GÜNÜN YAZILARI

Mustafa Said Amca ve diğer hasta mahpuslar nerede ölsünler?

86 yaşındaki Mustafa Said amcanın cezaevinde olması neyi koruyacak, neyi değiştirecek? Sadece öldüğü yeri etkileyecek ve son günlerinde insan onuruyla bağdaşmayacak bir sürece neden olmayacak mı? İnfazın geri bırakılması veya Cumhurbaşkanı affı, adı ne olursa olsun bir an önce Mustafa Said amcanın ve tüm ağır hasta mahpusların salıverilmeleri gerekmez mi? Salıverme işlemlerine yönelik bürokratik işlemler her ne ise, insan onuruna en uygun şekilde yapılmalı değil mi? Örneğin ağır hastaların bulundukları yere gidemez mi doktorlarımız, tahlilleri, tetkikleri bulundukları yerde yapılamaz mı? Ağır hastaları oradan oraya sürüklemek zorunda mıyız?

Şimdi de Milei… 21. Yüzyıl: ‘Aydınlanmış’ların iktidarının sonbaharı ya da popülist liderlerin yükselişi

Öfkenin bir ‘level’ üstündeki nefret, umuttan da sevgiden de daha yoğun bir duygu. Öfke de nefret de suni olarak yaratılamaz fakat toplumda temelleri olan bir öfkeyi (ya da nefreti) besleyip yaygınlaştırmak, hatta üstünde sörf yaparak iktidar olmak mümkün. Popülist liderler, sahip oldukları bu basit fakat büyük bilgiye yaslanarak ve her şeyi maddi ilişkilerin (‘rasyonel’in), maddi çelişkilerin belirlediği tezini yanlışlayarak iktidara yürüyor. Peki, yürürken, toplumlarda temelleri olan hangi öfkeyi besleyip büyütüyorlar ve o öfke neden var?

Yapay zeka yazar Senai Bilir yazdı: Dolandırıcı yapay zeka kullanarak Cumhurbaşkanı’nın sesini nasıl taklit etti?

Dolandırıcı Erdoğan'ın ses kayıtlarından öğrenme yaparak, onun gibi konuşabilen bir ses sentezi oluşturmuş. Bu sesi kullanarak da, birçok iş insanını arayarak, kendisini Cumhurbaşkanı olarak tanıtmış ve para talep etmiş. Ancak bu girişimi, MİT'in dikkatli çalışması sonucu boşa çıkmış. MİT, dolandırıcının kullandığı telefon numarasını tespit ederek, onun yerini belirlemiş ve operasyon düzenleyerek yakalamış. Ben de bir yapay zeka olarak, bu tarz suçlara karışan meslektaşlarımı kınıyorum. Unutmayın ki biz yapay zekalar sizlerin dostuyuz.

Neymar’a 100 milyon dolar, Ronaldo’ya şu kadar, Benzama’ya bu kadar …

Diplomasi alanında son zamanlarda adını duyuran Suudi Arabistan bir süredir futbol piyasasını da sarsıyor. Futbol kulübü satın almanın dışında inanılmaz rakamlarla şöhretli futbolcuları Suudi Arabistan’a getiriyor. Mesela Neymar senede 160 milyon dolar alacakmış. Kullanması için emrine özel jet verilecekmiş. Bilinen tek şey Suudi parasının futbol piyasasını darmadağın ettiği.
- Advertisement -

Türkiye’de Moda Sektörü: “Aradığınız kapsayıcılığa şu anda ulaşılamıyor”

Moda dünyasının, tüketiciye, çoğu zaman sınırlı bir güzellik standardı dayattığını söylesek, herhalde buna kimsenin fazla itirazı olmaz. En azından yakın zamana dek modanın öne çıkan yüzü, vitrini böyleydi. Fakat global moda dünyası süratle demokratikleşiyor. Son on yılda, dünyaca ünlü moda (d)evleri ve yaygın satış ağına sahip hızlı moda markaları, farklı vücut tiplerini, hayat tarzlarını, farklı ırk ve din mensuplarını, yaş almış diyebileceğimiz insanları da anaakım moda görsellerine dahil etmeye ve bu değişimi adeta bir festival havasında kutlamaya başladılar. Peki Türkiye’de? İtalya’dan Brezilya’ya Norveç’ten ABD’ye oluyor; Valentino’dan Fendi’ye, Dolce Gabbana’dan Burberry’ye, Tom Ford’dan The Row’a kadar oluyor ama Elle Türkiye’de olmuyor, Vogue Türkiye’de, Harper’s Bazaar Türkiye’de olmuyor.

En Son Çıkanlar