GÜNÜN YAZILARI

Satyagraha

Gandhi’ye göre gerçek güç yok edilemeyen ve yok olmayan güçtür. Yok olan hiçbir şey, gerçek manada güçlü olamaz. Dolayısıyla herhangi bir toplumsal direnişte esas güç, ölmeyecek olan hakikatlerden süzülüp gelir. Adalet gibi, eşitlik gibi, özgürlük gibi amaçlar bu nedenle aynı zamanda araçtırlar. Satyagraha’da araçla amaç birleşir ve tekleşir.

Fotoğraf(tan) çekinmek

Dille ilgili yazılarımda “fotoğraf çektirmek” yerine ulusça monte edilen “fotoğraf çekinmek”e girmek istemiyordum. Bildiğimiz şeyler... Lâkin yaygınlığıyla bildik, “espri”sini yitirmesiyle demode gözükse de, aynı nedenlerle değil. Modayla da açıklanamayacak yaman mesele! Üzerinde epey çalışmayı, “derin tespitler”i gerektiriyor. Üstelik fotoğraf çekmenin de, çektirmenin de mesele olduğu bir dönemin son kurbanları, en azından evlatlarıyız. Bu yönüyle bir dil borcu, ağzımdaki bakla.

Harvard’ın kapıları Amerikalı siyahlara kapanacak mı?

ABD Yüksek Mahkemesi, dün verdiği kararla Harvard Üniversitesi’nin üniversite başvurularında adayların ırkını da bir faktör olarak değerlendirmesinin eşitliğe aykırı olduğuna karar verdi. Asyalı Amerikalılar; siyahlara yönelik pozitif ayrımcılık nedeniyle iyi üniversitelere daha zor kabul aldıklarını iddia etmişti. ABD verilen kararla ikiye bölündü: Liberallere göre okullardaki siyahların ve Hispaniklerin sayısı azalacak, muhafazakarlara göre artık sadece liyakatli öğrenciler iyi okullara girecek. Harvard kararı, Yüksek Mahkeme’nin iki siyah yargıcını da karşı karşıya getirdi: Siyahlara özel kota sayesinde Yale’e giren Clarence Thomas pozitif ayrımcılık aleyhinde oy kullandı, Harvard mezunu Ketanji Jackson ise pozitif ayrımcılığı savundu. İki yargıcın arasındaki tartışma ise basit bir görüş ayrılığının çok daha ötesinde.

Zeki Demirkubuz haklı mıydı?

Yönetmen Zeki Demirkubuz’un Ekim 2012’de attığı o meşhur tweet bu aralar yeniden çok popüler: "Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.” Tweet, büyük umutlarla girilen seçimin ardından ülkenin yüzde 48’inin içine düştüğü ülkeye ve siyasete dair, yeis, umutsuzluk, bıkkınlık hislerine tercüman oluyor. Ama belki de bu tweet bir bıkkınlık değil de bir farkındalıktı?
- Advertisement -

En tehlikeli şey kendi geçmişini düşman olarak görmek

2012 yılında yayınlanmış bir kitap... Başlığı “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” Kitabı karıştırdıkça, 2012 yılında neler neler konuşuyormuşuz, inanılmaz buluyorum. 2005-2013 aralığının, kendi geçmişimize yönelik cesur eleştiriler yapabildiğimiz, tabu sayılan konuları cesaretle tartışabildiğimiz bir dönem olduğu görülüyor.

En Son Çıkanlar