GÜNÜN YAZILARI

Babalar ve oğulları

“Devlet Baba”, Ağababa, Paşababa, “Süleyman (Demirel) Baba” var, “İnci Baba” niye olmasın! Huşûyla izlenen “The Godfather”ın kısa, yerli tercümesi de öyle zaten. Adamlar yapmış… Biz de deniyoruz elbet. “Baba”yı cümle içinde kullanınca klasik örnek de, “Kurtar bizi Baba”. Kurtarılmamız gereken batasıca kahır dünyası, en baba müziğini de getiriyor: “Müslüm Baba”… Ona ibadet de jiletle kendini keserek oluyor tabii. Konserde kan kardeşliği.

Anayasa Mahkemesi yol gösteriyor

AYM “Abbas Yalçın ve diğerleri” kararında 2014-2021 yılları arasında kendisine yapılan 30 civarında başvuruyu tek dosyada birleştirerek verdiği Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ile ilgili ihlal kararında şöyle diyor: “HAGB kurumunun bu şekilde uygulanması, hiç kuşkusuz aynı zamanda toplumun diğer mensuplarını da düşüncelerini serbestçe açıklamaktan ve toplantı ve gösterilere katılmaktan caydırır. Usulsüz yargılamalar sonucunda cezalandırılma korkusunun doğurduğu caydırıcı etki, toplumdaki ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açar ve hiç kuşkusuz çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine de engel olur.” Görüldüğü üzere AYM, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri özgürlüğünün serbestçe kullanılabilmesini toplumun temel ilerleme noktalarından görüyor, kabul ediyor. Ama bir de yaşayan Türkiye var.

Rusya hapishanelerinde Marksist bir sosyolog: Her devrin siyasi mahkumu Boris Kagarlitsky

Dünyaca ünlü Marksist sosyolog Boris Kagarlitsky geçen ay, Ukrayna’nın Kırım Köprüsü’nü havaya uçurmasına “askeri amaçları olan bir saldırı” dediği için gözaltına alındı. Boris Yeltsin ve Sovyetler döneminde de fikirlerinden dolayı hapse atılan Kagarlitsky, terör destek suçundan 7 yıl hapis cezasıyla tutuklu yargılanıyor. Hapishanede yazdığı kitaplarla, özgün Marksist yorumları ve sıkı bir Putin muhalifi olmasıyla tanınan Kagarlitsky’nin Sovyet hapishanelerinde başlayan hikayesi 12 Eylül zindanlarına dek uzanıyor.

Aracısız, yakın ve doğrudan

Musa Avsever ve Atilla Gülan’ın çok konuşulan veda merasiminin bir bagajı vardı: Eğer istenseydi ve teamüller izlenseydi Avsever emekli edilmeyebilir ve Genelkurmay Başkanı yapılabilirdi. Gülan da daha geçen sene Hava Kuvvetleri Komutanı yapılmıştı, kadrosuzluk gibi bir gerekçeyle emekli edilmişti. Bu durum, her iki komutanın da küskün olması ihtimalini doğuruyordu. Dolayısıyla her iki orgeneralin de bu törende kanıtlamaları beklenen bir şey vardı. Bu kanıtlama yükü için Avsever “bir subayın gelebileceği en üst seviyeye geldim” cümlesini, Gülan da benzer biçimde “en üst düzeyde bırakıyoruz” cümlesini kullandı. Artık bu konuşmaları 2008’lerdeki gibi komutanlık ambleminin bulunduğu otorite sembolü bir kürsünün ardından değil, yeni ve rakipsiz bir otoritenin şahsının tam karşısında yaptılar. Aracısız, yakın ve doğrudan!
- Advertisement -

Limni Adası’na Amerikan üssü fikri ile Tevfik Rüştü Aras arasında nasıl bir ilişki var?

Bir gazetemizde ABD’nin Yunanistan’ın Limni adasında askeri üs kurmak istediği haberi çıktı. Tabii hemen dikkatler Yunan adalarının “askerden arındırılmıştır” statüsüne çevrildi. Peki, Limni adasının statüsü ne? Meselenin zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve Monterux Anlaşması’nın imzasından sonra 1936 yılında Meclis’te yaptığı konuşmayla ne ilgisi var?

En Son Çıkanlar