Ateist olduğun zaman bile bir geleneğin mensubu olduğunu unutmayacak bir olgunluk içinde dinle hesaplaşman gerekiyor. Dinle hesaplaşmayı din ile didişme olarak anlayanları köksüzlük bekliyor. Hatta gidecekleri başka yer olmadığı için dönüp dönüp terketmek istedikleri gelenekle kavga ediyorlar. Bir meziyet sandıkları “hiç bir yere ait olmamak” bir meziyet değil, bir tükeniştir. Hiçbir yere ait olmayanlar insanlığın musilajıdır. Yerli ateizmin en büyük zaafı köksüzlüktür. Kendi dini veya kültürüyle savaşan sonuçta kendi kendisiyle savaşıyordur ve her halükarda kaybeder. Din karşıtlığını din edinmek de bir hastalıktır.
Çocukluğumuzdan yâdigâr bir oyunu hatırlıyorum: Adam Asmaca. Bilemediği her harfte rakibinin çizdiği darağacını, nihayetinde infazı kaybedenin cezası-kazananın zaferi yapan “çoluk çocuk” oyunu. Baktım, bugün dijital ortamda da oynuyorsun. Ağaçta sallandırılan “adalet”e de çocukluktan aşinayız. Kovboy filmleri bir yana, tarihimizde de yeri ayrı… Adıyla çizgi filmleri hatırlatan Vaka-i Vakvakiye gibi örnek olaylarımız bile var.
Geçen hafta %54 oy alarak başkanlık seçimlerini kazanan 44 yaşındaki DiomayeFaye, Senegal’in ve Afrika’nın seçilmiş en genç devlet başkanı oldu. Afrika’nın daha önce hiç askeri darbe yaşamamış nadir ülkelerinden biri olan Senegal demokrasisi, aslında uçurumun kenarından dönmüştü. İki dönem sınırı nedeniyle görev süresi dolan mevcut devlet başkanı Macky Sall, anayasaya aykırı bir şekilde seçimleri 1 sene ertelemiş, seçimlerin ertelenme kararı oylanırken polis meclisi basmış ve muhalefet vekillerini sürükleyerek oturumdan çıkarmış, muhalefetin en güçlü adayları siyasi yargılamalar neticesinde hapse atılmıştı. Neyse ki nüfusun %60’ını oluşturan 25 yaş altı gençlerin barışçıl sokak gösterileriyle sandığa sahip çıkması, Anayasa Mahkemesi’nin seçimlerin ertelenme kararını iptal etmesi, mahkeme kararının hükümet tarafından uygulanması ve eski siyasetçilerle, sivil toplumun toplumsal uzlaşı çağrıları Senegal’in kaderini değiştirdi.
AK Parti için bu seçimlerde iki kerteriz noktası olduğu söylenebilir: Birincisi, Türkiye genelinde alacağı oy oranı; ikincisi, büyükşehirlerde nasıl bir performans göstereceğidir. CHP ise gerçekte sahip olduğundan daha fazla oy oranına ulaşabilir. Ancak bu, CHP sayesinde değil, çoğu yerde CHP’ye rağmen gerçekleşen bir başarı olur.
Türkiye’deki 300.000 uluslararası öğrenciyi ülkeye kazandırmak için dünyanın dört bir yanına gidip ailelerle ve çeşitli devletlerin yetkilileriyle görüşüp onları ikna eden insanların yıllar boyunca verdikleri emeklerin bir anda berhava edilmesi için geçtiğimiz Cuma günü ilk darbe vuruldu. Eğer Türkiye bu kötülüğe de teslim olursa, kaybettiği sadece uluslararası öğrencilerle gelen yıllık 3 milyar dolardan ibaret olmayacak.