GÜNÜN YAZILARI

Tebrikler Devlet Bey

Bahçeli’nin daha önce yaptıkları, ettikleri, söyledikleri bu tarihi gerçeği değiştirmez ve bunu gölgelemez. İşte bunun için gazetecilik ve köşe yazarlığı çizgisinin biraz dışına çıkarak bir zamanlar beni de tehdit etmiş olan, 10 yıldır Twitter’da bloklu olduğum, 63 akil insandan biri olarak epey hakaretini işittiğim bir siyasetçiyi cesareti için tebrik etmek istiyorum. Tebrikler Devlet Bey…

Rosemary’nin bebeğini katillerden korumak

Rosemary’nin işi kolaydı. Çünkü çevresini sarmış olsalar da sonuçta lokal düzeyde etkili bir marjinal gruba karşı bebeğini hayatta tutma mücadelesi veriyordu. Biz, yani hayatı değersiz olanlar ise İsrail yarın bir o kadar bebeği daha öldürse, Lübnan’ı işgal etse, sonra Suriye, Türkiye, İran’a saldırsa bile onun “kutsanmışlığını” sorgulamayacak fanatiklerin dünyanın en etkili süper gücünü yönettiği bir zamanda yaşıyoruz. Almanya Dışişleri Bakanı “Hamas teröristleri insanların, okulların arkasına saklanıyor. Teröristlerin kötüye kullanması nedeniyle sivil yerler de koruma statülerini kaybeder” bile diyebildi. Böyle bakınca çoluğu çocuğu bebeğiyle mazur görülmeyecek bir cinayet bir katliam kalır mı?

Bahçeli’nin çağrısı bir oyun mu?

Görünen o ki Bahçeli’nin çıkışı, tesadüfi, duygusal, tepkisel veya bireysel bir çıkış değil. Bu bir devlet stratejisi. Öcalan’ı cezaevinden çıkartmayı planlayan ve onun çağrısıyla PKK’nın Türkiye’yi terk etmesini hedefleyen bir akıl ortada duruyor.

Gülen’in ideolojik arkaplanı

Ölümü ile birlikte Gülen’i siyasi yardakçılık yapmadan tartışma imkanı pek olmayabilir. Basit birkaç komplo teorisi ve vatan hainliği etiketleri siyasi aidiyetlerini ispatlamak için bahane arayanlar için yeterli gelebilir. Ancak Türkiye’nin yaşadığı bir tecrübenin anlaşılması açısından Gülen’in ideolojik arkaplanını anlamak gerekir.
- Advertisement -

Ba’de harâbi’l-cemâa

80’lerin ikinci yarısında, başlatılan yeni bir ‘irtica kampanyası’nda Milliyet gazetesi, Sızıntı dergisi sayılarında resim içine gömülmüş vecizelerin altındaki BSN’nin ‘Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî’ olduğunu ‘ifşa’ ve ‘ihbar’ ettiğinde verdikleri o efsane cevap! Meğer o sözler Bediüzzaman Said Nursî’ye ait değilmiş de, Uşak’tan kendilerine vecizeler gönderen meraklı öğretmen Bedrettin S. Nail’e ait imiş! Bunun yalan olduğunu kendileri bildiği gibi, bu yalanı aşikâre bilecek milyonlar olduğunu da bildikleri halde böyle süflî bir yalana tevessül ve tenezzül...Bu hikâye, böyle diye diye 90’lara ulaştı ve ‘yeni milenyum’a varıp dayandı. Gaza yüklendikçe yıpranan manevî balatalar, zafer sarhoşluğu içinde arabanın dört bir yanından ve dahi yolun iki tarafından geldiği halde duyulmayan sinyaller ve uyarılar... Sonuç?

En Son Çıkanlar