Trump; Filistin göstericisi öğrencilere yeterince müdahale etmediği ve azınlıklara yönelik pozitif ayrımcılığa son vermediği için Harvard’ın 2.3 milyar dolarlık federal desteğini kesti, İsrail karşıtı öğrencilerini ihbar etmediği için yabancı öğrenci alımını durdurmak ve vergi muafiyetine son vermekle tehdit etti. Harvard ise 50 milyar dolara varan şahsi bağışlara güvenerek Trump’a isyan bayrağı açtı, hükümetin taleplerini reddeti. Harvard’ın direnişi, toplumsal muhalefeti heyecanlandırdı. Fakat Trump’a karşı mücadele için bu yeterli değil. Harvard’ın elit kurumlara öfkeli geniş kitleleri kapsayacak bir hikayenin parçası olması, İsrail destekçisi bağışçılarının taleplerine boyun eğmemesi, Cemal Kafadar gibi hocalarının arkasında durması da gerekiyor. Aksi durumda Trump tsunamisine set çekmesi oldukça zor.
Çağrısı genel kabul gören Abdullah Öcalan, ulus devlet, özerklik, kültürel haklar vb. bütün seçenekleri yürürlükten kaldırıp, Kürt hareketinin neredeyse tamamını boşluğa düşürmüşken eski İslamcılar ne düşünüyor? “Başımıza ne geldiyse İslamcılıktan, ümmetten, İslam kardeşliğinden –ve hatta dinden/İslam’dan- geldi” diyen eski İslamcıların bu konuda neler düşündüklerini henüz bilmiyoruz, şimdilik derin bir sessizliğe gömülmüş bulunuyorlar.
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'ın Kıbrıs Rum Kesimi’nde, Avrupa Birliği etkisi ile büyükelçilik açacak olması haberi Türkiye’de tepki ile karşılandı. Bu ülkelerin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’ne (AGİT) üye olmalarını biz sağladık. Toplantılarına gelmeleri için uçak biletlerini ve yevmiyelerini biz verdik. Ben teşkilat nezdinde daimi temsilci sıfatı ile olayları çok ama çok yakından biliyorum.
Narin cinayeti gazeteciliği, habercilik açısından problemlerle dolu bir patikaya giren, ona rağmen kamuoyunun onayını ve takdirini kazanan, bir yandan da patikaya uymayan yeni delilleri siyasi-ideolojik mülahazalarla ya da kamuoyu onayını kaybetmek korkusuyla görmezden gelen gazetecilerin öyküsü olarak da okunabilir.
Sırrı Süreyya Önder, ilk Meclis Başkanvekilliği görevini üstlendiğinde onun adına endişelenmiştim. Mükemmel bir yöneticilik yaparak, Meclis Başkanlık kürsüsünde gerçek anlamıyla bir farklılık oluşturdu. Örneğin Meclis kürsüsünden zamanın İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e yazdığı şiir bir siyasi mizah şaheseri. 2012 yılında, Meclis Genel Kurulu’nda, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında CHP’nin verdiği gensoru önergesi üzerinde konuşan Sırrı Süreyya Önder (ki o dönem BDP milletvekiliydi) “Ben bir de Sayın Bakana şiir yazdım, methiye diyebiliriz" dedi ve şiirini okudu: “Kurbanam kalın kaşına/ Taç yakışan başına/Bir gün görmesem ey İdris Naim/Yanarım ataşına”