Muhtemelen 10 yıl sonra şimdi İmamoğlu’nun tutuklanmasına sevinenleri de İmamoğlu’nun bugünkü konuşmalarından alıntılarla o günkü haksızlıklara karşı çıkarken göreceğiz. Ama yine çok geç kalmış olacaklar. Maalesef Türkiye bir geç kalmış demokratlar ülkesi. Bir türlü kimse elinde güç varken demokrat kalamıyor, gücü kaybedince ise demokratlığa sarılıyor.
Bugün arefe günü. Sadece İsrail’i eleştiren bir makale yazdığı için maskeli polislerce alıkonulan ve vizesi iptal edilen doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, Ramazan Bayramı’na Louisiana’daki bir iade merkezinde giriyor. Rümeysa’nın 20’li yaşlardaki onlarca İstanbullu hemşerisi ise gösteri ve yürüyüş haklarını kullandıkları için anayasaya, AYM ve AİHM içtihadına aykırı bir şekilde tutuklu oldukları cezaevlerinde bayramı karşılıyor. Bu topraklar, özgür düşünen serbest ruhlar için belki de hep “gidemeyenlerin ülkesiydi”, ama artık maalesef dünya da “gidecek yeri kalmayanların diyarı”. Bu küresel karabasanın ve nefes darlığının sebebi bu.
Zaten yeterince uzun olan başlığı daha fazla uzatmamak için yukarıda okuduğunuz kadarıyla yetindim. Uzatmayı göze alsaydım başlığı şöyle kuracaktım: “Yoldaki işaretler: Erdoğan’ın ‘demokrat’ döneminde (2002-2012) cereyan eden ve bugününe delâlet eden erken göstergeler ile liberal-demokratların zamanında bunlara hak ettiği tepkiyi göstermemeleri hakkında…” Evet, öyle düşünüyorum. Yine, tıpkı ilk dönem gibi liberal-demokratların Erdoğan’ın otoriter dönemindeki tepkileri ve eleştirileri de eksiklikle, yetersizlikle malûldü. İki dönemdeki tepki-eleştiri eksikliğinin farklı nedenleri vardı.
Anayasa Mahkemesine göre ucundan bile siyasete bulaşmış bir hâkimin eski görevine dönmesi yargı bağımsızlığı için tehlike arz ediyorsa, bakan yardımcılığı gibi siyasi bir kadrodan başsavcılığa yapılan bir geçişi sanırım tartışmaya bile gerek yok. Başsavcı Akın Gürlek mevzuatımızdaki büyük bir boşluktan yararlanmış daha doğrusu yararlandırılmıştır. Hani Ekrem İmamoğlu’nun 28 kişiyle birlikte faydalandığı “diploma denklik şartı” konusundaki dönemsel boşluk gibi. Hukuku zorlayıp İmamoğlu’nun diplomasını hukuk görünümlü bir takım ayak oyunlarıyla iptal ederseniz, ileride birileri de yine hukuku zorlayarak Başsavcısı Akın Gürlek’in imzasıyla başlatılan bütün soruşturmaları yok sayar.
.
Eğer ABD ile Avrupa arası açılırsa –Trump bunun sinyallerini veriyor-, Türkiye Avrupa açısından önem kazanacak ve belki telaffuz edilmeyen mukavelenin bazı maddelerinden sarf-ı nazar edilecek. Avrupa eski liberal veya sosyal demokrat Avrupa olmaktan uzaklaşıp sağcılaşıyor, otoriter bir kimliğe doğru evriliyor, bu Türkiye için de pek uygun bir pozisyondur. Türkiye’nin mevcut pozisyonu ve geleceği ilişkin eğilimi Avrupa’nın yönelimiyle örtüşme halinde.