Heykel bana kalırsa plastik sanatların en karmaşığı, hatta galiba dokunma duyusuna hitap eden tek sanat. Bir heykelin, önü arkası altı ve üstü var, sinema bile bu derinliği sağlamakta eksik kalır. İşlevsel kudreti de tartışılmaz. Galiba kent meydanlarında benimsenen heykeller insanların neye dokunmak istediğini, neye aç olduğunu da az çok anlatıyor. Popüler figürler ve kayısı, mısır, bazlama, sucuk… Büyük İskender, bizim için nefis bir kebap. Belki bir gün heykeli de dikilir!
Öcalan’la o konuşmayı yaptığımızda ikimiz de 40’lı yaşların başındaydık. MHP’nin böyle bir çıkış yapabileceği aklımızdan bile geçmezdi. Söyleşiyi yaptığımız geceyi Bar Elias’taki apartman dairesinde geçirdim. Bir genç grubu da bizim söyleşiyi izliyordu. Farklı gerekçelerle dağa çıkmışlardı. Ortalama 6 ay ömürleri oluyordu. Bunu bile bile örgüte katılıyorlardı. Bu sorunun barışçı çözümünün Türkiye’yi başka bir aşamaya taşıyacağını o zamandan beri düşünüyorum.
Öcalan, 2013’den beri PKK'nın silahı bırakıp siyasi alana geçmesi için net mesajlar veriyor. Ama örgütü onu 2015'de Suriye kazanımları yüzünden dinlemedi. Ama şimdi artık Suriye’de de silahın miadı doluyor. Silahlı örgütlere Suriye’de de yer yok. Şimdi Türkiye’de çoktan bitmiş bir meselenin Suriye’de de sonuna geldik. 50 yıllık bir silahlı isyanın son yılı 2025 olabilir.
1993 Turgut Özal döneminden bu yana, yani 31 yıldır çeşitli adlarla sürdürülen çözüm, diyalog ve müzakere süreçleri kimi zaman Türkiye içi güç odakların kavgası nedeni ile 1993-1996 gibi, kimi zaman Askeri vesayetin güç körlüğü nedeniyle 1999-2004 yılları gibi
kimi zaman iktidarın güçsüzlüğu nedeniyle 2006-2012 yılları gibi, kimi zaman PKK'nin dışarda elde ettiği mevzileri barıştan daha kıymetli gördüğü 2013-2016 yılları gibi
kimi zaman iktidarın demokrasi ve barışa ihtiyaç hissetmediği 2016-2024 yılları gibi
heba edildi ve yine sil baştan bir dejavu durumuna döndük. Yine bölgesel ve uluslararası durum bir zorunluluğu dayatıyor. Ve bu dayatmada PKK’nin silahla varlığını Türkiye de sürdürmesi imkansız hale geliyor.
Barışı ‘zafer’ kazandıktan sonra ulaşılan sükût ortamı olarak değil de kavga ettiğinle işbirliği sonucunda ulaşılan bir sükût ortamı olarak tanımlarsak, Türkiye’de şu anda yaşanmakta olan şey nedir? Hiç şüphesiz bir barış girişimidir. İçinde ne yazık ki adalet vaadi yoktur, dolayısıyla eksik bir barış girişimidir fakat yine de değerlidir çünkü barışı savunanların adaleti savunma imkânının önünde açılmış bir yoldur. Silah, adaletsizliğin failinin adalet üzerine konuşmayı bastırmada kullandığı bir araç haline gelmişse, silahların konuşmaya devam etmesi kime yarar?