birinci Dünya Harbi’ne yol açmıştı.

Karar dosyada duruyor: Kesin katildir, beraat ettiriyoruz

Tanıklar onu teşhis etmiş, kendisi de cinayeti işlediğini kabullenmişti. Öldürülen Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, hukukçuydu. Genel Kurul’dan çıkacak karar, acısını dindirmese bile, adalet umudunu korumasına yarayacaktı. Ask. Yarg. Genel Kurulu, 15 üye ile toplandı. 8 üye kararın bozulması, 7 üye ise onaylanması yönünde oy kullanmıştı. Halbuki, kısa süre önce Askeri Yargıtay, mahkemenin sanık hakkındaki idam cezasını onayladı, karar kesinleşti. Tam bu anda bir el davaya uzandı.

Öcalan damgası

Leyla Zana, kendisini dinleyen büyük kalabalığa, “Öcalan’ın bir daha bu yolu açmasına hazır mısınız?” diye bir soru yöneltti. Zana’nın gerek Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile alana el ele girerek verdiği fotoğraf ve gerek konuşmasındaki tonlama, mesajın ve sorunun asıl sahibinin Öcalan olduğunu ima eder gibiydi. Sanki Zana aracılık yapmış ama suali Öcalan sormuştu.Zana’nın yerel seçimlerle ilgili söyledikleri de 2019 seçimleri öncesi Öcalan’ın HDP’ye yaptığı “tarafsız kalın” çağrısıyla aynı manayı taşıyor. 2019’da Öcalan’ın HDP’lilere dediğini 2024’te Zana DEM Partililere diyor.
- Advertisement -

“Kuru Otlar Üstüne” boca edilen

Ne otları örten kar ne de büyük şehirden oraya tayini çıkmış öğretmenin bedbin kolonyal nazarı böyle bir atfı meşru kılabilir. Bu projeksiyon eğer bir klişe olmasaydı bir okuma biçimi olarak mazur görülebilirdi ama bir klişe, bir postmodern klişe. Maalesef filmin en çiğ boyutu bu: yoksulun, Doğu'nun, kırsalın mutsuz olduğu varsayımı. Bu zaafına rağmen film şiir gibi bir kapanışla bitiyor.

En Son Çıkanlar