BRICS ile ilgili ilk baştaki heyecanın biraz dağıldığını görüyoruz. Son zamanlarda Batıya tekrar göz kırpma işaretleri de verilir oldu. Şansölye Scholz’un İstanbul ziyareti de en azından Almanya’da ülkemizle ilişkilerin çığırından çıkmasını önleme iradesinin mevcut olduğunu gösteriyor. Ülkemiz Batı değerlerinden büyük ölçüde kopmuş olmasına rağmen yabana atılabilecek bir konumda değil.
İnsanları hapse atmak ya da kovuşturmakla çözülemeyecek bir sorun bu. Elbette suçlar cezasını bulmalı. Buna kuşku yok. Ama o temas noktasının sırrına kafa yormadığımız sürece bu hastalık bittiğini sandığımız noktadan hücre hücre büyüyebilir. Pekiyi, ağız dolusu sövmekle bunun önüne geçilebilir mi?
Asıl rolü oynayan faktör Türkiye’nin eski kabuğunu kırarak daha büyük bir aktör haline gelme lüzum ve isteği. İşte bu Kürtler açısından da tarihi bir fırsat. Tarih hem içeriden hem de dışarıdan Türkiye’yi Kürtlerin de devleti olmaya zorluyor. Kürtleri dinlemeyen Türk milliyetçilerinin milli menfaatler gerektirdi diye birden Kürtlükle barışma hamleleri yapmasının sebebi Türklerin çıkarının artık Kürtlerin çıkarıyla (Türkler açısından) ilk kez kesişmesidir.
“Vardır bir hikmeti” diye başlayıp, ardısıra ‘hikmetinden sual ettirmeyen’ yaklaşımla, dinin apaçık ölçülerine aykırı herşeye kılıf bulup güya meşruiyet üretmek mümkündü. Biri Hızır’ın mevkiine yerleştirildiğinde, bütün bu itirazları susturup bütün o ölçüleri bypass etmenin yolu sonsuza kadar açılıyordu. Satır aralarındaki kodlarıyla bu mesajı taşıyan o yazı, büyüme adına bu cemaatin yaptığı ve yapacağı her türden usulsüzlüğü, ilahi ölçüler dahil ilkelerin çiğnendiği her türden durumu haklılaştırmanın yolunu döşüyordu
Beyazperdede ilk öpüşme(me) sahneleriyle geçen yıllardaki “o edepli aşklar” sıkıcı mıydı, bilemiyorum. Ama o kır(p)ma romantik komediler “erkek çocukları” için öyle. Zaten Yeşilçam da araya kattığı kavgalı-dövüşlü sahnelerle “aksiyon alıyor”. Aşkı Yeşilçam’dan öğrenirsen işin de ters gidiyor: “Engelli aşklar”ın hikâyesi… Hollywood’dan aşk ithal eden yönetmenlerin filmleri de montaj sanayii. İstisnalar hariç Yeşilçam aşka turist bence… O yüzden Nostalji Bulvarı’ndaki “Ah o eski, ölümsüz aşklar!” nidası da biraz sıkıcı.