Belli ki bunlar AK Parti kurmayları tarafından tartışılan, yani onların kendi aralarında konuştukları konular. Peki yeniden adalet ve hukuku gündeme alan bir adım nasıl atılacak? AK Parti bu değişimleri yapabilecek çoğunluğa sahip değil. Ya MHP ile bu konuyu ele alacaklar ya da muhalefetle. MHP ise görebildiğimiz kadarıyla daha fazla demokrasi değil bilakis daha sıkı bir rejim istiyor.
Demirtaş’ın koyduğu ölçüyle konuşursak ve bu ölçüyü mantıki sonucuna götürürsek şöyle demeliyiz: Devlet, PKK’nın etkisinden sıyrılmış ‘demokratik Kürt siyaset’ini yalnız Kürtlerin “dağa çıkıp silah almalarından” değil, PKK’nın gölgesi altında oluşturdukları geleneksel legal siyasetten de “daha tehlikeli” görür. Yani devletin birinci tercihi Kürtlerle dağda hesaplaşmak ise ikinci tercihi onların PKK’nın etkisi altındaki partileriyle hesaplaşmaktır.
Ülkede 4 milyona yakın sokak köpeği var, velhasıl, öngörülen görülmemiş bir köpek katliamı…Vicdan bir yana, tarih de, itlaf metodunun bir çözüm olmadığı gösteriyor. Erdoğan’ın ‘yakala-kısırlaştır-sal’ dediği yöntem ise, onun sanısının tersine, bu ülkede doğru dürüst hiç uygulanmadı! Ne para ayrıldı bu işe, ne kamuda çalışan veteriner sayısı arttırıldı, ne veterinerlerle iş birliği ve kısırlaştırma kampanyası yapıldı!
CHP’nin lideri kim olursa olsun, var olan çizgiyi devam ettirmek durumunda. İmamoğlu da modernist kesimlerle muhafazakar kesimleri bir arada tutmaya yatkın bir siyaset izliyor. Bir anlamda 6’lı masayla şekillenen siyaset devam edecek gibi görünüyor. Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde, bir dizi meseleyi gündeme getirdi, iç politikanın bazı sorunlarını sıraladı. Şimdi sorun “normalleşme” beklentisi içindeki kitlelerin ihtiyaçlarının nasıl kaşılanacağı.
Yasin Ramazan’ın “Felsefe sınıfsal mıdır?” başlıklı yazısında boş zamana dair zekice katkılar olmakla birlikte “Türkiye’de felsefe neden patladı?” başlıklı yazıma dair eleştirisini sınıfsallık üzerinden kurması beni ‘zor durumda’ bıraktı, tahayyürde kaldım. Bugün nefret edilen AKP’nin bilmem hangi döneminde ahlaksızca zenginleştirdiği yeni kesimlerin felsefe ilgisine dahil olması, başka bir “sınıf” tabiriyle söylersek felsefe ilgisinde ek sınıfların açılmasını getirdi. Daha geniş kesimler şimdi felsefeli oldu ve sınıfları doldurdu. Benim felsefede “sınıf” analizim burada bitiyor.