Otoriter rejimlerin barışçıl ve demokratik yollarla sonlandırılması çok zordur. Eşyanın tabiatı gereği, bu rejimler toplumun haberleşme imkanlarını tamamen ellerinin altında tutmakta, seçim yarışlarının adil ve serbest olmasını engellemektedir. Ülkemizdeki 14 Mayıs 1950 seçimleri, mağlubiyet, liderin ölümü ve halk ayaklanmaları dışında bir otoriter rejimin barışçıl yollarla sonlandırılmasının nadir örneklerinden birini, belki de yegane örneğini teşkil etmektedir. Umarım ki 14 Mayıs 2023 seçimleri de ikinci örneği teşkil eder.
Ortalarını bilemem ama kötülüğe dair hikâyem bence baştan aşağıya, en azından girişi-sonucuyla gerçektir. İnanmaya da değerdir; zira eksenine Adalet Tanrısı Haechi’yi yerleştirdim. Lezzetini beyaz yalanlardan aldığı, mantığını iyimserliğin saflığına dayandırdığı, iyiliğin safına kattığı için iktidarların yalanlarından ahlâken daha güçlü ve en az Resmi Tarih kadar da gerçektir. Üstelik bence daha anlaşılabilir ve lafın gelişi-gidişiyle daha “iyi”dir.
Seçimleri Cumhur ve Millet ittifaklarından hangisi kazanırsa kazansın, Meclis de son derece belirleyici bir konumda olacak. Eğer bu Meclis, beklendiği üzere hem hükümet sistemi değişikliğinin hem de Kürt meselesinin demokratik çözümünün tartışılacağı bir mekân olacaksa, HDP’nin Meclis grubunun hem nitelik hem de sembolik olarak güçlü isimlerden teşekkül etmesi hayati bir önem taşır. HDP kurmayları da herhalde bu niyetlerle Cemal ve Çandar’ın kapısını çalmışlardır.
İngilizleri ülkeden kovan, cumhuriyeti kuran partisinin liderliğine büyük umutlarla seçildi, art arda iki seçim kaybetti, iktidar medyası “beceriksiz” dedi. Otoriter iktidara karşı ülkenin bir ucundan bir ucuna muhalif sanatçılar, siyasetçiler, aktivistlerle birlikte 136 gün boyunca yürüdü, parçalanmış muhalefeti biraraya getirdi. Başbakana hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezası aldı, milletvekilliği düşürüldü. İşte bir ana muhalefet liderinin iktidara gelmek için geçirdiği dönüşümün hikâyesi; büyük ihtimalle yanlış isim geldi aklınıza, bu Türkiye’nin Gandhi’sinin değil, Hindistan’ın ana muhalefet lideri, sağcı Başbakan Modi’nin 2024 seçimlerindeki en güçlü rakibi Rahul Gandhi’nin hikâyesi.
Amerika iki yüzyılı aşkın süredir siyasî iktidarın seçimlerle doğal olarak el değiştirdiği sorunsuz bir burjuva demokrasisi. Birdenbire, hiç beklenmezken, demokrasi süreci artık sorunsuz değil. Cumhurbaşkanı seçimi kaybettiğini kabul etmiyor, yalan söylüyor, devasa bir sağcı, faşist, faşizan kitleyi seferber ediyor ve iktidarı devretmemeye çalışıyor. Valla, kapitalizmin sonunu gözlemliyor olmayabiliriz, ama kapitalist siyasî istikrara artık geçmiş olsun.