Mısır, Suudi Arabistan, Suriye…Hayır. İsrail? Evet, İsrail pek çok başbakanı Filistin’de asker ve terörist olarak savaştı ama doğru cevap Türkiye.
İlk beş Cumhurbaşkanı’ndan dördü Filistin’de hatta Gazze’de savaşmış dünyadaki tek ülke Türkiye.
Önceki gün, bölgesel ve küresel çatışmalarda dar kafalı aktörlerin payına değinmiştim. “Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın” denir. Yanlış. At gözlükleri takmışçasına sırf kendi dar çıkarları peşinde koşanların eylemleri, kendi cirimlerini çok aşıp bütün insanlığa felâket getirebiliyor. Nereye çarpacağı belli olmayan böyle “serseri mayın”lar da genellikle milliyetçi akımlar ve liderler içinden çıkıyor. Milliyetçilik, adı üstünde millî bencillik demek. Başka iç ve dış faktörlerle dengelenirse kısmen ehlileştirilebiliyor. Ehlileşmemiş halini günümüzde Netanyahu (ve Putin, ama ona ayrıca geleceğim), Birinci Dünya Savaşı’na giden yolda ise herhalde en çok Sırp “Kara El” örgütü temsil ediyor.
Anayasa Mahkemesi kendisine yöneltilen talebi ne kabul ne de reddetmiştir. Karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Ancak bu karar başlı başına şunu göstermektedir ki ortada kesinleşmeyen bir hükmün varlığına rağmen TBMM Başkanlığı bu hükmü Genel Kurulda okutmak suretiyle Anayasayı çiğnemiş ve hukuki değil fiili bir durum yaratmıştır. Bu aşamadan sonra yapılması gereken, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar gereği Atalay’ın derhal serbest bırakılması ve milletvekili olarak görevine başlamasıdır. Bunun için de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin derhal toplantıya çağırılması ve Anayasa Mahkemesi’nin “ortada kesinleşen bir hükmün varlığından söz edilemeyeceğine” dair tespitini içeren kararının Genel Kurula bildirilmesiyle başlanabilir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “dış politikada birlik beraberlik” yolunu izleyeceklerini söyleyince kafalarda soru işaretleri oluştu. Gerçekten CHP, bugünkü iktidarın izlediği dış politikayı onaylıyor...
Güya adım adım gidecektim. Yakın zamandaki olayların gelişme sırasına göre, önce Putin’i ve Putinist faşizmi, “Büyük Rusya” irredantizmini ve Ukrayna saldırısının ideolojik arkaplanını anlatacaktım (19. yüzyıldan Hitler’e miras kalan Pan-Cermanizm ile mukayese içinde). Sonra, gene 19. yüzyıl milliyetçiliğinin bir başka varyantı olarak Siyonizme, ulus-devletin muhtaç olduğu teritoryalitenin Avrupa dışında, Filistinli Araplara etnik temizlik uygulamak suretiyle sağlanmasına ve bir “yerleşimci kolonyalizm” türü olarak İsrail’in (bir zamanlar Güney Afrika gibi) neden kendi “ilkel yerli”lerine sürekli militarizm ve apartheid uyguladığına geçecektim.