Akademik teori ile halk kültürünün buluşması ilginç olabiliyor. Hapishaneden bir mektubunda Nâzım, şöyle yazar karısı Piraye’ye (hayat ve ölüm diyalektiği hakkında): “Bilmiyorum, neden / aklımda hep / ilkönce senden duyduğum / Çankırılı bir cümle var: / Pamukladı mıydı kavaklar / kiraz gelir ardından.” Ben de ne zaman bu modern devletin doğuşu ve rakip şiddet odaklarını (kuvayı milliyeler dahil) ezip yok etmesi konusuna girsem, ilk Ahmed Arif’ten duyduğum bir fıkrayı hatırlarım.
Sokak köpekleri konusunun iki önemli entelektüel boyutu var. Biri bilimsel boyutu; köpek popülasyonunu kontrol altına almak için en iyi yöntem nedir? Bu özellikle veterinerler ve ekoloji ile ilgilenenlerin tartışması gereken kritik bir boyut. İkincisi de işin etik boyutu: Köpeklere hangi koşullarda ve ne derece müdahale etmemiz ahlaki olarak kabul edilebilir? Kanaatimce rahatlıkla İslam’ın ortaya koyduğu etik resmin hiyerarşik sentientizm olduğu söylenebilir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı Karim Khan, İsrail Başbakanı Netanyahu, Savunma Bakanı Gallant ve üç Hamas yöneticisi hakkında savaş suçu işledikleri iddiasıyla tutuklanma talebinde bulundu. Hakkındaki tutuklanma talebi kabul edilirse, Netanyahu “Putin, Ömer el-Beşir ve Kaddafi’den oluşan “gurur” dolu listeye katılacak. Amerikalı senatörler ve İsrail tarafından tehdit edilen Pakistan kökenli Britanyalı savcı Karim Khan bu zor süreçte yalnız değildi. 94 yaşındaki Holokost mağduru Theodor Meron, George Clooney’in eşi olmanın ötesinde çok başarılı bir insan hakları hukukçusu olan Lübnanlı Amal Clooney de Khan’ın danışma kurulunda yer alarak tutuklama talebine destek verdi. Bir zamanlar İsrail devletine danışmanlık yapan Theodor Meron, 46 yıl önce İsrail’in işgal ettiği topraklarda Yahudi yerleşimleri kurmasının, Filistinleri sürmesinin ve evlerini yıkmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylemiş, İsrail’i uyarmıştı. İsrail, Meron’u dinlememişti.
2019 yerel seçimlerinde CHP’nin Anadolu’daki seçim kampanyasını yürüten siyasal iletişimci Ateş İlyas Başsoy, kampanya sırasında parti kadrolarına gönderilmek üzere bir kitapçık hazırladı. Kitapçığın dev puntolu, “bu sözü hiç unutmayın” vurgulu son cümlesi o zamana kadarki CHP kampanyalarının temel yanlışını da büyük bir isabetle teşhis ediyordu: “Yaptığın muhalefet muhalif olduğun şeyi güçlendiriyor mu zayıflatıyor mu?” Başsoy, neredeyse Erdoğan’dan çok Erdoğan’a oy verenlere sinirlenme eğilimine karşı da bir slogan geliştirmişti: “Erdoğan’ı görmezden gel. Onu sevenleri sev.”
Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği 22 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tamamına yakını “muhalif” mecralar olmak üzere, çeşitli haber/yorum sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında konusu yönetmeliğin yürürlüğe girişi, doğru olmayan çeşitli bilgilerle ve bazen de abartılı yorumlarla verildi. Örneğin “Savaş ilanı yetkisi cumhurbaşkanına geçti.” Yanlış. Bu ibare, savaş ilanı ile seferberlik ilanını kavramlarının karıştırılmasından kaynaklanıyor olmalı. Anayasa’ya göre “Savaş ilanına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından karar verilir.” “Seferberlik ilanı yetkisi cumhurbaşkanına geçti.” Kısmen yanlış. Çünkü…