Film artık bir cinayet filmi değildir sadece. Aynı zamanda, hem de daha büyük ölçüde, bir tutku filmi hâlini almıştır. İçiçe geçmiş çok sayıda hikâye artık hem cinayet hem de tutkulu bir ilişki hakkında fikirler vermektedir. Bu arada “tutku” deyince aklınıza Batı filmlerinin cinsellik hakkındaki düz ve kaba takıntısı gelmesin. Bu “tutku” gayet Doğulu, gayet incelikli bir takıntıya sebep oluyor.
Şiddet her türüyle sahnede, ekranlarda. Popüler aksiyon sineması da “eğlenceli şiddet haberciliği”nin keyfini, sinemanın sonsuz olanaklarıyla, mutlu, rahatlatıcı, gösterişli finalleriyle olağanüstü katlıyor. Ama bazı filmlerde şiddet insanın sanık sandalyesine toplumu oturtarak kendini seyirci sıralarında saklamasını, rahatlatmasını da engelliyor.
‘Sudan’ bile sayılamayacak sebeplerle güçlü bir siyasetçinin tasfiye edilmesine yönelik bitmez tükenmez çabalar bir kere daha teyit etti ki, Cumhur İttifakı iktidarını korumak için hiçbir hudut tanımadı, tanımayacak. Dolayısıyla muhalefet, ancak birliğini koruduğu ölçüde iktidarla mücadele etme, iktidara galebe çalma şansına sahip olacak. İmamoğlu kararının, bu anlamda da bir dönüm noktası işlevi gördüğü söylenebilir.
Biri çıkıp “İmamoğlu’nun muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olarak öne sürülmesi iktidarın ekmeğine yağ anlamına gelir” deseydi nasıl karşılardınız? Herhalde ‘yok artık’ derdiniz. Hemen herkes Erdoğan’ın en çok İmamoğlu’ndan korktuğu, o nedenle önünü kesmeye çalıştığı konusunda hemfikirken, bu türden çıkışlar muhakkak ki ‘pişmiş aşa su’ kabilinden görülürdü. Ancak ben bu yazıda söz konusu önermeyi savunmayı ve okuyucuyu ikna etmeyi deneyeceğim…
Eh, tabii, doğrudan siyasî-askerî çatışmalar alanından spor alanına taşınması, bir bakıma iyidir bütün düşmanlıkların. “Make love, not war.” Yok, pardon, ağzımdan kaçtı. Eksen kayması oldu. Gençliğime, 1960’ların hippie karşı-kültürüne gitti aklım. Şimdiki versiyonu: Savaşmayın; gol atın. Savaşmayın; tezahürat yapın. Hele milliyetçilikler için, yararlı bir palyatif, semptomatik tedavi türü. Yeryüzünde hiç milliyetçilik olmamasını tercih ederim. İzahtan vareste. Ama madem (henüz) çekip gitmiyorlar, bari stadyumlar ve tribünlerden çıkmasınlar. Örneğin gidip dünyanın bütün Ukraynalarına sataşmasınlar.