GÜNÜN YAZILARI

Askeri darbeye karşı dış müdahale mümkün mü?

Sorunun uluslararası medya ve düşünce kuruluşlarınca yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmasının sebebi Nijer’de demokratik yollarla seçilmiş devlet başkanı Mohamed Bazoum’un askeri darbeyle devrilmesinden sonra Batı Afrika Devletleri Ekomomik Topluluğu’nun (ECOWAS) Bazoum’a yönetimin geri teslim edilmemesi durumunda askeri müdahalede bulunabileceği tehdidi oldu. Bazı yaptırımlar dışında ECOWAS, askeri müdahalede bulunmadı ama bunun uluslararası hukuktaki yeri hakkındaki tartışma hala sürüyor. Peki, uluslararası hukuk böyle bir dış müdahaleye imkan veriyor mu?

Günah keçisi ya da etkisiz eleman

Muhalefetin elindeki belediyelerin bir kısmı -özelikle Ankara ve İstanbul- iktidara geçerse, kuşkusuz hedef tahtasına herkesten önce Akşener konur ve bir “günah keçisi” haline getirilir. Eğer tersi olur ve İYİ Parti’nin kendi logosuyla girdiği bir seçimde muhalefet bir kayıp yaşamaz ise, partisi de Akşener de “etkisiz eleman” derekesine düşer.

Soba alevinin tavandaki titreşimi: Kuru Otlar Üstüne

Kuru Otlar Üstüne’nin Samet’i, Ahlat Ağacı’nın atama bekleyen, yaşadığı kasabaya atom bombası atma hıncıyla kendini kemiren Sinan’ı tam da o sahnedeki duygusundan alıp bu filme taşımış gibi. Ceylan’ın bütün filmlerinde dolaşan kötücüllük bu filmde kendi üzerine katlanmış, izleyiciye nefes aldırmıyor. Üstelik oldukça sinik bir kötücüllük bu.

Paco Rabanne’da Bartın işi tel kırma, teraryum elbiseler, Gucci’ye taze kan

Paris Moda Haftası sürüyor. (Paco) Rabanne moda evinin çizgisini tam anlamıyla yansıtan “Origins of the Future” (Geleceğin Kökleri) isimli bir defile izledik. Koleksiyon baştan aşağıya metal odaklıydı, giysilere adeta Midas’ın eli değmişti. Defileye bu topraklardan dokunan sadece Midas değildi. Birkaç parçada (Bartın işi) tel kırma işlemeler kullanılmıştı. Enteresandır, ülkemizdeki online ve basılı moda yayınlarında bu detay hiç yer ve yankı bulmadı.
- Advertisement -

Diyarbakır deyince Albert Gabriel’i hatırlamamak mümkün mü?

Ne zaman Diyarbakır’la ilgili bir haber görsem, aklıma hep (Fransız Anadolu Enstitüsü kurucusu ve ilk direktörü) mimar, ressam, gezgin, arkeolog, sanat tarihçisi Albert Gabriel (1883-1972) gelir. 1931 yılında, dönemin Diyarbakır Valisi’nin “şehrin genişlemesi ve hava alması için” surların yıkılması için verdiği emri, bakanlığa yazılar yazarak, entelektüel çevreleri bilgilendirerek o engellemişti. Bu sefer de öyle oldu. Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde düzenlenen UNESCO Dünya Mirası Komitesi'nin 45. Oturumu sona erdi. Komite Diyarbakır ile ilgili kararı bir sonraki oturumuna erteledi. Küçük bir topluluğun dışında kimsenin gündemine almadığı ya da fark etmediği bu olay UNESCO’nun kuruluşundaki amaçlardan ne kadar uzaklaştığını da gösteriyor.

En Son Çıkanlar