Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, küresel gıda üretiminin yüzde 70’i pestisit ve kimyasal gübre içeriyor. Bununla da bitmiyor. Söz konusu çılgınlık, toprak verimliliğini son 70 yılda yüzde 30’dan fazla azalttı. Sanayi Devrimi, dijitalleşme derken teknoloji-bilim-rasyonalizm üçlemesinin bugün ulaştığı nokta itibarıyla bizi kendi fıtratımızla savaşmaya yönlendirdiği zamanlardayız. “Medenîleşme”nin fazlası; velhâsıl “daha iyi”si, “daha standart”ı, “daha verimli”si şimdi bizzat Medeniyet’in altını oyuyor. Yabanlaşmayı-vahşîleşmeyi teşvik ediyor.
2014-2016 arasında ekonomiyi yöneten Babacan, Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın tasfiyesinde medyadaki “faiz lobisi” kampanyasının önemli isimlerinden biriydi Ünsal Ban. Hafta sonu, aynı medyalarda bir haber çıktı: “Ünsal Ban, yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalandı ve borsa manipülasyonu suçlamasıyla tutuklandı.”
Unutulmamalıdır ki infaz hukuku, adalet sisteminin yalnızca bir boyutudur. Sorunlarımızın temel kaynağı hukuk devletinden çok uzaklaşılmış olmasıdır: Anayasa’nın, kanunların, AİHM ve AYM içtihatlarının dikkate alınmaması, adil yargılama kriterlerinin sistematik biçimde ihlal edilmesi, yargının siyasi taleplere göre karar vermesi, yargılama süreçlerindeki keyfilik, çifte standartlar gibi geçiştirilen sorunlar infaz sistemine de uzanmaktadır. Bu nedenle temel sorunlar üzerinde durmadan infaz sisteminde yapılan düzenlemeler pansuman tedbirden öte geçemez.
Trump’a göre, uluslar arasındaki ilişkilerde tek etken bilek gücüdür. Kim kuvvetliyse o kazanır. Zayıf olan teslim olmak durumundadır. Teslim olmazsa mahvolmaya mahkumdur. Hukuk, adalet gibi kavramlar Trump’un dünya görüşünde mevcut değildir. Ona göre küçük ülkeler, büyüklerin iradesine boyun eğmek zorundadır.
Kendi felsefi yolculuğumu derinden etkileyen düşünürlerden biri, yakın zamanda (21 Mayıs 2025) vefat eden, çağımızın en önemli ahlak felsefecilerinden Alasdair MacIntyre'dı. Onun çığır açan eseri After Virtue (Erdemin Peşinde) benim bakış açımı değiştirmede çok önemli bir rol oynadı. Modernist bir ahlak teorisyeninden, klasik erdem ahlakına ve Sufizm gibi geleneklerde bulunan ahlaki vizyona değer veren birine dönüştüm. Alasdair MacIntyre'ın düşüncesi yalnızca teorik bir çerçeve değildir. Aynı zamanda bir medeniyetin durum teşhisidir. Üstelik biz Türkiye de bu medeniyetin parçasıyız.