GÜNÜN YAZILARI

Siirtliler, Romanlar, Bitlisliler de gidiyor

Rumlar, Emeniler, Yahudiler gitmişti. Ya da tek tük kalmıştı. Birçok bina terk edilmişti. Sokağımızdaki Laz Bakkal, önemli bir merkez görevini yerine getiriyordu. Bir üst sokağımızda camcı, nalbur, marangoz, kasap, bakkal, biraz aşağıda demirci Arto ile kömür ve odun depoları fotoğrafı tamamlıyordu. Mahalle, terk edilmiş bir merkez görüntüsündeydi. Galata Kulesi çevresinde kasabın duvar dibine attığı kemikleri ortalıkta kemiren köpekler eksik olmazdı. Tek bir esnaf lokantamız vardı.

Orada kimse var mıydı?

Alev Alatlı, uzun bir aradan sonra çözüm süreci günlerinde 2013’de “Orada Kimse Var mı” serisinden beşinci kitabını çıkardı: Beyaz Türkler Küstüler… İlginç bir önseziyle Gezi olaylarından bir ay kadar önce çıkan kitapta liberal, solcu aktivizm, medya yerden yere vuruluyordu. Yerden yere vurulan karakterlerden birinin adı Burak Çakıroğlu’ydu. Rizeliydi, ODTÜ mezunuydu, Converse ayakkabıyı simge yapan Genç Siviller grubunun kurucularındandı. Uzun uzun alıntılar ve alaycılıkla “şımarık, liberal, Batıcı” sıfatlarıyla anılan Genç Siviller’in orijinal bildirileri, röportajları da kitaba aynen girmişti. Hepsi bana çok tanıdık geldi!

Alev Alatlı mı iktidara benzedi iktidar mı Alev Alatlı’ya?

Acaba Alev Alatlı’nın devlete yaklaşmasının nedeni Mustafa Öztürk’ün dediği gibi salt devlet katında saygı ve itibar görme arzusu muydu yoksa iktidar ve devlete zamanla hâkim olan düşünceyle kendi düşüncesi arasındaki irtibat ve benzerlik mi? Gerçi her iki durumda da o kişiye entelektüel diyemeyiz ama ikisi arasında bir fark olduğu da muhakkak. Birincilerin ‘persona’ları (maskeli kişilikleri) güçlü kişilikleri zayıftır, fakat ikinciler için aynısını söyleyemeyiz, onlar esasen samimiyetle inandıklarının peşindedir. Ben, Alev Alatlı’nın ikinci kategoriden bir devletsever olduğunu düşünüyorum.

Avrupa’da terör: Kısa bir özet

PKK terörünün 2024’te 40 yıllık bir geçmişi olduğu sık sık hatırlatılıyor. Aslında ülkemizin Irak sınırının ötesindeki harekatları, daha önce 1982 yılında başlamıştı. Aynı dönemlerde Türkiye ASALA ve çeşitli aşırı sol fraksiyonların terörist eylemlerinin de hedefi olmuştu. ASALA terörüne benim ailem de kendi annem dahil iki kurban verdi. O günler hiç aklımdan çıkmıyor. Avrupa kıtası da 1970’li yıllarda teröre yabancı değildi. Avrupa’daki yerli tedhiş hareketlerinin artık son bulduğunu söylemek yanlış değildir sanırım.
- Advertisement -

Keşke…

Antakyalı Meryem Nene ölen kocasının ardından Arapça ağıt yakıyor: “Ey yer, yarıl da yut beni!” 2005’de… Nereden bilsin o deyimin 18 yıl sonra gerçek olabileceğini. Görmüyor 6 Şubat depremini. Neredeyse bir “İyi ki…” geçiyor içimden. 2017’de, 91 yaşında ölmeden birkaç gün önce bir ömür yaşadığı evinin avlusuna bakıp “Bu avluya daha bakabilecek olanlara ne mutlu!” demiş. Depremde o ev de yerle bir. Eğer yaşasaydı, görseydi koskoca bir ömrün elde kalan harabesini… Yüreği yarılır, duyulurdu o feryadı yine.

En Son Çıkanlar