Fransızlar daha çabuk, daha hızlı ve daha yetenekliydi. Maç boyunca iki ölümcül koşucu olan Dembele ve Mbappe için, yeterince alan ve zaman yaratamadılar ama oyunun inisiyatifini de Avusturya'ya hiç ikram etmediler. Mbappe ve Dembele’nin koşucu yeteneklerini baz alan geniş alan oyunu, diğer takımlara tuzak olabilir mi? Bundan fena halde kuşkuluyum. Ama Fransız oyununun dinamizmine de bayıldım. Bu dinamizin final görür gibi duruyor.
Bugün buna inanmak güç ama bir zamanlar Kurban Bayramları Türkiye’de bir güvenlik krizi konusuydu. Kurban kesen yanında jandarmayla devleti buluyordu. Kurban ve sevabı vatandaşın ama derisi devletindi. Vatandaş-devlet arasındaki yüz yıllık güven krizinin bir özetiydi.
İngilizler bu maçta topun rakipte olma hali üstüne iki farklı tablo çizdi. Biri kararlı ve görkemli diğeri de mahcup, tereddütlü ve kırılgan. Sanırım hem Almanlar hem de Fransızlar bu tuhaf tabloyu görünce kıs kıs gülmüşlerdir. İngilizler 1-0 kazandı ama bütün zaaflarını da rakiplerine adeta mesaj göndererek ellerini açık ettiler.
1961 yılında Berlin’e giden ABD Başkanı Kennedy Batı’nın taviz vermeyeceğinin altını çizmek için meydanda yaptığı konuşmada “Ich bin ein Berliner” (Ben de Berlinliyim) diyerek Sovyetlere mesaj verdi. Tayvan’ı ve Amerika’yı bekleyen esas tehlike Berlin örneği. Ancak, ABD, Berlin’de olduğu gibi avantajlı durumda değil. ABD Tayvan’ı Çin’in parçası olarak kabul etmiş. Batı Berlin öyle değildi.
“Eşyanın Belleği” başlıklı sergi Büyükada’daki Adalar Müzesi’nde açıldı. Doğumundan itibaren bir Adalı olan Viktor Albukrek meğersem eşi benzeri olmayan, akıl almaz bir uğraş gerçekleştirmiş, hayatı boyunca. Sergi yalnızca binlerce eşyadan oluşan bir koleksiyonu gözler önüne sermekle kalmıyor, onun bu şaşırtıcı kişiliğini de tanıma imkanı veriyor.